Çiçek, “Sorunları muhalefet ve iktidar el ele çözmeliyiz” dedi ve şu tespiti yaptı: Önceliğimiz de yargı olmalı Aldıkları talimatlara göre hüküm tesis eden bir yargı var. Bu, ‘mafya yargısı’dır. Türk yargısı bu halden kurtulmalı

Darbe girişimi gecesinde, Cemil Çiçek de TBMM’nin sığınağında diğer siyasi parti temsilcileriyle bildiriye son şekli vermek için çalışıyordu. O geceyi ve yaşananları anlatırken, odasının penceresinden hainlerin bombaladığı TBMM’nin çatısında çalışan işçileri gördü. “Bir ülkenin ordusu, kendi TBMM binasını, halkını bombalar mı?” diye söylendi. Darbe girişimi değerlendirmeleri toplumun hemen her kesiminde yapılıyor. Cemil Çiçek de geriye dönüp soğukkanlı bir değerlendirme yapmanın artık zamanının geldiğine inanıyor. Önceki TBMM Başkanlarından, 33 yıllık siyasetçi Cemil Çiçek, SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırıyor:

BİRLİKTELİK UMUT VERDİ

- Ülkemizde olan olmuştur. Gerçekleri eğmeden bükmeden olduğu gibi kabul etmemiz lazım. Bu tespitleri yapıp onun üzerinden de iktidarıyla, muhalefetiyle toplumun tüm kesimleriyle birlikte sorunları aşabiliriz. Toplumdaki bu birliktelik umut verdi. Darbe engellendi. Şimdi bunun devam etmesi gerekiyor.
- Anayasal, yasal ne düzenleme varsa ‘en doğrusunu ben bilirim’ değil, ‘bunun en doğrusunu birlikte biliriz’ çabasını göstermemiz gerekiyor. Kendi inancım itibarıyla şunu da söylemek isterim, tek başına en mükemmeli yapacağımıza birlikte vasat bir doğruyu yapmayı tercih ederim.

[caption id="attachment_1334914" align="alignnone" width="880"]BU BİRLİKTELİĞİ DEVAM ETTİRMEK ZORUNDAYIZ Cemil Çiçek, Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı. Çiçek, toplumun sorunları birlikte aşacağını söyledi ve ekledi: “Tek başına en mükemmeli yapacağımıza birlikte vasat bir doğruyu yapmayı tercih ederim.” BU BİRLİKTELİĞİ DEVAM ETTİRMEK ZORUNDAYIZ
Cemil Çiçek, Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı. Çiçek, toplumun sorunları birlikte aşacağını söyledi ve ekledi: “Tek başına en mükemmeli yapacağımıza birlikte vasat bir doğruyu yapmayı tercih ederim.”[/caption]

ÖNCELİK YARGI OLMALI

- Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında ki toplantıda dendiki; ‘mini anayasa paketinin hemen hayata geçirilmesi gerekir.’ Belli ki, bu anayasanın ne gibi sorunlar çıkardığı ortada. Sorunların başında da 5-6 senedir yargı birinci sırada.
- Bölünmüş bir yargı, hakka hukuka göre değil aldıkları talimatlara göre hüküm tesis eden bir yargı. Bu, ‘mafya yargısı’dır. Bu, bir hukuk devletinin yargısı olmaz. Türk yargısının bu halden bir an evvel kurtulması için bir kısım adımlar atıldı, atılıyor.
- Yargıyla ilgili iki konunun tartışılması, karar alınması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi yargının yönetimidir. 1961 yılından beri bu sıkıntılı. Ondan evvel yargı birliği vardı. Ama 1961’den sonra erkler ayrılığına gittik. Yargı ayrı, yürütme ayrı, yasama ayrı…

MUTABAKATA VARMALIYIZ

- Bundan sonra yargının bağımsız ve tarafsız olabilmesi nasıl sağlanacak? Anayasaya hüküm koymanız yetmiyor. Anayasada yeterli hüküm var. Ama bunu temin edecek mekanizmalara, yönetime ihtiyaç var. Yargının yönetimi nasıl olacak?
- Partiler olarak bir mutabakata varıp kısa sürede bu anayasa değişikliği yapmamız lazım. Yani yargıyı bu görüntüden, yerlerde sürünür halden kurtarmamız lazım. Bu sözler zaten yargının başındakilerin de aşağı yukarı kullandığı sözler.

YARGI SİYASALLAŞMAMALI

- Baştan beri şunu söylüyorum: Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesi yargının siyasallaşmasıydı. Siyasallaşmadan kasıt da, asgari hukuka göre değil, meşrebine, bağlı olduğu yere, aldığı talimata göre hüküm veren yargıdır. Türkiye bunları yaşadı. Çok büyük acılar yaşadık.
- Şimdi geldiğimiz nokta itibarıyla iyi bir ortam oluşmuş gözüküyor. İşte anayasanın hiç olmazsa yargı bölümünün kısa sürede gözden geçirilmesi gerekiyor. Bağımsız ve tarafsız bir yargı tesisi edecek yargı yönetimine ihtiyaç var.
- Bunlar nasıl olacaksa bir an önce olmalı. Hakimler kurulu ayrı mı olacak? Savcılar kurulu ayrı mı olacak? Bu iki kurul birlikte mi olacak? Olacaksa bunun yönetimini kim, nasıl seçecek, neye göre belirleyecek? Burada kendi uygulamalarımıza, imrendiğimiz ülkelerin uygulamalarına bakarak bir ortalama
yolu birlikte bulmamız lazım.

Yüksek mahkemeler arasında adeta kuma kavgası yaşanıyor


- İkinci tartışma konusu da askeri yargıdır. Askeri yargı, sivil yargı, idari, adli, askeri idare mahkemesi, Askeri Yargıtay, uyuşmazlık mahkemesi… Çok sayıda yüksek mahkeme var. Tartışılan konu, acaba bu kadar çok yüksek mahkemeye, yargının bu kadar bölünmesine parçalanmasına ihtiyaç var mı?
- Yargı bu kadar çok bölündüğü için kendi aralarında kuma kavgası gibi kavgalar da var. Demek ki ortada bir de yargı kurumları arasında ciddi üstünlük çekişmesi var. ‘Sen mi üstünsün, ben mi üstünüm?’ Bunlar konuşmalara yansıyan hususlar.

[caption id="attachment_1334913" align="alignnone" width="880"]Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek, yargıda bölünmüşlüğe dikkat çekti ve “Anayasadaki darbe hukukunu bir an önce temizlemeliyiz” ifadelerini kullandı. Adalet eski Bakanı Cemil Çiçek, yargıda bölünmüşlüğe dikkat çekti ve “Anayasadaki darbe hukukunu bir an önce temizlemeliyiz” ifadelerini kullandı.[/caption]

ÇEKİŞMEYİ BİTİRMELİYİZ

- Hepsini tartışıp, yaşadıklarımızdan yola çıkarak yargı birliği mi olacak, yargı birliği olmayacaksa bu kadar çok yüksek mahkemeye ihtiyaç var mıdır, netleştirip, çekişmeyi bir an evvel ortadan kaldırmak gerekiyor.
- Buralardan başlarsak ondan sonra mevzuatın yeni baştan gözden geçirilmesi gerekiyor. Yargı bağımsızlığına, tarafsızlığına gölge düşürecek ya da yanlış uygulamalara sebebiyet verecek metinler varsa, bunların ayıklanması gerekiyor. Mesela darbe hukukunun temizlenmesi.
- Türkiye’de insanlara kan kusturan bir çetenin mensubu olarak 4 bine yakın hakim ve savcı elleri arkadan kelepçeli olarak adliyeye götürülüyorsa bu başlı başına üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.

BİR KÖR DÜĞÜM OLMUŞ

- Yargıya cemaatçiler yerleştirilmiş, peki bunları niçin fark etmediğimizi soruyorsunuz. Fark edilmedi denemez. Ama bir kilitlenme, kör düğüm olma hadisesi oldu. Nitekim bir kısımlarıyla ilgili işten el çektirmeler oldu.
- Demek ki böyle bir hastalığın olduğunu ortaya koyan yeteri kadar çıban çıkmıştı. HSYK’nın bunlarla ilgili soruşturma yapılacağı ve bunlar tasfiye edileceği yönünde açıklamaları olmuştu. Belki tedbir noktasında bu kadar acele edilemedi. Şimdi bir manada önemli bir kısmı yargı önüne götürülmüş oluyor.

Unutmayalım, bu ordu da bizim, bu polis de bizim


- Bakınız, bu darbenin en alçak yanlarından bir tanesi halka kurşun sıkılması, bombalanması. Millet iradesinin temsil edildiği yer ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel kurumunu bombaladılar. Bu Meclis’in sıfatı ‘Gazi Meclisi’dir.
- Neden gazi? Çünkü başka ülkelerde önce devlet kurulur, sonra parlamentosu ve diğer kurumları gelir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde ise önce 23 Nisan 1920’de Meclis açıldı. Ondan sonra ordu ve cumhuriyet…
- Dolayısıyla milli mücadeleyi yürüten ve devleti kuran bu Meclis her türlü sorunun konuşulacağı yerdir. Çare yeri TBMM’dir.
- 15 Temmuz gecesini bize yaşatanlar, bu devletin kurumları içerisinde sızmış, çöreklenmiş, organize olmuş sapkınlardır. Bunlarla ilgili ne yapılması gerekiyorsa hukuk çerçevesinde yapılacak.
- Ama bir şeyi göz ardı etmememiz lazım: Bu ordu bizim ordumuz, bu polis bizim polisimiz, bu yargı bizim yargımız. Bunları eskisinden çok daha fazla kucaklamaya, onların itibarını yükseltmeye, moralini yükseltmeye mecburuz. Çünkü devleti de milleti de yine bunlarla beraber koruyacağız.
- Değerlendirme yaparken bu hassasiyet göz ardı edilmemesi lazım. Çünkü bazen genellemeler yapıyoruz. O gece sabaha kadar hayatlarını ortaya koyarak bu melanetin önlenmesi için çaba sarf eden insanları şükranla anmamız gerekirken maalesef incitmiş olabiliriz. Ona da azami dikkati göstermeliyiz. Önümüzdeki zorlukları aşabilmek için bunu da son derece önemli buluyorum.