Lâik cumhuriyet karşıtlarının döneminde ve yönetiminde ülkemiz iç karartan olaylarla gölgelenmektedir. Kurtuluş Savaşı sonrasının en büyük devrimi “hukuk devleti” çağdaş kurallara göre değil, öne alınan ve sömürülen dinsel görüşlere göre biçimlendirilmekte, özünden uzaklaştırılmaktadır. Din bilgini kadın ve erkek uzmanların söylem birliğiyle sıkmabaşın (başörtüsü) din yönünden zorunlu olmadığı gerçeğine karşın, genelde, oy toplamak için durumu bilmeyenler kandırılarak gelinen yolda sıkmabaş Bakanlar Kurulu’na da girmiştir. Peygamber soyundan gelen Ürdün kralının eşinin başı açıktır. Öbür müslüman devletlerden İran ve Suudi Arabistan dışındaki kimilerinin devlet yöneticilerinin eşlerinin de başı açıktır. Müslüman çoğunluklu ülkelerde Türkiye’deki gibi sıkmabaşı kullanan yok denecek kadar azdır. Türkiye’de dincilerin simgesidir.
Askerî ve sivil resmî törenlerde, şeref tribününde, TBMM’nde, üniversitelerde, devlet kurul ve kurumlarında “din özgürlüğü-inanç özgürlüğü” devletin lâik niteliği gözardı edilerek, “islâm devleti” özlemiyle sıkmabaş kullanılmaktadır. Gülhane Askerî Tıp Akademisi’nde diploma törenindeki görüntü nerden nereye gelindiğinin kanıtıdır.
Bir de cumhurbaşkanlığı yerleşkesi “Külliye” olarak anılmaktadır. Arapça kökenli bu sözcük, bir cami çevresinde, camiyle birlikte yapılan medrese, kitaplık, hastane, yoksullara bakım ve yardım yeri, iyilik için su verilen çeşmeyi kapsar. Osmanlı özlemi ve dinsel yaklaşım için devletin en yüksek temsil yerinin adını bile eskileştirdiler, bozdular.
Nasıl üzülünmez.. Bolu’da bir AKP’li aday adayı da “Hilâfet Türkiye’den ayağa kalkacak” dedi, kınanmadı. Başbakan da sıkmabaşlı bakanıyla övündü.

DAHASI VAR

Seçimin yenilenmesi nedeniyle geçici hükûmet oluşumu da Anayasa’nın ruhuna ve metnine aykırıdır. Çocuk kandırır gibi savundukları “bağımsız bakanlar”ın çoğu AKP’nin yıllardır birlikte çalıştığı, kendi partililerinden bile ilerde bağ kurdukları bürokratlardır. AKP buyruğundaki görevlerinde, devlet memuru olduklarından, partiyle hukuksal bağları yoktur ama daha ileri birliktelikleri vardır. “Kraldan çok kralcı” sözünü anımsatan bu durum, partiye kayıtlı olmadan bir partiliden daha çok partili gibi olmayı anlatır. Bağımsız bakanların parti üyesi olmamaları, gerçekten bağımsız olduklarını göstermez. Bir partiye kayıtlı olandan daha çok partili gibi davranan yandaşlar vardır. Ülkede gerçek bağımsız kimse kalmamış gibi kendi buyruklarında çalışmış olanları bu sıfatla hükûmete almak bir tür Anayasa’ya karşı hile sayılabilir. Kolluk güçlerinden alınan kimlik denetimlerini şimdi PKK’lılar yapıyor. HDP’li belediyelerin araçlarını kullanıyorlar.
Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneği, seçimlerde alabildiğine açıldığına tanık olunan devlet kesesi, parti kasası, atamalar, düzenlemeler, yardım ve bağışlar ve daha nice durum ve tutumlar seçim sürecinin üzerindeki kara bulutlardır.
Tutturmuşlar “AKP tek başına iktidar olursa terör biter”miş. Onüç yıl tek başına iktidarda olup bitiremeyenlerin yeni aldatması. Dönemlerinde arttı, azdı, azalmadı. Ülkemiz en kanlı, en karanlık dönemini geçiriyor. Bay RTE da televizyonlarda 400 milletvekili isteyerek rejimi değiştirme tutkusunu sürdürüyor. Bakalım seçimlerde yine AKP sözcüsü gibi onun propagandasını yapacak mı? PKK’nın kendi zamanlarında da silâh yığdığını, yer ve yüz bulduğunu unutuyor.

BAŞSAĞLIĞI ve KUTLAMA

Sapkın PKK’lıların saldırılarıyla Dağlıca ve Iğdır’da yitirdiğimiz tüm şehitlerimiz ve yurttaşlarımız için ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Bu arada Dağlıca’da vurulduğu söylenen hedeflere niçin saldırılarından önce operasyon yapılmadığını da öğrenmek istiyoruz. Yürek dağlayan şehitler iktidarın sorumluluğudur.
Dün, İzmir’in kurtuluşunun 93. yıldönümü idi. Bu mutlu gün için “Ne mutlu Türk’üm!” diyen her yurttaşımızı yürekten kutluyor, bir kez daha Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, arkadaşlarını, Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarıyla şehitlerini en iyi duygularla anıyor, bağlılık ve saygılarımızı açıklıyoruz.

KINAMA

Türkiye Barolar Birliği ve Baroların terörü kınayan bildirisine imza atmayan ya da atamayan 15 baronun tutumu gerçekten çok düşündürücü ve çok üzücü. Gerçekten YAZIK.