Siyasal kaynaklı üzüntü ve kaygıların birbirine karışarak toplum erincini (huzurunu) altüst ettiği günümüzde kimi olaylar, yararlı çalışmalar ve özverili çabalar, yaşama gücümüzü korumamızı sağlıyor. Siyasal yandaşlık ve karşıtlıklardan uzak, tümüyle bağımsız, yansız, özerk kuruluşlar olarak gerçekleştirdikleri kültürel, sanatsal, sportif etkinlikler ve daha önemlisi bilimsel düzenlemelerle ulusal konularda bilinçlenmeye katkı veren kişileri ve kuruluşları yaşam güvenceleri sayıyoruz.
Konuşmalarında barıştıran, birlikten ve tümlükten söz etmeleri yanında ulusal yapıyı soy, inanç ve parti ayrılıklarıyla giderek sarsan ve bozan kimilerinin aymazlık ve sapkınlıklarına karşın, lâik Atatürk cumhuriyetimiz başta olmak üzere ulusal geleneklerimizi, yaşamsal ilkelerimizi koruyup güçlendirme, insanlık değerlerini benimsetme konularındaki özenli davranışlarıyla beğeni toplayan güven ve umut kaynaklarımız bu kuruluşlardır. Aldandıklarını söyleyerek halkı aldattıklarını sananlar değil.

GÜNCEL DURUM

Toplumda genel bir yavaşlık başladı. Ülke sorunlarıyla ilgi, özlenen düzeyin çok altında. Seçimlerde bile “oy”ların bilinçle kullanılmasında duraksamalar görülüyor. Demokrasinin namusu sayılan, seçmenin onur göstergesi bilinen oy, ölçüp biçerek, düşünüp tartarak, ülke ve ulus gözetilerek değil, başta partizanlık, kimi beklentiler ve karşılıklarla, çıkar gözetilerek de verilebiliyor. Bu olumsuzluğun neden olduğu sonuçların sakıncaları sayılmayacak kadar çoktur. Her yola ve yönteme, geçerli sayılarak, başvuruluyor. Seçimde olmayan adalet, günlük yaşamda olamaz. Devlet, efelik ve kabadayılıkla değil, hukukla yönetilir.
Siyasal açılımların hukuk tanımazlığı ve demokrasinin kişilere ve kuruluşlara göre ayrı ayrı tanımlandığı ortamda “Vakıf” kurumu da sömürülüyor. Bu konudaki gerçekçi anlayış, yerini siyasal desteğe bıraktı. İktidarın yanlı tutumu bir yana, iktidar belediyeleri siyasal yönelişlerle yöneticilerin yakınlarına, çocuklarına ayrıcalıklı davranışlarla nice yerler, yurtlar, olanaklar sağlıyorlar. İktidar belediyelerinin “Hediye” sayılacak bağışları, katkıları siyasal örgütlenme biçimine döndü. İktidarın reklâm kâğıtlarına dönüşen kimi gazete ve dergiler gibi kimi vakıflar da belirgin biçimde yandaş kampları niteliğini aldı.

İŞTE GÜVEN VERENLER

Eğitim, bilim, kültür, sanat, spor alanlarında çalışmalarıyla örnek alınacak kurumlar, bir tür insanüstü çabayla, topluma hizmet veriyorlar. Ne yazık ki birçok gereksiz, hattâ sakıncalı konularda ve ilişkilerde para döken varlıklılar vakıflarına, derneklerine ödentilerini bile vermiyor, küçük borçları anımsatılınca da üyeliklerinin silinmesini istiyorlar. Olanaksızlıklar içinde olanaklar yaratanların başında, tarihsel ve bilimsel konularda öncülük yapan İNÖNÜ Vakfı; değişik konularda ve alanlarda birimler, merkezler, enstitüler, sosyal tesisler oluşturarak, öğrencilerine her şeyin en iyisini ve en yararlısını sunmaya çalışarak topluma açılımlarını yaygınlaştıran Ankara Üniversitesi; öğrencilere burs desteği, Dünya Barışı Çocuk Yuvası ve Kulübü yanında kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı (ANAÇEV) gelmektedir. Ankara Üniversiteliler Vakfı ile Ankara Üniversiteliler Derneği, Başkent Üniversitesi, Ankara Gazeteciler Cemiyeti de toplumsal gücümüzü dokuyan çalışmaları ve katkılarıyla anılmaya değer. Sevda Cenap And Müzik Vakfı, Türkiye Barolar Birliği, Ankara Barosu, Türk Hukuk Kurumu ve Dil Derneği kendi alanlarında övgüye değer, başarılı çalışmalar sürdürmektedirler. Gökkuşağı Okulları, koleji, bilimsel ve kültürel değişik etkinlikleri, burslu öğrencileriyle çok başarılı yaşamının 34. yılını kutlayan Millî Eğitim Vakfı da alanında üstün düzeyini korumaktadır. Zafer Koleji ve üniversite açan Türk Eğitim Derneği, Bilkent Okulları ve Tevfik Fikret Lisesi de.
Ankara’mız, sanatçıları, sporcuları, değişik alanlarda ünü yurtdışına taşan bilim adamları, yazarları, eğitimcileri ile geleceğe ilişkin umut odağı olma niteliğini günün çarpıklıklarına karşın giderek artırmaktadır. Lösemili Çocuklar Vakfı’nın (LÖSEV) çocuklar için açtığı köyden sonra yardım ve bağış kampanyaları da büyük ilgi çekmektedir. Her şeyden hepimiz sorumlu olmazsak umduklarımızı, beklediklerimizi bulamayız. Beğeniyle izlediklerimizin bir bölümünü okurlarımızla paylaşmaktan kıvanç duyuyoruz. Hacdaki ölümlerin yazgıya bağlandığı, yandaş yabancıların korunup savunulduğu, terörün kafasının kırılacağı yerde “Belini kırdık” sözüyle övünüldüğü günlerde. Bakalım bugün Bay RTE, TBMM’nin açış konuşmasında neler söyleyecek?