Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yetkilerinin devri, pelikan dosyası derken gözler Ankara'ya, Recep Tayyip Erdoğan ile Davutoğlu arasındaki kritik görüşmeye çevrilmişti. Başbakan Davutoğlu'nun istifa edeceği hatta yerine gelecek kişinin şimdiden belirlendiği ve o ismin Bekir Bozdağ olduğu kulislerde konuşuluyordu. Erdoğdan ve Davutoğlu arasındaki toplantı sonrası Ahmet Davuoğlu istifa etti mi, toplantının sonucu ne oldu sorusu sorulmaya başlandı. Nitekim Başbakanlık kaynaklarından AKP'nin kongreye gideceği bilgisi geldi.

22 MAYIS'TA KONGRE


Bugün gerçekleştirilen AKP MKYK toplantısı sonucu 22 Mayıs'ta kongreye gitme kararı alındı. Kongre tarihinin belirlendiği toplantı sonrasında da Ahmet Davutoğlu basının karşısına çıktı ve kongrede aday olmayacağını açıkladı. İşte Davutoğlu'nun istifası ve kongre ile ilgili açıklamalarından satırbaşları...

AHMET DAVUTOĞLU KONGREDE ADAY OLMAYACAK!


"Aziz milletim, değerli vatandaşlarım;
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AKP Genel Başkanı olarak her birinizi selamlıyorum. Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerin geçirildiği bir süreçteyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, bir başbakan başdanışmanı ve büyükelçi olarak, dışişleri bakanı ve başbakan olarak aziz milletimin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi oldu.
Partimizin olağanüstü 1. Kongresinde kurucu genel başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan kutsal bir emaneti devraldım. Orada yaptığım konuşmadaki temel hususları kendime şiar edindim. Geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı, hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Şahidimin aziz milletimiz olduğunu düşünüyorum.
Bugün, geldiğimiz noktada bundan sonraki gelecek perspektifimizle ilgili kanaatlerimizi paylaşmak gerektiği kanaatindeyim.
20 aylık süreç üçe ayrılabilir. Birinci dönem 28 Ağustos 2014'tle 7 Haziran 2015'tir. Bu dönemin en önemli meydan okuması kurucu, karizmatik bir liderden sonra AK Parti'nin seçime hazırlanmasıydı.

Geçmiş tecrübeler gösterdi ki karizmatik liderlerden sonra partiler güç kaybetmeye başlar. Birçok yorumlar yapılıyordu. 3 dönemlik arkadaşlarla ilgili… Hamdolsun, benim AK Parti genel başkanlığımda buradan tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı yaşanmamış, partimizin omurgasından hiçbir şey eksilmemiştir. Geçmiş ANAP, Doğru Yol tecrübelerini bilenler bunu görürler. Yine 62. Hükümet döneminde hedefim suhuletle ülkeyi seçime götürmekti. Paralel yapı faaliyetleri, Suriye'de ortaya çıkan gelişmeler, birçok husus meydan okumaları beraberinde getiriyordu. Hamdolsun, 62. Hükümetimiz 7 Haziran'a ülkeyi suhuletle götürdü. Üçüncüsü başbakanlığım başladığı gibi güvenlik yönünden bir meydan okuma vardı. Kobane olayları, 6-7-8 Ekim olayları… Kapsamlı bir güvenlik planlamasını hayata geçirdik. Bu döneminde dördüncü hedefi Sayın Cumhurbaşkanımız dönemindeki yatırımların eksiksiz sürdürülmesi, ülkenin ekonomik istikrarının muhafaza edilmesiydi. Osman Gazi köprüsünün onurunu hep beraber yaşadık. Başımda bulunduğum Bakanlar Kurulu dönemlerinde hiçbir projenin takviminde aksama olmadı. 25 öncelikli dönüşüm programıyla ekonominin çerçevesi çizildi.

İkinci dönem en kritik dönemdi. Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi. 7 Haziran-1 Kasım arası. 13 yıllık iktidar, istikrarlı bir dönem sonrasında partimizin çoğunluğu alamaması sonucu puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran'da partimizde hüzün vardı.

O gün, “AK Parti'nin yeniden Bismillah diyeceği bir gündür” dedim. Gerçekten iç muhasebemizi yaptık. Ama herhalde bütün teşkilat mensuplarım ve AK Parti gönüllüleri takdir eder ki, başımızı dik tuttuk. Yine bu dönemde verdiğim bir sözde biz bu ülkeyi 1 saniye dahi hükümetsiz bırakmam demiştim. Kaos bekleyenler, hükümetsizlik, iradesizlik bekleyenler çelik gibi bir iradeyi karşılarında buldular. Zor bir dönemdi. Geçici bir hükümetin en zor kararları alması gereken bir dönemdi. 20 Temmuz Suruç saldırısı günü, arkasından DEAŞ, DHKPC, PKK saldırıları ülkemizi kapsamlı bir savaş ilanıyla neredeyse karşı karşıya bırakmıştı. Güvenlik birimlerimize net olarak şu talimatı verdik, devlet kayıtlarına geçirdik:
Madem ki Türkiye'ye savaş ilan edilmiştir, ülkemizin bütün dağları, ovaları, vadileri, şehirleri, ilçeleri, mezraları terörden temizleninceye kadar mücadele edeceğiz. Hamdolsun hiçbir taviz vermedik, önümüzdeki dönemde AK Parti iktidarları taviz vermeden devam edecektir. 1 Kasım seçimlerine terör saldırılarına rağmen suhuletle gittik. Gurur duyacağımız bir netice ortaya çıktı. Yüzde 85 katılım, yüzde 97 temsil ve yüzde 49,5'la gelen AK Parti iktidarı. Bu sonuçta katkısı olan herkese ve seçmenlerimize teşekkürü bir borç biliyorum. 4 yıllık bir hukuk oluşmuştu ve yeni dönemin çerçevesini arkadaşlarımızla çizdik. İlk karar şuydu, madem ki milletimiz güvendi, 3 ayda bütün vaatlerimizi yerine getirdim. Hesap makamında olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu kez vaatleri yerine getirmenin huzurunu, gururunu yaşıyorum.

Net bir ifadeyle söylüyorum, 1 Kasım öncesi 81 vilayeti dolaşarak seçim meydanlarında verdiğim hiçbir söz yarım kalmadı. Canla başla çalıştım millet şahidimdir. AK Parti Genel Başkanı olarak, 22 Mayıs’ta olağanüstü kongre kararı aldım. Peki “neden 1 Kasım’da yenilen muhalefet partileri koltuğunda dururken seçimin kazanın neden kongre kararı alıyor” diye sorabilirsiniz. Neden böyle bir karar aldım, Benim bu kararı almamda bir başarısızlık duygusu ya da pişmanlık yok. Hiçbir zaman makam için lobi yapmadım, Mutabakatın olmadığı yerde aday olmayı düşünmem.
Kongrede aday olmayı düşünmüyorum. Genel başkan değişimi daha doğru AKP’nin birliği için bir daha aday değilim. Cumhurbaşkanlığı ile dostluğum her şeyin önünde. Son nefesime kadar Cumhurbaşkanımızla vefa dostluğunu sürdüreceğim. Onun onuru benim onurum, Onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur.

SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Katar’da iken MKYK üyesi isimleri çağırarak “Teşkilatları atama yetkisini yeniden kurula alın” talimatı verdi. Hatta MKYK toplantısı öncesinde tek tek isimlerin davet edilerek öneriye imza atmasının sağlanmasını istedi. Bu durumu da “Kim bizimle kim değil, görmüş oluruz” diyerek anlattı. Perşembe gecesi Adalet Bakanı Bozdağ’ın makamına MKYK üyeleri davet edilerek imzalar istendi. Sadece iki üye Selçuk Öztürk ve Mehmet Babaoğlu imza atmadı. Cemil Çiçek ise ‘Yeterli imza toplanmış, ben versem ne olur vermesem ne olur’ diye imza koymadı. Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise birinci çağrıda ‘düşüneyim’ deyip ikinci davette imza verdi.

Türkiye’ye döndüğünde MKYK operasyonundan haberi olan Ahmet Davutoğlu, Cuma sabahı 09.30’daki toplantıya gitmedi. Bir danışmanı ‘Toplantıya katılmayın, erteleyin, Cumhurbaşkanı ile görüşün çözüm bulun’ diye önerdi. Bunun üzerine İstanbul’daki Erdoğan’la temasa geçildi. Bir süre dönüş olmadı. MKYK önce 11’e ertelendi, Cumhurbaşkanıyla gecikmeli görüşme yapılınca öğleden sonraya bırakıldı. Erdoğan, telefonda Davutoğlu’na “MKYK yetkisini tekrar alıyor, toplantıyı yapın, akşam zaten buraya geleceksin, o zaman konuşuruz” diyerek MKYK’yı toplamasını istedi. Çaresiz kalan Davutoğlu, 47 imzayı görünce ‘Benim kurula güvenim tam, ilk imzayı ben atıyorum’ diyerek yetki devrini kabullenmek zorunda kaldı.

GERİ ÇEKİLMEYELİM!


MKYK’dan erken ayrılan Davutoğlu, hafta sonunu ‘ekibiyle’ değerlendirme yaparak geçirdi. Pazar günü ise ‘Geri çekilmeyelim, mevzi kaybettikçe topal ördek pozisyonuna düşüyoruz’ görüşü dile getirildi. Pazartesi günü Saray’da genişletilmiş Bakanlar Kurulu vardı. Bu toplantıya alışılmadık şekilde katılanlar oldu. Aralarında Yiğit Bulut, Şükrü Karatepe, Ayşe Gürcan’ın da olduğu 5 danışman kurula katıldı. Erdoğan, 5 ayrı konuda kendisine danışmanlık yapan isimleri toplantıya dahil ederek Davutoğlu’na mesaj verdi.

Akşam ise salı günü grupta yapacağı konuşmaya çalıştı. Şimdiye kadar yaptığı en kısa grup konuşmasını (28 dakika) yaptı. “Bu hareket, tüzüklerle, kurullarla varlık kazanmış bir partiden çok daha fazlasıdır” diyerek yetki devrine gönderme yaptı. “Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim” diyerek istifa edebileceği sinyali verdi. Saat 18.00’de toplayacağı MYK’yı 15.00’e aldı. Bir saat süren toplantıda da ‘gerilim-kavganın’ işaretlerini verdi. Genel Merkez'e gitmesine rağmen makamına bile uğramadan partiden ayrıldı.

 

belgeİŞTE O BELGE


SÖZCÜ, 29 Nisan 2016 tarihinde alınan MKYK kararına ulaştı. AKP’de yeni bir dönemi başlatan ‘yetki devri’ başlıklı 233 nolu karar aynen şöyle:

“Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun 10.11.2015 tarih ve 227 nolu kararıyla ‘münfesih hale gelen veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile işten el çektirilen teşkilatların yerine geçici yönetim kurulu oluşturma ve kongrelerini yaptırma’ ve ‘sadece kademe başkanının işten el çektirilmesi veya herhangi bir nedenle başkanlığın boşalması hallerinde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu tarafından başkan ataması yapılır’ yetkisinin tüzüğümüzün 152. Maddesi uyarınca, teşkilat Başkanlığına devredilmesine ilişkin kararın kaldırılmasına ve tüzüğümüzün 57. Maddesinde anılan yetkinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu uhdesine alınmasına KARAR verildi.”

FOTO:DHA - Ankara'da Davutoğlu'nun koltuğu için :ekir Bozdağ'ın ismi geçiyor. FOTO:DHA - Ankara'da Davutoğlu'nun koltuğu için :ekir Bozdağ'ın ismi geçiyor.


‘BEKİR BOZDAĞ’ SESLERİ


Davutoğlu’nun istifa edip etmeyeceği belli olmadan ‘veliaht’ senaryoları hızlandı. Daha önceleri Binali Yıldırım ve Berat Albayrak isimleri konuşuluyordu. Ancak son krizden sonra sadece Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın ismi geçiyor. AKP’de 316 milletvekili içinde Davutoğlu’na kaç kişinin destek verdiği merak ediliyor. Saray’a yakın bir kaynağa göre Davutoğlu ile 50 civarında milletvekili ‘her şart altında beraber yürüme’ kararlılığında. Bu milletvekili grubu da Erdoğan-Davutoğlu görüşmesini bekliyor.