TÜRKİYE ve Rusya ilişkilerindeki son gelişmeleri değerlendiren Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, "Türkiye'nin dış politikada eksen kayması yaşadığını söyleyenler iyi niyetli değiller. Bu yorumlar gerçekçi değerlendirmelerin sonucunda ortaya çıkmış şeyler değil. Bunlar, maksatlı, hatta psikolojik harekatın bir parçası olan yorumlar" dedi.



Türk Rus ilişkilerinin bugününü anlamlandırmak için tarihe bakmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hasan Ünal, şöyle konuştu:



"Soğuk savaşın en zor günlerinde 1960'lı yıllardan 1980'li yıllara kadar Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında olağan üstü bir ekonomik ve ticari ilişki vardı. Türkiye o zaman Sovyetler Birliği'nden çok ciddi miktarlarda ekonomik, ticari yardımlar aldı ve sanayi tesislerinin büyük bölümünü Sovyet parası ve teknolojisiyle yaptırmayı başardı. Ancak Türkiye bu dönemde Sovyetler Birliği'ni aynı zamanda askeri bir tehdit olarak da görüyordu. Bu nedenle hem NATO içinde kalan, hem aynı dönemlerde Avrupa Birliği'nden belli miktarlarda fonlar almayı başaran, hem Amerika Birleşik Devletleri ile askeri ve ekonomik ilişkilerini sürdüren Türkiye, hem de Sovyetler Birliği ile ilişkilerini iyi tutmayı başarmıştır. Türkiye'nin 1965-1980 yılları arasında Sovyetler Birliği'nden elde ettiği ekonomik yardım tutarı yardım alan üçüncü dünya ülkeleri arasındaki en büyük rakamdır. Başarı da budur zaten. Soğuk savaşın bitmesinden sonra da Rusya ile aramızdaki ekonomik ve ticari ilişkilerin katlamalı şekilde arttığını gördük. Çünkü iki ülkenin çıkarları bunu gösteriyordu. Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik çıkarlar o kadar ilerledi ki, 2011 yılında patlak veren Suriye krizinde taban tabana zıt politikalara meyletmelerine rağmen iki ülke başarılı bir şekilde bu ilişkilerin Suriye krizini içine bulaştırmamayı başardılar."



“RUSYA İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER BİR ADIM İLERİ GİTMEYE ADAY”



Rus uçağının düşürülmesine kadar olan süreçte Rusya’nın, Türkiye’nin yaptığı bir takım aşırılıkları görmezden geldiğini söyleyen Ünal sözlerini şu şekilde sürdürdü:



“İki taraf arasındaki ekonomik ve ticari ilişkiler önemliydi. Ancak 24 Kasım 2015’te Rus uçağının düşürülmesi Rusya’nın kaldırabileceği bir olay değildi. Buna rağmen dikkatle incelediğimizde Rusya tarafı taleplerini dikkatli tuttu. Oysa bu krizi çıkaranlar bir komplo hazırlamış olsaydı – ki Rusya bunun komplo olduğu konusunda ısrarcı – Rusya daha sert bir tepki verecek, Türkiye'nin bir takım askeri tesislerini vuracaktı. Bu aşamada da NATO devreye girip tarafları uzlaştırmaya çalışacak ve Türk-Rus ilişkiler bir daha düzelmeyecek şekilde bozulacaktı. Ancak olaylar böyle gelişmedi, Rusya devlet refleksiyle hareket etti ve buna izin vermedi. 7 ay süreyle dondurulan ilişkilerde Rusya’nın ortaya koyduğu talepler yerine getirilemeyecek türden değildi ve sonunda dilenen özürle sorun aşıldı. Şu ana bakıldığında ise iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin hızla ilerlemesi olası bir durum, hatta bence ilişkiler bir adım daha öteye gitmeye aday.”



RUSYA İLE ASKERİ İŞBİRLİĞİ PLANI



Türkiye ile Rusya arasında planlanan bir merkez askeri işbirliği olabileceğini ifade eden Ünal, özellikle ortak silah üretimi yapılma ihtimali üzerinde durdu. Daha önce Çin’den alınması düşünülen ancak sonra vazgeçilen hava savunma füzeleri meselesinin Rusya ile hayata geçebileceğini belirten Ünal, “Anladığım kadarıyla Erdoğan ve Putin defalarca bu konuyu ele almış. Askeri işbirliğinin dışında siyasi işbirliği de olabilir” dedi.



“BATI, MÜMKÜN OLMAYAN BEKLENTİLER İÇİNDE OLDU”



Batı dünyası ve Amerika’nın her zaman aşırı ve kabul edilmesi mümkün olamayan beklentiler içinde olduğuna dikkat çeken Ünal şunları söyledi:



“Amerika’nın büyük bir Kürdistan kurulması projesine olumlu bakış açısı buna örnek verilebilir. Bunun dışında 20 yıla yakın zamandır Batı’yı hep karşımızda gördük. Kıbrıs sorunu, Ege konusu, Ermeni soykırımı iftiralarında hep karşımızda durdular ve biz bu sorunları, konuların muhataplarıyla değil sürekli Avrupa ülkeleri ve Amerika ile konuşmak durumunda kaldık. Rusya ise genellikle bu konulara dahil olmamayı seçti. Dolayısıyla bu çerçeveden baktığımızda zaten müttefiklerimiz gerçek müttefik gibi değil. Öyle olsalardı bile bizim Rusya, İran gibi çevremizdeki ülkeler ile ilişkilerimizi düzeltmemizde ve bunlarla artan bir oranda ekonomik, ticari ve siyasi ilişkiler kurmamızda her zaman fayda var.”



“BATI TÜRKİYE’Yİ KENDİNE MECBUR GÖRÜYOR”



Batı ülkeleri ve Amerika’nın Türkiye’yi kendilerine mecbur gördüklerini, bunun böyle olmadığını anladıklarında ise eksen kayması meydana geldiğini söyleyen Ünal, “Türkiye Batıya sırtını dönüyor diyorlar. Böyle bir şey yok. Türkiye, Batı’ya ve Amerika'ya ek olarak bu işbirliklerini yapıyor, zaten doğru olan da bu. Türkiye, Avrupa Birliği ile yaptığı bir anlaşmanın benzerini Rusya veya Şanghay İşbirliği Örgütü ile de yapabilir. Çünkü ne kadar çok yerde olursanız bu size o kadar fayda sağlar” diye konuştu.



DHA