Ciddi hastalıkların habercisi olabilen sık ve yoğun kaşıntılara karşı uzmanlar uyarıyor. Geç müdahale edildiğine, gebelik kolestazı denilen bu kaşıntılar erken doğum ya da bebe ölümlerine kadar pek çok tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Kaşıntıların sebepleri hakkında bilgiler veren Central Hospital’dan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Cengizhan Kolata,“Çevresel, hormonal ve genetik faktörler gebelik kolestazının sebepleri arasında sayılabilir. Bu sağlık problemine ise, çoğul gebeliklerde ve 35 yaş üstü hamileliklerde daha sık rastlanır.” diyor.

CİLTTE BİRİKEN SAFRA TUZU NEDEN OLUYOR

Gebelik kolestazı, gebeliğe bağlı bir karaciğer problemi olarak tanımlanırken, safra tuzlarının ciltte birikmesi sonucu görülür. Anne adayının ciddi kaşıntılar yaşamasına yol açan fakat vücutta herhangi bir döküntüye neden olmayan kolestaz, genellikle gebeliğin son 6 ayında yaşanır. Fakat ilk 3 ayında da ortaya çıkabilir.

KAŞINTIDAN BAŞKA BELİRTİLERİ DE VAR

Gebelik kolestazının en belirgin tanısı, döküntü oluşturmadan yaşattığı kaşıntıdır. Bu kaşıntılar vücudun tamamında hissedilebileceği gibi, yalnızca karın bölgesi, ayaklar ve avuç içlerinde de yoğun bir şekilde görülebilir. Kaşıntının yanı sıra idrar renginde koyulaşma, gaita (dışkı) renginde açılma, gözlerin ve derinin sarı renge dönüşmesi gibi belirtiler de gözlemlenebilir. Tüm bunlara ek olarak bulantı, kusma, karın ağrısı kolestaz belirtilerine eşlik eden diğer semptomlardır.

RİSK GENETİK OLARAK TAŞINIYOR

Ortalama olarak her 100 gebenin 3’ünde karaciğer ile ilgili rahatsızlığa rastlanıyor. Bu da yüzde 3’lük bir orana tekabül ediyor. Gebelik kolestazının sebepleri arasında ise çevresel, hormonal ve genetik faktörler sayılabiliyor. Yani aile geçmişinde kolestaz vakası bulunan gebeler daha fazla risk taşıyabiliyor. Ayrıca bu sağlık problemine, çoğul gebeliklerde ve 35 yaş üstü hamileliklerde daha sık rastlanıyor.

GEBELİK KOLESTAZI İÇİN BAŞKA BELİRTİLER DE GEREKİYOR

Gebelik kolestazından şüphelenildiğinde tanı konulabilmesi için yalnız anne adayındın yaşadığı kaşıntı yeterli olmaz. Kaşıntının yanı sıra, karaciğer enzimlerinde ve safra asitlerinde artışın var olması gerekir. Fakat bazen safra asitleri kaşıntıdan 15 hafta sonra dahi artış gösterebiliyor. Bu nedenle kaşıntı şikayetiyle başvuran gebeler, haftalık olarak karaciğer tetkiki ile takip altında tutulmalıdır. Tanıyı netleştirmek için ise, birtakım incelemelerle mevcut tabloya başka herhangi bir karaciğer hastalığının eşlik edip etmediği kesinleştirilmelidir.

ÖLÜMCÜL RİSKLER BARINDIRIYOR

Kolestaz, anne adayında çeşitli risk faktörlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bunların en önemlisi kaşıntı sebebiyle anne adayının vücudunda oluşabilen kalıcı izler ve yaralardır. Ayrıca doğum sonrasında K vitamini yetersizliği ilişkili kanama durumu da yaşanabilir.

Gebelik kolestazı, anne kadar bebek için de risk taşıyan bir sorundur. Eğer anne adayı, kolestaz belirtilerini fark etmez ve gereken önlemleri almazsa erken doğum ya da mekonyum (bebeğin anne karnında kakasını yapması) problemi yaşanabilir. Diğer yandan bebek anne karnında oksijensiz (asfiktik) kalabilirken, bebek ölümüyle de karşılaşılabilir. Kolestaz bebek için hayati tehlike oluşturabileceğinden doğum 37-38. haftalarda yaptırılır ve anne adayı doğuma kadar yakın takip altına alınır.

GENELLİKLE SON 6 AYDA GÖRÜLÜYOR

Genel olarak gebeliğin östrojen hormonlarının artış gösterdiği son 6 ayında ortaya çıkan gebelik kolestazı, çoğunlukla doğumdan kısa bir süre sonra kaybolur. Fakat bu hastalar, ileriki dönemlerde alacakları ilaçlara çok dikkat etmelidir. Bilhassa doğum kontrol hapları kullanmaları gerektiğinde östrojen içermeyen seçenekleri tercih etmeye özen göstermelidir. Kolestaz problemi, doğumdan sonra hızla düşüş gösterirken, karaciğerde kalıcı herhangi bir hasara da yol açmaz. Fakat 3 ay içerisinde şikayetlerde bir düzelme olmazsa mutlaka uzman bir hepataloğa başvurulmalıdır.

İKİNCİ GEBELİKTE DE GÖRÜLEBİLİYOR

Gebelik kolestazı atlatan anne adaylarının sonraki gebeliklerinde yine aynı problemi yaşabilme ihtimali olabilir. Hastalığın diğer gebeliklerde tekrarlanma olasılığı ise yüzde 60-90 oranındadır. Bu sebeple anne adayının karaciğerinin çalışma durumu düzenli kan testleriyle kontrol edilmelidir.

TEDAVİSİ VAR MI?

Gebelik kolestazı tedavisine öncelikle anne adayındaki kaşıntı rahatlatılarak ve oluşabilecek komplikasyonların önüne geçilerek başlanır. Kaşıntının rahatlatılması için ise anne adayına gerekli ilaç tedavisi uygulanır. Kaşıntı için mentollü kremler de kullanılabilir. Ayrıca kaşıntıyla birlikte doğum sonrası kanamaya karşın da K vitamini takviyesi yapılır.