Yarın başlayacak üç günlük Ramazan Bayramı’nın öncesindeyiz. Ülkemiz başta siyasal olmak üzere değişik sorunların ağırlığı altındadır. Hukuksal ve ekonomik olanlar öncelikle çözüm beklemekle birlikte iç ve dış güvenlik önemini giderek artırmakta, Suriye buhranı nedeniyle toplumsal yapımıza özen göstermek sorumluluğu büyümektedir. Yurttaşlarımız, hükümet kurma ya da erken seçim tartışmalarıyla başbaşa bırakılmakta, yaşamsal konular ertelenmekte, hattâ savsaklanmaktadır.
İktidar bağımlısı yandaş medyanın çarpıtmaları ortamı iyice karıştırıp gerginleştirmektedir. Bayram nedeniyle “sütten çıkmış ak kaşık” sözünü anımsatan kişisel övgüler, partizanlık çığlıkları, dindarlık sömürüleri birbirini izleyecek ama gerçekçilikle ele alınması gereken her şey ötelenecektir. İletiler (mesajlar) yayımlanacak, kimi ekran ve mikrofonlarla sayfalarda boy gösteren siyasetçilerle sözde ilgililer nutuk atmayı sürdürecektir.
Dindarlıkla ilgisi olmayan tutum ve davranışlar, Anayasa ve yasa tanımayan, yargı kararlarını yerine getirmeyen ilkellik ve direnmeler, yurdu ve ulusu önemsemeyen açılımlar, haksızlıklar, yöntemsizlikler, çelişkiler, sakıncalar, saldırma ve öldürme olaylarıyla birlikte doruğa çıkmaktadır. Halkımız hakkı olan güvenlikten, esenlikten, mutluluktan yoksundur. Toplumsal barış ve ulusal dayanışma, iktidarın ayrımcı ve sözde İslâmcı tutumuyla sarsıntı geçirmektedir. Bu koşullarda, bu ortamda bayramın tadını çıkarmanın güçlüğü açıktır. Toplumsal barışı ve ulusal dayanışmayı dışlayan bir bayram olamaz. Bu nedenle bayramlarda bu ilkelere önem vermek hepimizin görevidir.
Recep Tayyip Erdoğan engeli, sorunu olmasa koalisyon çalışmalarının olumlu sonuçlanması güçlü olasılıktır.
Kavgalar, savaşlarla çevremizde süregelen ateşin ayırdında olmadan, siyasal serüvenlere kalkışmak çılgınlıktır. İnsan kıyımı olaylar en büyük insanlık suçudur. Yaşamı karartan durumlardan kaçınmak çağdaşlığın gereğidir. Bayramın kurumsallaşma nedenini, amacını, gereklerini düşünüp özümsemeden biçimsel duruşlar ve tutumlarla yapılan kutlamanın hiçbir önemi olamaz. İnsanı gözetmeyen, insana ve insanlık değerlerine saygı duymayan, bencil ve partizan tutumlarla, siyasal yalanlarla bayram kutlanamaz. Yurttaşa eziyetlerle, baskılarla, dayatmalarla, korkutmalarla, yaşam güçlükleri çektirip endişelere düşürmekle bayram yaşatılamaz.
Gülmeyi, vefâyı, dostluğu, kardeşlik ve arkadaşlığı, yazgı, dil, inanç birlikteliklerini, soy değerini unutanların bayramı yapaylıktan başka bir şey olamaz. Üzüntüler ve acılarla bayram yaşanamaz. Ulusal bayramları bile geçersizleştiren uygulamalarla halkımızı aldatırcasına bayram kutlamalarının içtenliksiz sözlerini duyacak, okuyacağız.
Tüm aykırılıkları kınıyor, Rize’de “Biz halkız!” diyen yurttaşımızı örnek vererek, toplumsal barış ile ulusal dayanışmanın yadsınmaz önemini vurguluyor, bize bayramlarımızı yaşama olanağını kazandıran kurtarıcı ve kurucularımızı en iyi duygularla anıyor, yurttaşlarımızın bayramını en iyi dileklerle kutluyoruz.

ANMA- ANIMSATMA

Bugün Mustafa Kemal’in katıldığı ilk Ulusal Eğitim Kongresi’nin toplanmasının 94. yıldönümüdür. Sonsuza göçen tüm yurtsever eğitimcilerimizi yürekten anıyor, günümüz eğitiminin durumuna bir kez daha dikkat çekiyoruz.