MCT’nin her yıl düzenlediği ‘Pazarlama Zirvesi’nde harika bir kadın tanıdım : Whitney Johnson. Whitney, iş dünyasında ‘Yönetişim Alanının Oscarları’ olarak bilinen Thinkers50, yani en etkili 50 kişiden biri seçilmiş. Yıllarca Wall Street’te çalıştıktan sonra yaşamını değiştirmeye karar veren Whitney Johnson bugün Rose Park Danışmanlık şirketinin kurucu başkanı. Aynı zamanda dünyanın enteresan bölgelerine yatırım yapan bir girişimci. Yeni yaşamında daha mutlu, çok daha fazla para kazanıyor. Son kitabı ‘Disrupt Yourself - Kendini Yık’la pek çok kadına hikayesini anlatarak ilham veriyor.

RÖPORTAJ: Özlem GÜRSES

Whitney Johnson, arkadaşımız Özlem Gürses’in sorularını cevapladı.


Özellikle 40’lı yaşlarındaki çalışan kadınlara “iş yaşamından ve hayallerinizden asla vazgeçmeyin” diyor. Hayatta pek çok başarı elde etmiş ve Harvard Business dergisinde önerilerini yazan Whitney’e ‘en büyük başarısını’ sordum. Bilin bakalım ne yanıt verdi?

HAYALLERE ULAŞILABİLİR

- 50 etkili iş dünyası isminden birisiniz. Aynı zamanda 40 yaşın üzerinde 40 kadın programının da kurucusu. Nedir bu program?
2013 yılında başlattığımız bir kulüp. 20’li yaşlardaki kadınlar ilham alacakları kadınlara ihtiyaç duyuyorlar. Bir de kadınlar 40’lı yaşlarda iş yaşamında ‘görünmez’ oluyorlar. O kadınlara da “yola devam edin, sizi görüyoruz, yaptıklarınızın farkındayız” mesajını vermek istedik.

- Bu mümkün mü peki? Yani 40’lı yaşlarda kadınlar hâlâ hayallerine ulaşabilirler mi ?

Elbette. 40’lı yaşlarda insanlar en çok “ben hayatımla ilgili ne yapmak istiyorum, istediğim hayat bu muydu” sorusunu soruyor. Bu kadınlarda daha da güçlü bir arayış, orta yaş krizinin getirdiği sorular, değişim isteği.
Kadınlar kariyerlerinin bir noktasında anne oldukları için iş hayatında daha yavaş ilerliyor. 2013’ten bu yana pek çok kadını böyle teşvik ettik. Bir kez seçilmiş her kadın her zaman programın içindedir. Bu bir yarışma değil, daha çok bir kulüp bu anlamda.

- Siz ilerlemek için bir S eğrisinden söz ediyorsunuz. Yani alttan başlayıp istikrarla ilerlediğimiz bir süreçten. Ya yıllardır çalıştığınız iş aslında hiç size

göre değilse?
Bu programın en heyecan verici taraflarından biri de bu, sadece başarıya ulaşan kadınları değil kendilerini yeniden yaratan ve büyük bir değişim geçiren kadınları da izliyoruz. Bazı kadınlar kurumsal hayatı bırakıp girişimci-yatırımcı olmayı seçiyorlar. Evden çalışan anneler yepyeni bir iş kuruyorlar. Beckie Robenson, evden çalışan bir anneydi, bir kitap dağıtım ve satış ağı kurdu. Şu anda milyon dolar kazanıyor. Müthiş bir şey!

EN İYİYİ ORTAYA KOYACAKSIN

- Yanlış bir işin peşinden gittiğimi nasıl anlarım? Ya da hayalini kurduğum şeyin aslında bana göre olmadığını?
S eğrisinin tepesine ulaşman için gereken süre toplam 10 bin saat. Haftada 40 saat çalışıyorsan 5 yıl içinde S eğrisinin tepesine ulaşman gerekir. Ulaşmadıysan durumu gözden geçirmen gerekir. Bir diğer veri, sıkılmak. Çalışırken sıkılıyorsan ve yeni hiçbir şey yapmak istemiyorsan da yanlış yerdesin demektir. Kendindeki en iyiyi ortaya koyacak bir biçimde mi çalışıyorsun? Yani insanlar sana “şunu çok iyi yapıyorsun” diyerek o en belirgin özelliğine iltifat ediyor mu? Çünkü genellikle bize çok kolay gelen taraflarımızı iş hayatımıza yansıtmayız. Bizim için doğal olan bir yetenek o ve onu azımsarız. Oysa en güçlü yanımız da odur. Bunu fark etmek ve iş süreçlerine taşımak çok önemli. Üçüncüsü, yaptığınız iş size zor mu geliyor yoksa sizi hayal kırıklığına mı uğratıyor? Zordur. Ama hayal kırıklığı farklı bir duygudur. İşte o duygu yanlış yerde olduğunuzu gösterir.

Erkeklerin artık büyümesi gerekir

- Radikal kararlar her zaman insanı daha mı zengin yapar?
Her zaman. İnsanların en büyük ihtiyaçlarından biri büyümek ve gelişmek. Nerobilimden de biliyoruz ki beynin yeni şeyler yaparak, yaşayarak dopamin salgılamaya ihtiyacı var. Dopamin insanı mutlu eden hormon. Yani mutlu olmak için yeni şeyler denemek, üretmek gerek.

- Anlattıklarınız çok kadınsı geliyor. Sanki erkekler rahat alanlarından daha zor çıkarmış gibi...
Doğru. Bu, gençler ve kadınlar için daha kolay. Kaybetmekten korkmuyorlar çünkü kaybedecekleri daha az şey oluyor genellikle! Oysa risk almak ve başarısızlık kadınlar için çok daha zor. Çünkü daha küçük bir kızken bile hep ‘kurallara uymak’ üzere yetiştiriliyorlar. O yüzden kadınlar başarısızlıkla daha zor başa çıkıyor. Erkekler ise başarısızlığa daha alışkın, çünkü çocukken de yaramaz olma hakları var. Erkekler potansiyellerine övgü alıyorlar, kızlar ise hep sonuca dönük takdir topluyorlar. “İyi bir kızsın, uslu ol, hep kurallara uy.” Kızlara sürekli verilen mesaj bu. Bu nedenle başarısızlık kadınlar için utanç verici, erkekler içinse gelip geçici.

- 40’lı yaşlarda insan bazen hem emeklerim hem de yıllarım boşa gitti diye düşünüyor.
Böyle hissediyoruz çünkü ebeveynlik ve anneliği değerli görmüyoruz. Oysa kadınların annelik için ayırdığı zaman da çok değerli ve oradaki emek de mutlaka bir sonuç getiriyor. Aslında bu toplumsal olarak paylaştığımız bir yanlış fikir. Kadınlara ait değerleri yeterince önemsemiyoruz: Gelişim, bakım, bağ kurma. Evdeki kadınlar inanılmaz bir şey başarıyor. Kadınların nasıl aynı anda hem bir liman hem de bir gemi olmayı öğrenmesi gerekiyorsa, erkeklerin de büyümesi gerek! Sadece işe gidip çalışmakla büyünmüyor. Erkekler de bir baba, bir aşık olmayı, şefkat göstermeyi, bir insana bakmayı öğrenmek zorunda.

En büyük başarım 29 yıl evli kalabilmek

- Hayattaki en büyük başarınız ne?
29 yıldır evli kalabilmek!

- Bu gerçekten büyük başarı...Nasıl yaptınız?
Kararlılık ve adanmışlıkla. Çok iyi bir adamla evliyim, o ayrı, ama evlilik çok zor. Gerçekten zor. Romantik aşk bittiğinde geriye ne kalacak ? En zor tarafı bu. Filmler ve edebiyat sana bir ilişki hakkında pek çok şey sunuyor ama gerçek bir ilişkinin ne olduğunu herkes kendisi bulmak zorunda. Ve bu iki kişilik bir süreç. Üzerinde emek verilmesi gereken bir süreç. Ve biliyor musunuz bu alanda kadınlara ve erkeklere rol model olacak çiftleri de pek tanımıyoruz toplumda.

Kadınların önündeki en büyük engel annelik

- Kritik eşiği merak ediyorum... Kadınlar hangi anda kararlar veriyor?
Aynı anda birkaç şeyi birden yaşıyorlar. Bazıları “ben bundan daha fazlasını yapabilirim” diye düşünüyor. Kimilerinde “yıllar boşa geçti, bunu telafi etmeliyim” duygusu ağır basıyor. Bazıları için de “durursam geri giderim, ileri gidip başarmam lazım” isteği. Kadınların en büyük engeli annelik. Pek çok kadın çocukları için bir şey yapmayı öncelik olarak alıyor ama yıllar geçince kendileri için bir şey yapmadıklarını fark ediyor. Bu da genellikle 40’lı yaşlarda ortaya çıkıyor. Büyük bir farkındalık yaşıyorlar. O zaman sadece başkalarına değil kendilerine yardım etmek istiyorlar. Ben buna aynı anda “gemi ve liman olmak” diyorum.

- Bu radikal ve kritik kararları verebilmek için neye ihtiyaç var? Öfke ve hayal kırıklığına mı yoksa mutlu olma umuduna mı?
Kişiden kişiye değişir. Ama genellikle ikisine aynı anda ihtiyaç var; hem bir hedefiniz olmalı hem de içinde bulunduğunuz durumdan mutsuz olmalısınız. Ben Wall Street’i böyle bıraktım. Bir noktada sıkışmıştım. O sıkışıklığı açmak istedim. Çıktım ve kendi işimi kurdum. Böylece en büyük korkumu aştım, sıkışıp kalmak hayattaki fobimdi. Wall Street’ten ayrılıp kendimi yeniden inşa ettiğimde bunu da yenmiş oldum.

- Hiç zor tarafı yok muydu?
Olmaz mı! En zor tarafı finansal güvenceden vazgeçmiş olmak, artık bir maaşım yoktu. İkincisi, Amerikan kurumsal hayatından çıkarak bir statükodan vazgeçmiş oluyorsun. Şimdi ismim bir marka oldu ama 10 yıl önce bu kararı verdiğimde değildi. Bir anlamda bir kimliği bırakıp yeni ve kendinize ait bir başka kimlik kuruyorsunuz.