Konuşmasının başında 15 Temmuz darbe girişimine değinen Erdoğan "Ruhunu Pensilvanya'ya, bölücü örgüte satanların Polis Akademisini'nde, bu topraklarda yeri yoktur. Kendimize aydınlk bir gelecek kurmakta kararlıyız. Polis Akademisi'ni yeniden yapılandırdık. Devletler gelişen dinamik bir yapıya sahiptir. Türkiye gibi kadim geleneklerin mirasçısı ülkelerde bu değişim sert yaşanır. Biz kabile, çadğrı devleti değiliz, Biz medeniyetler inşa etmiş kadim geleneğih ta kendisiyiz. Ama bu gelenekten geldiğini zanneden gafiller 15 Temmuz'u yapmıştır" dedi. Geçtiğimiz ay yaptığı Lozan çıkışına göndermede bulunan Erdoğan "Bu ifadelerden rahatsız olanlar oldu. Niye rahatsız oluyorsunuz? Lozan'da da işte 3 milyon metrekareden 780 bin kilometre kareye kaldık. Burnumuzun dibindeki yerler bizden alındı. Bununla iftihar edenler oldu. Çok başarılı diyenler oldu. Nasıl ya? Elindeki veriyorsun başarılı çıktık diyorsun" diye konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Darbe gecesi mücadelenin en ön saflarında, son yıllarda akademiden yetişmiş genç amir ve polis kardeşlerimizin de olduğunu görmekten memnuniyet duydum. Polisimiz artık şu grubun veya bu kesimin değil, sadece Türkiye'nin polisi olacaktır. Polis amirleri eğitim merkezi, polis meslek eğitim merkezleri ile işte bu anlayışla çalışmalarını sürdürmektedir. Akademinin kapıları, 81 vilayetteki tüm vatandaşlarımızın şartları tutan evlatlarının tamamına açıktır. Akademiye girmek için ek ölümüz, ülkemize ve milletimize sadakatle bağlı olmak. Başka hiçbir yere değil, sadece Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim etmektir. Ruhunu FETÖ'ye veya başka bir illegal örgüte satmış bir kimsenin bu çatının altında da, bu topraklarda da yeri olamaz. Beklentilerini milletinin ve devletinin üzerine tutan zihniyeti bir daha geri gelmeyecek şekilde ortadan kaldırdık. Müslüman aynı delikten iki kez ısırılmaz. Bu şuurda olacağız. Geçmişte yapılan hatalardan gereken dersleri çıkararak, kendimize yeni bir gelecek kurmakta kararlıyız. İşte bu anlayışla yeniden yapılandırdığımız polis akademisinin mensupları olarak bu görev size düşüyor. Bugünkü konferansın konusunu Türkiye'nin yeni güvenlik konsepti olarak belirledik. İnsanlar doğar, büyür ve ölür, devlet de aynen böyledir. Doğar, büyür ve gelişir. Biz Cumhurbaşkanlığı forsunda da ifadesi bulunan, 2 bin 200 yılı aşkın devlet geleneğine sahibiz. Biz kabile devleti değiliz, çatı devleti değiliz. Kadim geleneğin ta kendisiyiz. Ama bu gelenekten geldiğini zanneden gafiller 15 Temmuz'u yapmıştır. Bedelini ağır ödediler, ağır ödemeye de devam edecekler. Hala bu gafletin içerisinde olanlar varsa kendilerine gelmeli, bu yanlıştan dönmelidir.

Biz, 22 milyon kilometrekarelik dünya ölçeğinde toprağı görmüş devletin varisleriyiz, daha yeni, daha şurada 3 milyon kilometrekarelik topraklara sahiptik. Lozan ifadesini kullandığımda birileri rahatsız oldu, niye rahatsız oluyorsunuz. Lozan'da da 3 milyon kilometrekarede bir yerler tırmıklandı, 780 bin kilometrekareye düştük. Burnumuzun dibindeki yerler alındığında bununla iftihar edenler oldu. Bu nasıl oluyor ya, elindekini veriyorsun, hala başarılı çıktık diyorsunuz.

Türkiye, terör örgütleriyle mücadelesini elbette kesintisiz bir şekilde yürütecektir. Ama kafasını sadece bu meseleye gömüp çevresinden kopmayacaktır. Terör örgütlerinin amacı, bizi büyük fotoğraftan kopartıp kendi içimize hapsetmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Sanmayın ki PKK'nın asıl amacı, bir bölgede etkinlik sağlamak, sanmayın ki DEAŞ'ın hedefi bir İslam devleti kurmaktır. Bu örgütlerin hiçbiri iddia ettikleri mücadeleler içerisinde değiller. Bunlara sağlanan destek, söylemlerini hayata geçirsinler diye de verilmiyor. Dert başka, bu örgütler diğer örgütlerin planlarını sağlamaları için üzerimize salınmış araçlardan ibaret. Ne yapacağız peki? 15 Temmuz gecesi yapılanı yapacağız, 15 Temmuz gecesi ben milletimde şunu gördüm, F-16'lar bombalarını yağdırırken, helikopterlerden bombalar atılırken vatandaşımızın çiftçisi traktörüyle, öbürü kamyonuyla yola çıktılar. Ama hepsinden öte, benim insanım tankın altına yatabiliyorsa ve onlar Allah-u Ekber diyerek şehadete koşabiliyorlarsa bu millet yıkılmaz. İşin aslı budur. 29 gece sabahlara kadar demokrasi nöbetini tuttuysalar, işin perde arkasındaki hedef başkadır. Onun adı şehadettir.

'O ESNAFLAR DA BEDELİNİ ÖDEYECEK'


Çanakkale'de biz güçlü müydük? Bugüne göre çok daha zayıftık. Ama dikkat edin, oradaki anlayış da neydi? Genci yaşlısı hepsi şehadete koşuyorlardı. Biliyorlardı ki ben burada ölürsem şehidim, yaralanırsam gaziyim. Ama ne oldu? Bu vatan bize kaldı. Bakın, annenize babanıza şunu söylemeniz lazım; siz bizi bu vatan için yetiştirdiniz. Bak benim mesleğimin hedefinde şehadet var, benim mesleğimin hedefinde gazilik var, benim mesleğimin hedefinde bu vatanın geleceği, bu milletin birliği, beraberliği var. Bunu söylemeniz lazım. Eğer anne baba bunu kavramışsa o zaman gittiğimiz her yerde "İkinci bir evladım daha var, o da bu vatana feda olsun" diyen anneler gibi herkes öyle der. Bu mesleğin manevi boyutu çok büyük, siz bu meslekte manen de güçlüsünüz. Sizler, bu mesleğin içerisinde inşallah Türkiye'nin içinde farklı bir makamı, farklı bir mevkiyi teşkil ediyorsunuz. Ben şimdi uluslararası toplantılarda dünya beşten büyüktür diyorum, şunu bilmenizi istiyorum; Türkiye, inşallah kendisinden büyük Türkiye'yi inşa edecektir. Ne ile? Sizlerle. Doğu ve güneydoğu böyle gidecek mi? Yok. İşte son dönemlerde hep birlikte mücadele veriyoruz, ve şu anda teröristi vesairesi hepsi kaçacak delik arıyorlar. Ama bu tüm güvenlik güçlerimiz, silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, köy korucularımızla, milletçe bir mücadele veriliyor. Bu neyi getirecek biliyor musunuz? Bölgede yaşayan insanlarımızın özgüvenini artıracak. "Kepenk indir" dendiği zaman kepenk indiren Güneydoğulu olmayacak. Yaptıkları taktirde kepenk indirirlerse onlar da bedelini ödeyecekler. "Tehdit ettiler, kepenk indirdik" demek yok. Yok öyle. Bu iş sadece polisler, askerler, korucuların görevi değil, milletin görevi. Ya senin sokaklarını kazıp ortalığı birbirine katacaklar, sen evini açacaksın. Evinden diğer eve terör koridoru açacaksın. Buna vatanseverlik değil, terör örgütüne yardım ve yataklık denir.

'BİZİ KARIŞTIRAN DA ONLAR!


Gerek başbakanımız, bakanımız, tüm yönetici kadrolarımız hepsi. İnşallah bu son safhada darbeyi en güzel şekilde indirecek, işi bitirecektir. Bugün bir Batılı geldi, öğleden sonra cezaevindeki milletvekilleriyle alakalı bir karar çıkacak dedi. Şu anda Türkiye'deki bazı uygulamalarla ilgili karar çıkacak dedi. Durumu anlattım. Ve ona, "Yapabiliyorsan, hemen bir telefon aç, de ki 'Bu Türkiye'nin iç hukukuna fazla karışmayın. Bunlar öyle kararlı gidiyorlar ki, gönderdikleri mektubu hemen size iade ederler, bildiklerini de okurlar, boşuna uğraşmayın'" dedim. Biz kendi kararımızı kendimiz veririz. Kusura bakmasınlar, bizim de hakimlerimiz, avukatlarımız var. Onlar işine, biz işimize. Zaten bugüne kadar bizi karıştıran da onlar olmuştur. Şu an Avrupa'da teröristler elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Bunları bilmemiz lazım, bunları tanıyoruz ama bunların cibiliyetlerinin gereği bu. Onun gereğini yapıyorlar. Onun için de biz işimize bakıp kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz.

Değerli kardeşlerim; Suriye'de Irak'ta, Balkanlar'da ve diğer kardeş coğrafyalarda yaşanan olayların Türkiye'yi oralardan uzak tutmayı hedeflediği amaçladığı açıktır. Türkiye uzak durunca ne olacak? Bu ülkeler huzura mı kavuşacak? Elbette böyle bir durum söz konusu değil. Türkiye oradan uzaklaştığında etnik ve mezhepsel kavgaların çok daha kolay çıkartılabilecek olmasıdır. Bu kardeş coğrafyalarının hepsinin içinde Türkiye, ahlak dışı şartları içinde dahil kültürel bağımsızlığın elde edilebileceğinin ispatıdır. Sevr, bugünkü Türkiye'yi 7-8 parçaya bölen haritasıyla bize biçilen misyonun ifadesidir. Fakat milletimiz Çanakkale Savaşı ile, İstiklal Harbi ile bize yine de dar gelen bir gömlek olsa da bugünkü sınırlarımızı belirlemiştir. Milletimiz İstiklal Harbi'ne başlarken bir hedef koymuştur, bu hedef Misak-ı Milli'dir. Lozan'daki kazanımları taktirle karşılıyoruz, ama İstiklal Harbi ile kazanıp Lozan ile kaybettiğimiz bazı haklarımızı dile getirmemize mani değildir. Lozan kutsal bir metin değildir, elbette tartışacağız. Birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşı, soğuk savaş geride kaldı. Soğuk savaş sonrası kurulan dengeler yıkılıyor. Bizi Lozan'a hapsetmeye çalışıyorlar, kusura bakmayın. Bizim milletimize sözümüz var, 2023 yılında istediğimiz muhasır medeniyetler seviyesine ulaşacağız. Birçoklarının ayağına basacağımızın, birçoklarının çıkarlarına dokunacağımızın farkındayız. Ama bunu sizlerle yapacağız. İleri yürümezseniz yerinizde kalmazsınız. Teröristlerle, ekonomik krizlere rağmen hedefimize yürümeyi sürdüreceğiz. Bu mücadeleyi gerekirse canımız pahasına vermeye devam edeceğiz.

Allah'ın izni ve yardımıyla yeni Türkiye'nin ufukta belirdiğine ben inanıyorum. Bölgemizdeki çatışmalar, terör örgütlerinin gayretleri, ekonomik ve siyasi hücumlar sonuç almaya yaklaştığımızın göstergesidir. Böyle dönemler, devletlerin dönüm noktalarıdır. Gençler, şu anda öyle bir sürece giriyorsunuz ki kendinizi o dönüm noktasına hazırlayın. Sabredersek, birlik ve beraberliğimizi güçlendirip kararlı bir şekilde yolumuza devam edersek kısa sürede önümüzü göreceğimizden hiç şüpheniz olmasın.

"MÜMBİÇ'E GİDECEĞİZ"


Başta ABD olmak üzere batılılara söyledik. Terörden arındırılmış kuzeyde bir bölge dedik. Evet doğru söylüyorsunuz dediler ama bizimle birlikte hareket etmediler. Şu anda biz El Bab’a dayandık. Batıdan da El Bab’ı kuşattık. Yetmez oradan da Münbiç’e doğru gideceğiz. Münbiç’te PYD var YPG var. Onlar oradan gitsinler dedik. Gidecekler dediler. Biz tamamen orayı boşaltmalarını istiyoruz. Neden? Orası Arapların toprakları. Biz Türkiye olarak gidip oraya yerleşecek değiliz. DEAŞ ile mücadelede kararlı mısınız? Rakka’ya da birlikte müdahale edelim. Ne işin var senin terör örgütüyle? Koalisyon güçleri ile biz bunu yapamıyorsak nasıl devletiz bi? Yazıklar olsun bize.

İLGİLİ HABERLozan Antlaşması nedir? Lozan Antlaşması'nın şartları ve önemi!Lozan Antlaşması nedir? Lozan Antlaşması'nın şartları ve önemi!


İLGİLİ HABER“Adalar, Lozan Antlaşması’ndan 10 yıl önce kaybedildi”“Adalar, Lozan Antlaşması’ndan 10 yıl önce kaybedildi”

İLGİLİ HABER''Lozan'ı değiştirmeye kimsenin gücü yetmez''''Lozan'ı değiştirmeye kimsenin gücü yetmez''