"Komşularla sıfır sorun" diye yola çıkan AKP iktidarı, herkesle kavgalı hale geldi. AB süreci  can çekişirken; Yunanistan, İsrail, Suriye, Mısır, Irak, Ermenistan, Libya, Rusya, hatta KKTC'den sonra, şimdi de "Stratejik Ortak" olarak anılan ABD ile ilişkiler gerilmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD/YPG nedeniyle  bu kez de ABD'ye çattı ve "Biz nasıl güveneceğiz? Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobani’deki teröristler mi?" dedi.


Emin ÖZGÖNÜL/ANKARA

[caption id="attachment_1079291" align="alignleft" width="670"] FOTO:DHA/Arşiv - Davutoğlu yola "komşularla sıfır sorun" sloganıyla başlamıştı...[/caption]

Dış politikadaki hamleler, son yıllarda Türkiye’yi dünyadan soyutladı, komşularla savaşın eşiğine getirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri bakanlığı döneminde hükümet politikasına dönüşen "Komşularla sıfır sorun" vizyonu adeta çöktü. Yemen dahil 7 ülkede Büyükelçiler geri çekildi. Sorun yaşanmayan ülke kalmadı. Yavru Vatan KKTC'yle bile kavgalı hale geldik.

[caption id="attachment_1079292" align="alignleft" width="670"] FOTO:SÖZCÜ/ Obama’nın özel temsilcisinin, PKK’nın üst düzey isimlerinden olan, Kobani savaşının ardından PYD’nin silahlı kolu YPG’de “komutan” olan Polat Can ile görüştüğü belirlenmişti.[/caption]

ABD İLE KRİZ


Türkiye son olarak ABD ile YPG krizi yaşıyor. ABD, YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmeyip yardımda bulununca, ABD ile ilişkiler de gerildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Latin Amerika ülkelerinden dönerken yaptığı açıklamalar ile bu gerginlik iyice su yüzüne çıktı.

Oysa Ankara-Washington ilişkileri AKP'nin ilk iktidar yıllarında altın çağını yaşamıştı. Erdoğan, 2002’de Başbakanlık koltuğuna bile oturmadan Beyaz Saray’da ağırlandı. Obama'nın ilk döneminde de iki ülke arasındaki işbirliği tanımı stratejik ortaklıktan ‘Model Ortaklığa’ dönüştü.

[caption id="attachment_1079296" align="alignleft" width="600"] AKP döneminde İsrail ile Türkiye ilişkileri kopma noktasına geldi.[/caption]

İSRAİL İLE BAŞLADI


Ancak Mayıs 2010’da Türkiye ile İsrail arasında yaşanan Mavi Marmara ve alçak koltuk krizi Ankara-Washington ilişkilerini de gerdi. Suriye krizi ve Ankara’nın Batı ekseniyle örtüşmeyen siyaseti iki ülkenin arasını açtı. ABD Başkan yardımcısı Biden'in Türkiye ziyaretinde de soğukluk aşılamadı. Biden'in basın özgürlüğü ve parlamentonun gücü konusundaki mesajları da bunu gösterdi.  Senato ve Kongre, Obama'dan, yeni dönemde Erdoğan ile AKP hükümetine mesafe koymasını istedi.

[caption id="attachment_1079298" align="alignleft" width="655"] FOTO:DHA - AKP'nin Mısır lideri Sisi'ye uyguladığı diplomatik ambargo Türkiye'nin bölgede elini zayıflattı.[/caption]

IRAK-MISIR


Türkiye, Irak'ta Saddam rejiminin devrilmesinden sonra bu ülke ile sorunlar yaşadı. Ankara, Maliki döneminde  Bağdat ile mücadele yolunu tercih etti. Ankara-Bağdat ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Bağdat’tan ümit kesip Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile ilişkileri artırma yoluna gidildi. Başika kampı olayı ABD'ye de yansıyınca ilişkileri iyice gerildi.

Mısır’da 2011 başında Arap Baharı etkisiyle yaşanan rejim değişikliği de Kahire-Ankara hattında tarihî kırılmaya yol açtı. Türkiye, Mursi’ye yaklaştı ancak yönetime el koyan Abdülfettah el Sisi’nin ilk işi Türk hükümetiyle diplomatik köprüleri atmak oldu.

SURİYE-LİBYA


AKP, son dönemde dış politika açısından en büyük kazayı Suriye’de yaşadı. 2011 öncesi Türkiye’de ailece ağırlanan kardeş Beşşar Esad ile kanlı bıçaklı olduk. Esed rejiminin 6 ayda devrileceğini öngören Türkiye yanıldı. 2,5 milyon Suriyeli Türkiye'ye göç etti. Bu nedenle 10 milyar dolarlık yeni fatura çıktı. IŞID nedeniyle Reyhanlı ve Ankara başta olmak üzere terör de ülkeye yansıdı.

Libya'da Kaddafi'nin devrilmesi sonrası Batı ittifakı, ülkedeki dengeyi muhalifler lehine değiştirdi. Ankara’nın tavrı Libya’daki imajı bozdu. Libya’daki Türkler ve Türk şirketleri hedefe kondu.  Ankara 15 bin Türk’ü tahliye etmek zorunda kaldı. Ülkede 15 milyar dolarlık iş yapan Türk şirketleri yağmalandı.

[caption id="attachment_1079299" align="alignleft" width="600"] FOTO:DHA - Türkiye son olarak Rusya ile savaşın eşiğine geldi.[/caption]

VE RUSYA İLE SAVAŞ...


Rusya'ya ait savaş uçağının düşürülmesi de bu ülke ile olan ilişkileri kopardı. Turizm başta olmak üzere birçok sektör büyük zarar gördü. Rusya Türkleri ülkesinden sınır dışı etti, tutukladı. Rusya ile Türkiye savaşın eşiğine geldi.

1915 olaylarının 100. yıl dönümünde de bir zamanlar iyiniyet heyetleri gönderip anlaşma imzaladığımız Erivan ile ilişkiler daha da gerildi. Papa ilk kez 1915’i ‘soykırım’ olarak niteledi. Vatikan ile ilişkiler bozuldu, Büyükelçi geri çekildi.

Türkiye Yunanistan ile de Ege'deki adacıkları işgal edilmesi nedeniyle sorunlar yaşıyor. KKTC'de ise Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bu ülke ile de ilişkiler ''Yavru Vatan'' düzeyinde kırılma noktası getirdi.

AB SÜRECİ DE CAN ÇEKİŞİYOR


Türkiye’nin 3’üncü dönem AKP iktidarında yaşadığı makas değişikliği Avrupa’yı da tedirgin etti. Brüksel, AKP’nin 17 Aralık’ta patlak veren yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üstünü örtmek için otoriterleştiğini kayda geçirdi. Avrupa Parlamentosu da medya ve internette uygulanan baskıyı eleştirdi. Otoriterleşme halinde, AB’ye üyeliğin mümkün olmayacağı açıklandı. Buna karşın Türk hükümeti ‘ipler koparsa kopsun'' tavrı yansıttı.

DIŞİŞLERİNE GÖRE ''SORUN YOK''


Tüm bu sorunlara rağmen Dışişleri Bakanlığının resmi internet sitesinde Türkiye'nin dış politikası şöyle özetleniyor: "Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” şiarının da doğal bir gereği olan bu yaklaşım, çağdaş bir sorumluluğun ve insancıl bir dış politika görüşünün doğal sonucudur. Türkiye’nin nihai tahlilde ulaşmak istediği nokta, yakın çevresinden başlayarak bir barış ve istikrar kuşağı yaratmak suretiyle tüm ülkelerin refah içinde yaşayabilmeleri ve aralarındaki entegrasyon düzeyini en ileri seviyeye taşımalarıdır. Komşularla Sıfır Sorun söylemi, sınırdaş olduğumuz ülkelerle ilişkilerimizde beklentilerimizi özetleyen bir slogandır. Ülkemiz, “komşularla sıfır sorun” yaklaşımının şimdiden görmeye başladığımız olumlu sonuçlarının, adeta durgun suya atılan bir taşın yarattığı ve giderek genişleyen halkalar gibi, önce bölgemizde ve nihayet küresel ölçekte daha da fazla görüleceğine inanmaktadır."