Gurbetçi olmanın zorluğunu yaşamış öğrencilerden biri de İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi (HAYEF) Almanca Öğretmenliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi Hande Ortay...

hande_ortay_6jpg

2. Dünya savaşından yenik çıkan Almanya'nın yeniden inşası için büyük bir iş gücüne ihtiyacı vardı. 1960'larda daha önce İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelere kapılarını açmış ve sonunda ülkemiz vatandaşlarına da göç imkanı tanımıştı. Türk işçilerin ve ailelerinin Alman toplumuna uyum sağlaması çokta kolay olmadı. 1960 ve sonrasında iş bulmak amacıyla gittikleri Almanya'da günümüze dek sayıları katlanarak artan gurbetçi Türkler, şu anda 3'üncü nesle ulaştı. Sayıları gibi problemleri de katlanarak artmakta. Bu problemler dil ve entegrasyon alanlarından çok Alman toplumu tarafından kabullenilme ve dışlanma problemleri şeklinde kendini gösteriyor. Pek çok Türk öğrenci, Alman okullarında kendini güvensiz ve dışlanmış hissettiğini söylüyor.

1993 yılında üç çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak Almanya'nın Stuttgart yakınlarında bulunan Heilbronn şehrinde doğan Hande Ortay da Trabzon'dan Almanya'ya göç eden bir işçi ailesinin yaşam zorluklarını birebir yaşamış. Liseyi bitirir bitirmez Almanya'nın sunduğu eğitim, sağlık gibi bir çok alandaki fırsatları geride bırakıp Türkiye'ye dönmeye karar vermiş.

hande-ortay_8


"SEVGİNİN OLMADIĞI YERDE DURAMAZDIM"


Aynı zamanda genç bir yazar olan üniversite öğrencisi Hande, Türkiye'ye dönüş kararı verişini şöyle anlatıyor:

" Almanya`da ilk ve orta öğrenimimi 'Rosenauschule' ve lise eğitimimi 'Helene – Lange – Realschule'da tamamladım. Liseden mezun olur olmaz aileme Türkiye'ye dönmek istediğimi söyledim. Çünkü, yaşadığımız yerdeki ırkçı ve nefret yaklaşımları beni oldukça rahatsız ediyordu. Sevginin eksik olduğu yerde durmamın bir anlamı olmadığını düşündüm. Ülkeme dönmeli ve elimden ne geliyorsa ülkem için yapmalıydım. İlk başta zorlanacağımı düşündükleri için karşı çıktılar ama kararlı olduğumu gördükten sonra onlar da bana destek oldu. 18 yaşında Trabzon'a döndüm ve liseyi bir yıl daha burada okuyarak Türkiye'den de mezun oldum.

"EN BÜYÜK ZORLUĞU EĞİTİMDE YAŞADIM"

Peki uyum süreci zorlu bir süreç miydi?

- İlk başta elbette zorluk yaşadım. Özellikle eğitimde... Ezbere dayalı, sınava odaklı bir sistemle karşılaştım. Almanya'da bu yok, ezberlemeden öğrenirsiniz. Sınav baskısı yaşamazsınız. Herkes üniversite okuyacak diye bir kural da yok. Yeteneğinize göre meslek sahibi olursunuz.

Eğitim biraz zorlasa da Türkiye'de huzuru buldum. Irkçı, nefret dolu söylemler çok uzaklarda kalmıştı. Geleceğime daha umutla, daha bir azimle yön çizebilecektim artık. O yıl üniversite sınavına girdim ve kazandım.

İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi (HAYEF) Almanca Öğretmenliği Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim.En büyük idealim, mesleğimde başarı göstererek, ülkemi en iyi şekilde temsil etmek.

hande-ortay_9

"YAZMAK, EN BÜYÜK TUTKUM OLDU"

Üniversiteli bir yazarsın aynı zamanda. İlk kitabın 'Oysa Bir Umuttu' nasıl ortaya çıktı?

- Üniversite eğitimim ile birlikte içimdeki yazma aşkını da keşfettim. Yaşadıklarımı içimde o kadar biriktirmiştim ki elime bir kağıt bir kalem aldığımda birer birer dökülüverdiler. Bir karşılıksız aşk, en büyük tutkumla buluşturdu beni. 'Oysa Bir Umuttu' benim ilk kitabım, içimdeki cevheri ortaya çıkaran, yazmanın büyülü dünyasıyla beni buluşturan ilk göz ağrım. Yazarken çok mutluyum ve asla vazgeçmeyi düşünmüyorum.