Falth, 1997’den bu yana kadın hakları üzerine çalışıyor. Şimdilerde ise Birleşmiş Milletler’in kadını ekonomik anlamda güçlendirmek ve özgürleştirmek için başlattığı programın başında. Anna Falth, “En temel engel, toplumun bakış açısı
Kadına biçilen eve, eşe, çocuğa bakma görevi... Devlet bu emeğe para ödemedikçe kadın nasıl özgür olacak?” diyor...

 

Fotoğraflar: Yürek Akbar


RÖPORTAJ: Özlem GÜRSES
ozlemgurses@sozcum.com


New York’ta içinize işleyen bir soğuk var... Doğu Yakası’nda, 42. Sokak’taki Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi’nin kapısından içeriye giriyoruz. Bizi sıcak bir kahveyle karşılayan Anna Falth, İsveçli bir ekonomist. Üniversitede tez yazarken yaptığı bir araştırma projesi sayesinde “kadın hareketi” ile tanışmış. 


Yıllardır Birleşmiş Milletler’de çalışıyor, son iki yıldır ise “Empower Women/Kadının Güçlendirilmesi” programının başında. Anna ile dünyadaki kadın hareketini ve BM’in çalışmalarını konuştuk. Okuduğunuzda her yerde benzer sıkıntılar olduğunu göreceksiniz. Yine de kadınlar çok şeyi başardı ve başarmaya devam edecek!

SORUN DEĞİŞMİYOR: KADINA ŞİDDET

Dünyada kadın meselesindeki en önemli sorun nedir? Ve BM kadın programlarının çözmeyi amaçladığı...
En temel amaç ve en hayati konu dünyada kadına karşı şiddetin bitirilmesi. Kadınlar her yerde katledilmeye devam ediyor. Ülkelerarası barış ve güvenlik süreçlerinde çok daha fazla kadının yer almasını sağlamak diğer konu. Bu anlaşmaların öncesi, sırası ve sonrasında masada kadınların olması o kadar büyük fark yaratıyor ki...
Kadınların ülkelerindeki siyasi süreçlerde yer alması daha fazla sayıda kadın vekil, bakan, bürokrat, diplomat olması bir başka hedef. Kadınların
siyasete teşvik edilmesi, her adımda teşvik yaratmak, partilerüstü bir
yaklaşımla kadınları bu yönde eğitmek, desteklemek.

ÇOCUK GELİNLER ÖNCELİĞİMİZ

Eğitim yok mu?
Olmaz mı! Üstelik kadınların eğitimi sadece Birleşmiş Milletler Kadın Programı’nın (UN Women) değil, tüm Birleşmiş Milletler organizasyonunun önemli bir önceliği... UNESCO ve UNICEF, ilköğretim süreçlerinde ve çocukların sağlık koşullarının düzeltilmesinde projeler yapıyor.
UN Women’da ise çocuk yaşta evlilikler, erken yaşta gebelik gibi sorunları ele alıyoruz. Çünkü bu sorunlar kaçınılmaz olarak kız çocuklarının erken yaşta eğitim yaşamından kopmasına yol açıyor. Bir de ekonomik özgürlük ve eşitsizlik meselesi var ki, bu konu benim bölümüm olan Kadının Güçlendirilmesi’nin (Empower Women) de birincil önceliği. Hem UN Women’da hem Empower Women’da insan hakları kapsamında kadın hakları meselelerini ele alıyoruz.

ZENGİNİ DE AYNI, FAKİRİ DE AYNI...

Tüm bu süreçlerde en büyük engel kim ya da ne? Erkek politikacılar mı, toplumsal yapılar mı, ekonomi mi?
Önce ekonomik özgürlük ve kadının güçlendirilmesi konusuna bakalım. Buradaki en temel engel hepsinden önce “toplumsal bakış açısı.” En somut sorun ise milyonlarca kadının tüm ülkelerde zengin-fakir ayırmadan yaşadığı “ücretlendirilmemiş bakım hizmeti.”

Ne demek bu?
Dünyada milyonlarca kadın çocuklarına, eşine, aile büyüklerine, eve, hatta evdeki hayvanlara hiçbir biçimde ekonomik hakkı ödenmeden, güvencesiz bir biçimde bakıyor. Niye? Çünkü toplumsal bakış, bunların tümünün zaten kadınların görevi olduğuna inanıyor. İşte en büyük çıkmazımız bu! Bu kadınlar evlere hapis. Ve bunun karşılığında hiçbir ekonomik güçleri yok. Bazı ülkelerde, mesela İsveç’te yasalar yapıldı, devlet çocukların bakımı için daha fazla kurum açıyor, bazı bakım bütçeleri sağlıyor. Ama bu dünyada çok az yerde var.

KADIN HEP EVE HAPSEDİLİYOR!..

Fakir ülkelerde tablo daha da vahimdir sanırım...
Hem de nasıl! Evde çamaşır, bulaşık makinesi yok, yaşama alanları son derece sağlıksız. Bazı ülkelerde elektrik yok, su bile yok! Ve oralarda da yine bunları çözmek kadının görevi! Suyu bulmak, yemek pişirmek, bunlar hep kadının işi. Nasıl çalışıp para kazanacak? Ve devletler bu kadınlara bu emekleri için para ödemedikçe, özel sektör bir biçimde bu kadınları desteklemedikçe, kadın nasıl güçlenecek?
En büyük derdimiz bu. O zaman belki o kadınlar okula da gidecek, eğitimlerini de tamamlayacak, ya da belki müzik dinleyecek, bir kitap okuyacak. O kadınlar belki de küçük bir iş yapacak, yeni bir girişim başlatacak.
Burada, Amerika’da bile kadınların harika bir eğitimi var ama anne olduklarında o kadınlar bile eve dönmek ve çocuklarına bakmak durumunda.

‘KADINLIK’ TANIMI DEĞİŞMELİDİR

Nasıl çıkılacak bu işin içinden?
Tek yolu var, bu kadınlık tanımlarının ve beklentilerinin normalleşmesi.
Erkeğin de ev yaşamı ve çocuklarla ilgili sorumluluk alması ve yükün bölünmesi. Günlük bakım sadece kadının işi değil, erkeğin de işi! Bunun anlaşılması gerek. Kaldı ki bu sadece kadının özgürleşmesi için değil, erkeğin de ailesi ve çocuklarıyla daha sağlıklı bir ilişki kurması için hayati bir konu.

YASAL DÜZENLEME YAPILMASI ŞART

İyi de nasıl? Nasıl olacak bu?
Devlet politikalarıyla, yok başka yolu. Kendi ülkemden örnek vereyim, İsveç’te 480 gün yasası var. Bu yasaya göre erkek çalışsa bile yılın 90 gününü tam gün olarak ailesi ve çocuklarıyla geçirmek zorunda. İş yasaları buna göre düzenleniyor. Ve bu izin günlerini anneye devredemez, mutlaka kendisi kullanacak. Bunun gibi uygulamalar önemli. Devletin ve toplumun bu konulara bakış açısının değişmesi ilk adım. Sonrası ise düzenlemeleri en sağlıklı şekilde yapmaya bakıyor.

Peki biraz da Birleşmiş Milletler Empower Women’ın yaptığı çalışmaları anlatır mısınız?
Biz, asıl olarak farkındalık yaratmayı hedefleyen bir platform olarak kurulduk. İnternet sitemiz üzerinden tartışma konuları açıyoruz ve ilki de şimdi konuştuğumuz konuydu: “Ödenmemiş bakım hizmeti.” İnternet sitemize üye olmak ücretsiz. Katılımcılar buradan hem bilgi alıyor, hem tartışma forumlarımızda birbirini tanıyor.

BİZİ ERKEKLER DE TAKİP EDİYOR

Bugüne kadar yaptığınız çalışmalarla bir fark yaratabildiniz mi?
Bu yıl internet sitemizi yeniliyoruz, yarattığımız etkiyi daha iyi ölçebileceğiz. 11 bin kayıtlı üyemiz var, sadece kadınlar değil, çok sayıda erkek de var.
Yaptığımız analize göre erkek üyelerimiz en çok “gelişmekte olan ülkelerden”. Gelişmiş ülkelerden erkek üyemiz çok az. Afganistan, Kongo ve Irak’tan bizi izleyen üyelerimizin neredeyse tümü erkek! Çok ilginç değil mi?

YENİ EĞİTİMLERE BAŞLAYACAĞIZ

Gerçekten öyle, neden acaba?
Biz de daha nedenini analiz edemedik. Ya o bölgelerde internet erişimi sadece erkekler için var ya da gerçekten erkekler ülkelerindeki bu korkunç durumu görüp merak ediyorlar. Bu arada güçlü bir sponsorumuz oldu. Yeni eğitim programları hazırlıyoruz. Yakında onlar da devreye girecek.

Kadınlar konuşmaktan bile kaçıyor, korkuyor

Anna, kaç yıldır kadın çalışmaları yapıyorsun?
1997’den beri. Ekonomi okurken 1995 yılında tezimi yazmak için araştırmaya yapmaya Nepal’e gittim. Kadınlarla görüşmeler yapmam gerekiyordu ama tek bir kadın bile konuşmadı! Yanlarına gidip konuştuğumda bile kaçtılar. Çok şaşırmıştım. İsveç’e döndüğümde hocama dedim ki “Kadınlar yok bu araştırmada, sadece erkekler konuştu.” O da dedi ki “Tamam işte, bir sonraki araştırma tezin bu: Cinsiyet eşitsizliği.” Böyle başladım. 

Hiç duymuş muydun?
Cinsiyet eşitsizliğini mi? Hiç hem de! Bir sonraki makalemi bunun üzerine yazdım. Ekonomist olduğum için gördüm ki evde “Kimi okula göndereceğiz?” kararı bile bütçesel dengelerle veriliyor. Kızları okula göndermenin parasal geri dönüşü olmadığı düşünülüyor, evlenip gidecek diye... Çünkü, onların evde iş yapması daha ekonomik bulunuyor. O zaman da böyleydi, 20 yıl sonra durum hâlâ böyle!

NEPAL’DE KADINLARI GÖRDÜ, KARİYERİ DEĞİŞTİ

Anna Falth, İsveçli bir ekonomist. Nepal’da yaşadıkları onu kadın hakları ve cinsiyet eşitsizliği alanında çalışmalara yöneltti. Şimdi Amerika’dan Afganistan’a, Türkiye’ye kadar kadınların sorunlarını çözmek için uğraşıyor.

Gençler, bizim verdiğimiz mücadelenin farkında değil

 

Cinsiyet eşitsizliği konusunda son yıllarda ne değişti peki?
Olumlu ve olumsuz yönde değişiklikler var. Bugün artık genç kızlar çok daha güçlü. Ancak yeni nesil, bir önceki neslin kadın meselesinde verdiği mücadelenin farkında değil.
Bu güzel ancak bize destek vermeleri açısından eksik. 1997’de bu işe başladığımda herkes kendi alanında uzmandı ama “cinsiyet eşitsizliği” konusunda pek az şey biliyordu. Ekonomiye bile insan hakları temelli değil, finans ve makro odaklı bakıyorlardı. Kalkınma, yoksulluk, gelir adaletsizliği bunların farkında değildi dünya. İyi haber, bu değişti artık. Hangi alandan gelirse gelsin insanlar artık dünyadaki bu sorunların farkında.

KADININ ÖNEMİNİ ANLADILAR

Bu kadın meselesi için de geçerli. Artık dünya kadınların daha fazla işte, sokakta, okulda, barış masasında, kürsüde olması gerektiğini anladı, kabul etti. 2000 yılında kadın konusunda yaptığımız ölçümlerle bugüne baktığımızda arada büyük fark var. Eğitimde, çalışma hayatında büyük yol aldık. Ve bunun tek nedeni de devletlerin bu konuyu anlamış olması. Anladılar ve aksiyon alıyorlar.

TÜRKİYE’DEKİ KIZ ÖĞRENCİLERİ DE KONUŞTUK


Anna Falth, Özlem Gürses’e yaptıkları çalışmaları anlattı. O buluşmada, 2 Türk daha vardı. Yazar Seda Diker ile Yapımcı Beliz Teoman, Türkiye’deki üniversiteli kızlara yeni bir eğitim programı önermek için BM’nin kapısını çalmıştı.