Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ten yeni eseri “Kur’an Verilerine Göre Kötülük Toplumu”nda çarpıcı tespitler...


Sev­gi­li okur­la­rım,
AK­P’­nin oy­la­rı eri­dik­çe, ge­rek Cum­hur­baş­ka­nı Er­do­ğan, ge­rek­se Baş­ba­kan Da­vu­toğ­lu din sö­mü­rü­sü­ne can si­mi­di gi­bi sa­rıl­dı­lar.
İş­te tam bu sı­ra­da ül­ke­mi­zin ye­tiş­tir­di­ği en say­gın din alim­le­rin­den Pro­fe­sör Ya­şar Nu­ri Öz­tür­k’­ün me­rak­la bek­le­nen ye­ni ki­ta­bı “Ku­r’­an Ve­ri­le­ri­ne Gö­re Kö­tü­lük Top­lu­mu­” pi­ya­sa­ya çık­tı.
Prof. Öz­türk ese­rin­de, din sö­mü­rü­cü­le­ri­nin ül­ke­mi­zi ge­tir­dik­le­ri ye­ri çar­pı­cı tes­pit­ler ile akı­cı bir dil­le an­la­tır­ken “Tür­ki­ye, akıl düş­man­lı­ğı­nın din­leş­ti­ril­di­ği, Al­lah ile al­dat­ma­nın sal­ta­na­tı­nı ilan et­ti­ği ve di­nin baş­tan ba­şa şirk gay­ya­sı­na yu­var­lan­dı­ğı bir ül­ke ola­rak hız­lı bir bi­çim­de ‘veyl va­di­si­’ne (ce­hen­nem­de en kor­kunç azap­la­rın çe­ki­le­ce­ği yer) doğ­ru gi­di­yo­r” di­yor.

* * *

Ya­şar Nu­ri Ho­ca ki­ta­ba adı­nı ver­di­ği “kö­tü­lük top­lumu­”nu da şöy­le an­la­tı­yor:
“Ku­r’­an’­ın en ha­ya­ti kav­ram­la­rın­dan bi­ri ‘kö­tü­lük top­lu­mu­’ kav­ra­mı­dır. Bu­nun ade­ta ay­rıl­maz par­ça­sı olan bir kav­ram da­ha var: ‘kö­tü­lük yur­du­’
Ku­r’­an, kö­tü­lük top­lu­mu­nun yur­du­nun da bir ‘kö­tü­lük yur­du­’ ola­ca­ğı­nı bil­di­ri­yor ve ek­li­yor: Böy­le­si bir yurt, la­net­lik gü­nah­la­rı iş­le­yen­le­rin yur­du­dur. On­la­ra la­net in­di­ril­di­ği için on­la­rın ba­rı­na­cak­la­rı yurt da la­net­li kı­lın­mış­tır:
“La­net var on­lar için ve yurt­la­rın en kö­tü­sü on­la­rın.” (Ga­fir, 52)

* * *

Prof Öz­türk tes­pit­ler­le ye­tin­mi­yor, uya­rı­lar­da da bu­lu­nu­yor:
“Kö­tü­lük top­lu­mu­nun he­sa­bı ‘he­sap­la­rın en kö­tü­sü­’, aza­bı da ‘a­zap­la­rın en kö­tü­sü­’ ola­cak­tır.
Kö­tü­lük top­lu­mu be­den­sel ve­ya psi­ko­lo­jik has­ta­lık­la­rı, prob­lem­le­ri olan top­lum de­ğil­dir. Ya­ni kö­tü­lük top­lu­mu ha­ta­la­rı olan bir top­lum de­ğil, ni­ye­ti bo­zuk, kal­bi ma­raz­lı, vic­da­nı dü­şük ve­ya çü­rük top­lum­dur. ‘Has­ta top­lu­m’ sü­rü­leş­miş top­lum de­ğil­dir, sü­rü­leş­miş top­lum kö­le­li­ği öz­gür­lü­ğe ter­cih eden top­lum­dur.
Kö­tü­lük top­lu­mu la­net edi­le­si kö­tü­lük­ler iş­le­di­ği için la­net­len­miş top­lum­dur. Ba­tı top­lum­la­rı­nın bir­ço­ğu, has­ta­lık­la­rı, psi­ko­lo­jik so­run­la­rı, in­ti­har­la­rı, ruh­sal den­ge­siz­lik prob­lem­le­ri bol­ca olan top­lum­lar­dır ama bu on­la­rı kö­tü­lük top­lu­mu yap­mı­yor, ha­ta­lı, prob­lem­li top­lum ya­pı­yor. Böy­le olun­ca da Al­lah on­la­ra ağır ce­za fa­tu­ra­la­rı kes­mi­yor.
Kö­tü­lük top­lu­mu­nu ya­ra­tan olum­suz­luk, za­lim­le­re ita­at­tir.
Ku­r’­an, za­li­me itaa­tin ye­ri­ni za­li­me is­ya­nın al­ma­sı­nı is­ti­yor.”

* * *

Prof. Öz­türk an­lat­ma­ya ve uyar­ma­ya de­vam edi­yor:
“Ku­r’­an bu gös­ter­ge­le­ri ver­mek­te­dir. Bu gös­ter­ge­ler ge­nel­de la­net­li yö­ne­ti­min, özel ola­rak da Eme­vi yö­ne­ti­mi­nin gös­ter­ge­le­ri­dir. Gü­nü­müz açı­sın­dan ifa­de­len­di­rir­sek bun­lar bir Eme­vi fa­şiz­mi­nin gös­ter­ge­le­ri ola­cak­tır. Bun­la­rı şöy­le sı­ra­la­ya­bi­li­riz:
- Hal­kı ca­nı­nın der­di­ne dü­şür­mek,
- Kö­tü­lü­ğü ya­pa­nı de­ğil, kö­tü­lü­ğü de­şif­re ede­ni ce­za­lan­dır­mak,
- Dev­let ha­zi­ne­si­ni ta­lan et­tir­mek ve­ya Ma­un ta­lan­la­rı yap­mak:
Dev­let ha­zi­ne­si­nin ta­la­nı, ya­ni Ku­r’­an di­liy­le söy­ler­sek, Ma­un ta­la­nı, ge­nel­de bü­tün zu­lüm yö­ne­tim­le­ri­nin, özel­de de Eme­vi ar­tı­ğı sal­ta­nat din­ci­si yö­ne­tim­le­rin be­lir­gin ni­te­lik­le­rin­den bi­ri­dir. Bu yö­ne­tim­ler, baş­la­rın­da­ki fi­ra­vun­la­rın baş­ça­lan­lı­ğın­da bir yan­daş­lar or­du­su ku­rup, oluş­tur­duk­la­rı ha­vuz­la­rı mil­le­tin ma­lın­dan dol­du­ra­rak özel ka­sa­la­rı­na ak­ta­rır­lar.
Tür­ki­ye bu ta­la­nın ta­rih­te eşi az gö­rül­müş ör­nek­le­ri­ni iki­bin­li yıl­lar­dan iti­ba­ren ya­şa­mış­tır. Baş­ça­lan­la­rı ön­der­li­ğin­de mil­le­tin ha­zi­ne­si­ni çe­şit­li oyun­lar­la ta­lan edip yi­yen bu Ma­un me­l’­un­la­rı, bu­nun­la da ye­tin­me­miş, “Bu mil­le­tin a... ko­ya­ca­ğı­z“ di­ye­rek, soy­duk­la­rı hal­kın ırz ve na­mu­su­na ale­nen söv­me kah­pe­li­ği­ni de gös­te­re­bil­miş­ler­dir...”

* * *

“Al­lah İle Al­dat­mak ise da­ha çok, ca­mi­le­ri ve na­ma­zı sö­mür­mek su­re­tiy­le ya­pı­lır. Onun için­dir ki Ku­r’­an, ‘in­san­la­ra za­rar ve­ren ca­mi­le­r’ kav­ra­mı­nı öne çı­ka­ra­rak bu kav­ra­mın çer­çe­ve­si­ni açık­la­mış ve za­rar ve­ren ca­mi hü­vi­ye­ti­ni alan yer­ler­de iba­det ya­pıl­ma­ma­sı­nı is­te­miş­tir. (bk. Tev­be, 107-108)
Ge­le­nek­sel din ki­tap­la­rın­da ce­hen­ne­min en kor­kunç azap­la­rı­na me­kan­lık eden ye­re ‘Veyl Va­di­si­‘ den­mek­te­dir. Hu­ra­fe gi­bi du­ru­yor ama ‘vey­l’ ta­bi­ri­nin Ku­r’­an­sal kul­la­nı­mı­nı dik­ka­te al­dı­ğı­mız­da söy­le­min yer­siz ol­ma­dı­ğı gö­rü­lür.
27. ayet­te ge­çen veyl, Ku­r’­an’­da en ağır kö­tü­lük­le­ri iş­le­yen­le­ri la­net­le­mek için kul­la­nı­lan bir söz­cük. Veyl ile la­net­le­nen suç­la­rın ta­ma­mı­na ya­kı­nı in­san hak­kı ih­lal­le­riy­le il­gi­li suç­lar­dır. İn­san hak­kı ih­lal­le­ri­nin in­sa­nı müş­rik ve me­l’­un ya­pan­la­rı­nı de­şif­re eden Ma­un su­re­si de bu suç­la­rı la­net­ler­ken veyl söz­cü­ğü­nü kul­lan­mış­tır.”

* * *

Prof. Öz­türk bu ki­ta­bı ni­çin yaz­dı­ğı so­ru­su­na da şu ce­va­bı ve­ri­yor:
“Bü­tün bun­la­rı dik­ka­te alan her vic­dan ve akıl sa­hi­bi in­san şu­nu so­ra­cak­tır: Tür­ki­ye ne­re­ye gi­di­yor? Ben­de­niz de bu ha­ya­ti so­ru­yu so­ran­lar­dan bi­ri­yim. Bir yurt­taş ola­rak ce­va­bım ve öne­rim var:
Tür­ki­ye, akıl düş­man­lı­ğı­nın din­leş­ti­ril­di­ği, Al­lah ile al­dat­ma­nın sal­ta­na­tı­nı ilan et­ti­ği ve di­nin baş­tan ba­şa şirk gay­ya­sı­na yu­var­lan­dı­ğı bir ül­ke ola­rak hız­lı bir bi­çim­de ‘veyl va­di­si­’ne doğ­ru gi­di­yor...”

* * *

Dos­tu ol­mak­tan gu­rur duy­du­ğum Prof. Ya­şar Nu­ri Öz­türk, “Ku­r”­an Ve­ri­le­ri­ne Gö­re Kö­tü­lük Top­lu­mu (Ye­ni Bo­yut Ya­yı­ne­vi)” ad­lı ye­ni ki­ta­bın­da Al­lah ile al­dat­ma­nın sal­ta­nat ha­li­ne ge­ti­ril­di­ği ül­ke­miz­de, bir din ali­mi ola­rak üze­ri­ne dü­şe­ni, her za­man­ki ce­sa­re­ti ve en­gin bil­gi­siy­le ye­ri­ne ge­ti­ri­yor.
Bi­ze ise, dün­ya­ca say­gın bu bi­lim ada­mı­nın ba­şu­cu ki­ta­bı ola­rak sun­du­ğu ese­ri­ni oku­mak ve okut­mak ka­lı­yor.