Saygı Öztürk

"Suriye topraklarına girersek, ülkemizi kontrol edilemeyecek yeni savaş ortamlarına sürüklemiş olursunuz. Türkiye’yi, Ortadoğu bataklığına sokmayın"

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suudi Arabistan silahlı kuvvetleriyle birlikte Suriye’ye kara operasyonuna hazırlandığı iddiaları, sınırımızdaki savaş rüzgarları toplumda büyük kaygı yaratıyor. Dış politika ve askeri alanlardaki gelişmeleri yakından izleyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin Suriye topraklarına girmesi, kendisinin bile kontrol edemeyeceği yeni savaş ortamlarına sürükler. İnşallah böyle bir çabanın içinde olmazlar” dedi. SÖZCÜ’nün sorularını cevaplayan CHP lideri, güncel olaylarla ilgili şunları söyledi:

“AĞIR YENİLGİYE UĞRADILAR”

Türkiye’yi yönetenler, tarihimizi ve Ortadoğu’nun tarihini çok iyi bilmek zorundadır. Üzülerek ifade edeyim ki hükümet ne Türkiye’nin ne de Ortadoğu’nun tarihini biliyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni Suudi Arabistan’ın kuyruğuna takmak ülkemize ve tarihimize ihanettir. Bir gerçek bütün çıplaklığıyla meydana çıkmıştır: Türkiye’nin Suriye politikası tümüyle iflas etmiş, Suriye politikasında ağır bir yenilgiye uğramıştır.

Kendilerini defalarca uyardık. “Ortadoğu bir bataklıktır. O bataklığa Türkiye’yi sokmayın” dedik. Şimdi bütün hızlarıyla Türkiye’yi bataklığa sokmak istiyorlar. Yanlarına Suudi Arabistan’ı alarak bataklığa sokuyorlar. Suudi Arabistan uçakları İncirlik Üssü’ne hangi anlaşmayla ve hangi gerekçeyle giriyor? Dışişleri Bakanı, Türkiye üzerinden Suudi Arabistan askerlerinin Suriye’ye gideceğini açıklıyor. Peki parlamentoya bu konuda herhangi bir bilgi verdiniz mi, parlamentoda bir karar alındı mı? Hayır. Bu durum, milletin oylarıyla seçilmiş 550 milletvekiline de hakarettir.

“YÖNETİLMİYOR, SÜRÜKLENİYOR”

Hükümet, TBMM’yi ‘arka bahçesi’ olarak gördüğü için yasama organının iradesini de hiçe sayıyor. Öyle bir anlayış olamaz. Ayrıca şu anda Türkiye zaten yönetilemiyor. Yönetenlerin de yönetme gücü, kapasitesi ve birikimleri yok. Türkiye sadece sürükleniyor. Hep beraber dua ediyoruz, “İnşallah çoluk-çocuğumuzun burnu kanamasın” diye...

Suudi Arabistan’ın temel amacı Vahhabiliği Türkiye getirmek. Mezhep endeksli bir dış politika yapıyorlar. Mevcut hükümet de Vahhabiliği kendilerine yakın görüyor ve onlarla stratejik işbirliği yapıyor. Suudi Arabistan öteden beri Vahhabiliği Türkiye’ye taşımak için uğraşıyor. Bunun geçmişini rahmetli gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun yazılarından da görebiliriz. Osmanlı’nın kabul etmediği bir düzeni AKP aracılığıyla Türkiye’ye getirmek istiyorlar. Osmanlı, Vahhabiliği hiç kabul etmedi, hep reddetti.

Mezhep endeksli politika, ülkemizin çıkarına uygun bir politika değildir. Şu anda Türkiye adeta Suudi Arabistan’a teslim olmuş görünümü veriyor. Dış politikamızı Türkiye değil Suudi Arabistan belirlemektedir. Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bir şey söylemiyorum. Çünkü kendisi etkisiz eleman konumundadır. Ne yaptığı ve söylediğinin de hiçbir önemi yok. Çünkü ana aktör kaçak sarayda oturandır.

Yasama organı, yürütme organı tarafından ‘yok’ sayılıyor. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yasama organına sahip çıkması lazım. TBMM Başkanı susarak bir anlamda yasamanın, yürütme organının arka bahçesine dönüşen politikasına dolaylı olarak destek oluyor. Hükümet, ‘Ne istersem o yasayı TBMM’den çıkarırım’ anlayışında... Ne isterse, onun kabul edileceği görüşünde olduğu için yasama organını arka bahçesi olarak görmeye devam ediyor. Bu doğru bir yaklaşım değildir.
AKP hükümeti öncesine kadar bütün hükümetler döneminde Türkiye’nin izlediği Ortadoğu politikası, ülkemizi her zaman saygın kılmıştır. Çıkan uyuşmazlıklarda Türkiye her zaman başvuru adresi, hakem konumunda olmuştur. Bütün Cumhuriyet hükümetlerinin bu yöndeki çabaları, son 13 yılda AKP hükümetleriyle birlikte sıfırlanmıştır. Şu anda Türkiye’nin Ortadoğu’daki itibarı sıfırdır.

Ülkeyi yönetenler hiçbir şey yapmasalar, en azından “Zeytindağı” kitabını okusunlar. Başbakan ve bakanlara da tavsiyem budur. Oradaki anıları okusunlar. Merak etmesinler kalın bir kitap değil. Türkiye’nin Ortadoğu gerçeğini öğrensinler.

Türkiye’nin çıkarları elbette çok önemlidir. Elbette ki ülkemizin çıkarlarını savunacağız ama bu politikalarımızı oluştururken sonuç alabileceğimiz türden çabaların içinde olmalıyız. Dış politikada AKP hem tarihi, hem dünya dengelerini iyi okuyamayan bir kimlikle ortaya çıktı. Bu politikalar Türkiye’yi bugün bütün alanlarda yenilmiş bir ülke konumuna getirdi.