YURDAGÜL UYGUN / sozcu.com.tr

İsviçre merkezli Novartis ilaç şirketinin Türkiye’deki rüşvet skandalı büyürken, gözler Türkiye’nin bu skandal karşısında izleyeceği yola çevrildi. Nitekim, daha önce yabancı şirketlerin Türkiye’de rüşvet verdiği ortaya çıkmış, şirketlerin bağlı bulundukları ülkede soruşturma açılırken, Türk hükümeti dosyaların üzerini kapatmıştı.

Foto: Shutterstock


Reuters’ın ‘özel haber’ olarak geçtiği haberde, iddialara göre, Novartis, Türkiye’de rüşvet dağıtarak, ürettiği ilaçların kamu hastanelerinde satın alma listelerine eklenmesini, iki ilacın Türkiye’deki isimlerinin kamu izniyle değiştirilmesini sağladı. Ilaris ve Gilenya adlı ilaçların isimleri Türkiye’de Ibecta ve Fingya olarak değiştirilirken, sadece kamu hastanelerinde listeye eklenmesiyle Novartis’in 20 milyon dolar elde ettiği öne sürüldü. Şirketin rüşvet dağıtarak elde ettiği gelirin ise 85 milyon doları bulduğu iddia ediliyor.

Böylece Novartis, ABD'nin FCPA adlı yasasını ihlal etti. FCPA yasasına göre, ABD’li şirketler ve hisseleri ABD borsalarında işlem gören firmaların, diğer ülkelerde ‘devlet görevlilerine’ rüşvet vermesi yasak.

Bu nedenle bu yasayı çiğneyen şirketler kendi ülkelerinde milyonlarca dolar ceza ödemek zorunda bırakılırken, Türkiye, bu şirketleri aklıyor.

KENDİ ÜLKELERİNDE CEZA, TÜRKİYE’DE ‘AKLAMA'


Nitekim, daha önce Siemens, Daimler (Mercedes Benz) ve Delta Pine’ın Türkiye’de üst düzey siyasetçi ve bürokratlara rüşvet verdiği ortaya çıkmış, skandal nedeniyle bu şirketler ABD ve Almanya’da milyonlarca dolar para cezası ödemek zorunda kalırken, Türkiye’de aynı dosyalara takipsizlik kararı verilmişti.

Bununla birlikte bu skandaldan ilk söz eden de CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu oldu. Dün attığı Tweet’le konuya dikkat çeken Erdoğdu, Sözcü’ye konuştu.

Daha önce yurtdışında bu tür soruşturmalar nedeniyle Türkiye’ye gönderilen dosyaları AKP hükümetinin hiçbir işlem yapmadan kapattığını vurgulayan Erdoğdu, “Siemens, Daimler, Delta Pine için yapılan soruşturmalarda şirketler kendi ülkelerinde milyarlarca dolar ceza ödedi. Bu soruşturmaların dosyaları Türkiye’de kapandı. Siemens’in BOTAŞ’taki ihaleler için verdiği rüşvetler, Mercedes’in başta Ankara ve İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde sekiz kurumda kimlere rüşvet verdiği isim isim ortaya çıktı. Hatta bu rüşvetin Melih Gökçek’e verildiğini ben belgesiyle ortaya koydum” dedi.

Mercedes’te verilen rüşvet kapsamında Almanya devletinin Mercedes genel merkezi ve İETT Genel Müdürlüğü ve rüşvet alan belediyelerde inceleme yapılmasını istediğini kaydeden Erdoğdu, şöyle devam etti: “Almanya hükümeti bu kapsamda başta Kadir Topbaş olmak üzere rüşvete aracılık eden ve alan herkesin ifadesinin alınmasını istedi. Ve bu aramalarda, ifade alınmaları işleminde 3 Alman polis müdürünün ve bir Alman savcının da bulunmasını istedi. İstanbul Cumhuriyet başsavcılığı olayın üzerinden çok zaman geçtiği gerekçesiyle -ki 2005-2008 arasındaydı- hiçbir işlem yapmadan dosyayı kapattı. Yine yurtdışında yerleşik şirketlerin Türkiye’de verdiği rüşvetlere ilişkin CHP dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru önergesi verdi, bu gensoru da kabul edilmedi.”

Şimdi bu rüşvet dosyalarından en büyüklerinden birinin Novartis için açıldığını vurgulayan Erdoğdu, bu konuda Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun şüphe altında olduğunu söyledi. Dosyanın ilerleyen safhalarını inceleyeceklerini, takip edeceklerini belirten Erdoğdu, “Daha önceki üç büyük rüşvet dosyasında olduğu gibi bu dosyanın da AKP ve AKP’ye bağlı yargı tarafından kapatılacağını tahmin ediyoruz. Ancak devlette hiçbir şeyin izi kaybolmaz. Zaman aşımını dikkate almaksızın bu yolsuzlukların üzerine gidip hesap soracağız, dosyayı takip ediyoruz” diye konuştu.