Mülteci krizine ilişkin temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye gelen Almanya Şansölyesi Angela Merkel'le ortak basın açıklaması yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Diewelt'ın Berlin muhabiri Deniz Yücel'in sorusu karşısında sinirlendi.


[caption id="attachment_1081047" align="alignleft" width="670"] Foto: DHA -Ahmet Davutoğlu, Merkel'i Çankaya Köşkü'nde törenle karşıladı[/caption]

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Erdem Gül ve Can Dündar'la birlikte bazı gazeteciler hapishanede. Silopi’de, Cizre’de insan hakları ihlalleri var" eleştirisi yönelten gazeteciye, cevap olarak, "basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Esas itibariyle siyasi bir statement yapıldı. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye’nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir. Elinde sarı basın kartı olması suçtan muaf kılmaz. Almanya’nın bir tarafında Suriye ya da Irak gibi bir çökmüş bir devlet olsaydı ve teröristler oradan silah taşıyor olsaydı ne olurdu?" dedi.

Davutoğlu, gazetecinin, çevirmen tarafından "İfade özgürlüğü konusunda Türkiye 195. sırada" olarak çevrilen sözüne, "193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye nasıl 195. bunu da anlamadım" karşılığını verdi.

İŞTE DAVUTOĞLU'NUN TEPKİSİNİ ÇEKEN O SORU VE CEVAP


3 yıl önce Gezi olaylarında Türkiye’ye eleştiriler yöneltmiştiniz. Şu anda Türkiye’de insan hakları hakkında örnek vermiştiniz. Şu an durum düzelmedi. Örneğin ifade özgürlüğü konusunda Türkiye 195. sırada. Erdem Gül ve gazeteci daha hapishanede. Silopi’de Cizre’de insan hakları ihlalleri var. Emniyet güçleri sivil halka gözetmeksizin hareket ettiğinden söz edilmektedir. Almanya sessizliğe büründü. Neler söyleyebilirsiniz?

Merkel: Zannedersem belirli bir çalışma ve görüşme formatımız var. Her konuyu ele alıyoruz. Gazetecilerin çalışma koşulları da buna dahil. Kürtlerle ilgili, barış süreciyle ilgili de çok umutluyduk ancak her ülkenin teröre karşı hareket etme hakkı vardır. Tabii ki eleştirilen konuları da ele alıyoruz. İki üç yıl önceki durumdan şu duruma geçtiğimiz zaman sorunsallar da çok değişti. Suriye savaşının çok daha ileri seviyede olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin bu konuda hiçbir suçu yok. AB ile Türkiye arasında tam üyelik konusunda müzakerelerde sürdürülmektedir. Eleştirileri de ele alıyoruz.

Davutoğlu: Basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Esas itibariyle siyasi bir statement yapıldı. Buna da saygı duyuyoruz, Türk başbakanın yüzüne bakılarak bunun yapılması da önemlidir. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye’de herkes, hükümete, bana eleştiri getirebilir. Bugünkü gazetecilere dahi baksanız eleştirel yazıların destek yazılarından daha çok olduğunu görebilirsiniz. Eleştirinin objektif bir şekilde olması lazım. Türkiye iki seçim geçirdi. Serbest propagandanın yapıldığı, Türkçe ve Kürtçe propagandanın yapıldığı, hükümete dönük eleştirilerin çok yoğun yapıldığı bir ortamda gerçekleşti. Partilerin açıklamalarına bakın. Her şey konuşuldu. Bugün TBMM’nin herhangi bir oturumunu izleseniz, en aykırı fikirlerin nasıl konuşulduğunu görürsünüz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Herhangi bir kısıtlama olursa ona önce biz karşı çıkarız.

Sorudan çok siyasi bir statement yapıldığı için söylüyorum. Ben bu halkın demokratik olgunluğuyla gurur duyuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 85 katılımla yapılan bir seçim yapılmadı. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 97,5 temsil yok ve dünyada çok az başbakan ülkesini yüzde 49,5 destekle yönetiyor. Şunu hiçbir şekilde unutmamamız lazım. Türkiye demokratik hukuk kurallarını terörle mücadele ederek işleten bir ülkedir. Acaba Almanya ya da İngiltere’de ilçeler bazı gruplar tarafından inşa edilmiş, keskin nişancılar, on binlerce mühimmat sığdırılmış olsaydı. Ya da Almanya’nın bir tarafında Suriye ya da Irak gibi bir çökmüş bir devlet olsaydı ve teröristler oradan silah taşıyor olsaydı ne olurdu? Paris saldırılarından sonra Sayın Hollande orduyu Paris’e çağırdı. Her yer askerdi. Benim vatandaşlarımın hayatı teröristlerin özgürlük alanından daha önemlidir. Fransız ordusu nasıl gerekli önlemleri aldıysa biz de Cizre’de, Silopi’de gerekli önlemleri alırız. Ankara’da teröristler 103 canımızı katlettiğinde her türlü güvenlik tedbiri aldık ama bir tek asker görmediniz. Ertesi gün terör saldırılarını değil hükümetin eleştirildiğini gördük. Hiçbirine de neden demedim. Türkiye AB standartlarında bir demokrasidir. Gelecek eleştirileri dinleriz ama bizim için en kutsal şey can, mal, namus ve genel insan hak ve özgürlüklerini korumaktır. Yanı başında hiçbir devlet otoritesi kalmamış ülkeden sızan teröristlere karşı mücadele ediyoruz. Demokrasilerde silah kulllanma hakkı meşru güvenlik güçlerindedir.

Türkiye’nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir. Elinde sarı basın kartı olması suçtan muaf kılmaz. Ayrıca 193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye nasıl 195. bunu da anlamadım.