Her şey 45 dakikalık bir konuşmayla başladı. Dünya, hiç yabancısı olmadığı bir şahsın ABD'nin en tepesindeki koltuğa oturmak için kollarını sıvadığını şu cümlelerle öğrendi:

“Evet... Bayanlar ve baylar, Birleşik Devlet Başkanlığı için resmen yarışıyorum. Ve ülkemizi tekrar harika bir ülke haline getireceğiz.”

ÇIRAĞI OLMAK İÇİN TER DÖKTÜLER


Türkiye'de yaklaşık 11 yıl önce yayınlanan 'Çırak' programını yaşı elveren hemen herkes hatırlayacaktır. İşte o reality şov, bugün dünyanın dikkat kesildiği seçimlerde yarışan Donald Trump'ın 'The Apprentice' programından uyarlandı. Aksi yöndeki tahminlere rağmen Cumhuriyetçi Parti'nin önseçimlerinden zaferle çıkan Trump, en çok bu programla hafızalara kazındı. Yarışmacılar, Trump'ın çırağı olmak ve onun 'engin' tecrübelerinden faydalanmak için ter döküyordu. Zira o, ABD'nin en zengin adamlarından biriydi.

GERİ VİTES KONUSUNDA USTA


ABD Başkanı Barack Obama'nın ABD'de doğmadığı iddiasının en ateşli savunucularından biriydi. İngilizcede 'birther' olarak anılan komplo teorisi, Obama'nın doğum belgesini yayınlamasıyla son buldu. Trump'ın bu yöndeki çabaları da siyaset arenasında hızla yükselmesini sağladı. Ancak Trump, uzun süre sıkıca sarıldığı bu teoriyi en nihayetinde “Obama'nın ABD'de doğduğuna inandığını” söyleyerek terk etti.

FOTO: REUTERS FOTO: REUTERS

DİŞLİ RAKİPLERİ GERİDE BIRAKTI


Trump, Cumhuriyetçi 17 aday arasından sıyrılarak, Demokrat Hillary Clinton'ın rakibi olmaya hak kazandı. Kendi partisinden karşısına dikilenler arasında ise, Florida eski Valisi ve ABD eski Başkanı George Bush'un kardeşi Jeb Bush ve Teksas Senatörü Ted Cruz gibi dişli isimler vardı.

KAZANMANIN AŞIĞI BİR ADAM


Kazanmanın meftunu olduğunu söyleyen Trump, ABD'ye 'kazanma' mantığını yeniden getireceğini söyleyip durdu: “Çok fazla kazanacağız. Kazanmaktan bıkacaksınız. 'Lütfen, Sayın Başkan. Başım ağrıyor. Lütfen, bu kadar çok kazanmayın' diyeceksiniz, 'Dayanamıyoruz artık.' Ben de size 'Hayır, Amerika'yı yeniden muhteşem bir hale getireceğiz' diyeceğim. Siz 'Lütfen,' diyeceksiniz. Ben 'Hayır, hayır. Kazanıp duracağız!' diyeceğim.”

'ARTİST' BAŞKANIN SLOGANINI KULLANIYOR


Trump'ın kampanyasında kullandığı 'Make America Great Again' sloganı ABD siyasetinde 1980 yılında ortaya çıkmıştı. Cumhuriyetçi 'artist' Ronald Reagan da Başkan olmak için 'Amerika'yı yeniden harika yap' diye sesleniyordu.

FOTO: REUTERS FOTO: REUTERS

SURİYELİ GÖÇMENLERİ GERİ GÖNDERECEK


Seçim kampanyası süresince Trump'ın en büyük meselesi yasadışı göç sorunuydu. ABD ile Meksika arasına duvar örme vaadinde bulundu. Hatta parasını da Meksikalılara ödeteceğini söyledi. Başkan seçilmesi halinde Suriyeli göçmenleri ise ABD'den göndereceğini açıkladı. ABD'nin bu yıl içinde toplam 10 bin Suriyeli mülteci kabul edeceğini belirtmekte fayda var. ABD'nin nüfusu ise yaklaşık 319 milyon! Hazır Suriye'ye kadar gelmişken... Trump, dünyanın başına bela olan Irak Şam İslâm Devleti'ni (IŞİD) “örgütün iflahını kesene kadar bombalayarak” yok etmeyi planlıyor.

RUSYA LİDERİ PUTIN'E RESMEN HASTA


Rusya lideri Vladimir Putin'in en büyük hayranlarından biri olan Trump, pek haz etmediği Obama'yla kıyasladığı Rus lider için şu sözleri bile söyledi: “Ülkesini idare ediyor. En azından bir lider, bizim ülkemizde olandan farklı bir lider.”

ANSİKLOPEDİLERİN PENCERESİNDEN


Britannica Ansiklopedisi, 'Amerikan müteahhit ve politikacı' olarak tanımladığı Trump için şöyle yazıyor: “14 Haziran 1946, New York doğumlu. New York City bölgesi ve dünya genelinde büyük otel, kumarhane ve başkaca gayrimenkûllere sahip Amerikalı müteahhit. New York'un Queens semtinde apartman yapan zengin bir müteahhidin oğlu. Pensilvanya Üniversitesi'ne bağlı Wharton Finans Okulu'ndan mezun. Babasının şirketinde çalıştı. Kiralık konut işini geliştirdi.”

FOTO: REUTERS FOTO: REUTERS

KARISI MELANIA GÖÇMEN AMA...


Ekonomi dergisi Forbes'un güncel listesine göre; ABD'nin en zengin 156'ncı ismi. Forbes'un Trump için yazdığı şu cümleler de dikkate şayan: “Donald Trump, karısı Melania'nın Slovenya göçmeni olması gerçeğine rağmen, umulmadık Başkanlık kampanyasını göçmen karşıtı demeçlerle başlattı.”

“BU O. ÇOCUĞU ATEŞE BAŞLADIĞINDA...”


Gelelim ABD'nin kanayan yaralarından belki de en önemlisine... Yani bireysel silahlanmaya. Trump'ın bu konudaki düşüncesini, Haziran 2016'da Orlando'da bir eşcinsel gece kulübünde yaşanan katliamın ardından sarf ettiği şu sözlerden anlamak mümkün: “Karşı yönden kurşunların geldiği yerde, insanlarımız bu manyağı iki kaşının arasından tak diye vursa… Bu harika insanlardan bazılarının belinde ya da ayak bileğinde silah olsa, bu o. çocuğu çıkıp ateş etmeye başladığında, o mekândaki insanlardan birinin silahı olsa, çıkıp gümletse… Yani bu çok, çok güzel bir manzara olurdu.” Bu uzunca alıntıdan sonra derhal tuz basılması gereken yaranın tarihine bakalım. 1987’den bu yana 540 bin civarında ABD'li ateşli silahlarla hayatını kaybetti. Bu rakam, ABD'nin I. ve II. Dünya Savaşlarında kaybettiği toplam insan sayısından fazla.

CİNSEL TACİZ SKANDALLARI


Trump'ın kampanya süresince başını en çok ağrıtan konu ise cinsel taciz iddiaları oldu. Şimdiye kadar birçok kadın, Trump'ın tacizine uğradığını öne sürerek, medyada boy gösterdi. Trump mağduru olduğunu söyleyen 74 yaşındaki Jessica Leeds, New York Times gazetesine verdiği demeçte, yaklaşık 35 yıl önce tacize uğradığını açıkladı. Bir New York uçuşu sırasında Trump'ın elle tacizine uğradığını öne süren Leeds, olayın ayrıntılarını şu cümlelerle vermişti: "Ahtapot gibiydi. Elleri her yerimdeydi. Memelerime dokundu." Trump'ın tacizine uğradığını öne süren onlarca kadın arasında, ünlü porno yıldızı Jessica Drake de yer aldı.

FOTO: REUTERS FOTO: REUTERS

TRUMP'A SÜRPRİZ DESTEK BAKIN KİMDEN GELDİ?


Cumhuriyetçi Parti'den aday olmasına karşın önde gelen Cumhuriyetçilerin desteklemekten sakındığı Trump'a sürpriz bir destek eşi Melania'nın memleketlisinden geldi. Slovenyalı düşünür Slavoj Zizek, Trump'tan korktuğunu fakat gerçek tehlikenin Clinton olduğu yönünde bir düşünceye sahip olduğunu söyleyerek, ABD vatandaşı olsa Trump'a destek vereceğini açıkladı. Zizek'e göre; Trump'ın gelmesi bir uyanışı tetikleyecek ve yeni bir politik süreç başlayacak.

MÜSLÜMANLAR HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?


Trump, yaklaşık bir yıl önce Müslümanlarla ilgili skandal bir çıkışta bulunmuştu. California eyaletinde yaşanan ve 14 kişinin öldüğü bir silahlı saldırının faillerinin radikal İslâmcı olduğunun anlaşılmasının ardından Trump, ülkeye göçmen ya da turist olarak girmek isteyen Müslümanların geçici olarak engellenmesini istemişti. Tabii Beyaz Saray bu saçmalığa çok sert çıkmıştı: “Bu Amerikan değerlerine ve ulusal güvenlik çıkarlarına aykırı."

TÜRKİYE VE ERDOĞAN HAKKINDA


Trump, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından New York Times'a verdiği demeçte, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili bir hayli ilginç açıklamalarda bulunmuştu. Başkan olması halinde Türkiye'deki insan hakları ihlâllerine müdahale edip etmeyeceği yönündeki soruya şöyle yanıt vermişti: "Bence başkalarına nutuk atma hakkımız yok. Ülkemizde olup bitenlere bir baksanıza! Birileri polis memurlarını soğukkanlılıkla vururken, nasıl başkalarına ders verebiliriz ki?" O dönemde Erdoğan'a övgü düzen Trump, “Yaşananları tersine çevirebildiği için onu çok takdir ediyorum... Bazıları (darbe girişiminin) tertip olduğunu söylüyor ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum” demişti. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, darbe girişimini siyasi rakiplerini "tasfiye etmek için kullanıp kullanmadığına" dair görüşleri sorulduğunda ise, şu yanıtı vermişti: “Dünya ABD’nin ne kadar kötü durumda olduğunu görüyor ve biz buna rağmen sivil özgürlükler hakkında konuşuyoruz. Ama ben çok iyi bir elçi olduğumuzu düşünmüyorum."

FOTO: REUTERS FOTO: REUTERS

PEKİ ERDOĞAN TRUMP İÇİN NE DÜŞÜNÜYOR


Erdoğan, Trump hakkındaki bir soruya şöyle yanıt vermişti: "Sayın Donald’la herhangi bir hukukum yok, sadece bu kampanyada Donald Trump’ı duydum, izliyorum, böyle bir durum söz konusu. Dolayısıyla Amerika’daki seçimde Amerika’nın özellikle halk olarak yaptığı tercih, bizim için demokrasilerde saygındır.” Fakat Erdoğan, Trump'ın Müslümanlarla ilgili çıkışı sonrasında Başbakanlığı döneminde bizzat açılışını yaptığı Trump Towers'ın isminin değiştirilmesi yönünde bir çağrıda bulunmuştu.

BİRAZ DA ÇOCUKLUĞUNA İNELİM...


Yalnızca bir ülkenin liderliğine değil, aynı zamanda dünya siyasetine yön vermeye aday Trump'ın 'rengârenk' bir resmini çizdik. Peki, bu denli problemli bir şahsın çocukluğu? Kısaca bahsedelim... Babası Fred Trump, kendi emeğiyle zengin olmuş bir emlâk simsarı. Annesi ise İskoçya göçmeni bir kadın. Bugünlerde ağzından küfür eksik olmayan Trump'ın yetiştiği evde ise asla kötü söz söylenmezdi. Zengin olmalarına rağmen tüm kardeşler çalışmak zorundaydı. Ya gazete dağıtılırdı ya da yaz işlerinde çalışılırdı. Donald biraz isyancıydı. Ortaokulda öğretmeni yumruklamışlığı bile var. 13 yaşına gelince babası odasında sustalı bulunca, Donald'ı kulağından tuttuğu gibi New York Askeri Akademisi'ne yazdırdı. 1964'te buradan mezun oldu. Sinema okumak istiyordu ama alnına işletme yazıldığı için önce Fordham Üniversitesi'ne, ardından Wharton Business School'a devam etti.

70 yaşındaki Trump, üç kez evlendi. Üç eşinden beş çocuğu bulunuyor. Yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyor...