Gözde oluşan her türlü şikayetin dikkate alınması gerektiğini belirten Göz Vakfı Bayrampaşa Göz Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Ali Sipahier, 'keratokonus' ile ilgili bilgiler verdi. Gözlerini sık sık ovuşturanları uyaran ve hastalığın tedavisi hakkında konuşan Sipahier, görmeyi artıran yöntemleri de sıraladı.

KERATOKONUS NEDİR?

Keratokonus gözün en ön kısmında yer alan saydam kornea tabakasının incelmesi ve sivrileşmesi ile karakterize bir hastalıktır. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte gelişiminde genetik ve çevresel faktörler rol oynar.Özellikle göz kaşımanın hastalığın oluşumunda ve ilerlemesinde etkili olduğu gösterilmiştir.

KERATOKONUS HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELER?

Kornea, göze gelen ışınların doğru odaklanmasını sağlayan önemli bir tabakadır bu nedenle bu bölgede olaşan değişimler görme kalitesini ciddi bir şekilde etkilerler . Hastalık genellikle ergenlik çağında başlar gözlük numarasının çok sık değişmesi ve bir süre sonra da gözlükle net görememe şikayetleriyle karşımıza çıkar. Çoğu zaman her iki gözde de hastalık görülse de görme seviyesi bir gözde daha düşük olur. Hastalık ilerledikçe ışığa karşı hassasiyet ve kamaşma şikayetleri ortaya çıkar ve görme seviyesi giderek azalır. 35-40 yaşlarında gelindiğinde hastalığın ilerlemesi durur.

TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Keratokonus’un tedavisinde erken teşhis çok önemlidir Bir göz genelde daha az etkilendiğinden hastalar az gördüklerinin farkına varmayabilirler o nedenle ergenlik dönemindeki çocukların rutin muayenesi çok önemlidir.

Keratokonus’un tedavisinde amaç, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve görme seviyesini arttırmaktır.

HASTALIĞIN İLERLEMESİNİ DURDURAN TEK TEDAVİ 

Keratakonus’un ilerlemesini durdurduğu kanıtlanmış tek tedavi yöntemidir. Damla anestezisi ile göz uyuştutulduktan sonra korneanın en dışındaki epitel tabakası kaldırılır, riboflavin A uygulanır sonrasında UV-A ışını verilerek korneanın güçlenmesi sağlanır. Korneal çarpraz bağlama tedavisinin hastalığı durdurmadaki başarısı %90’ın üzerindedir ancak çok ilerlemiş olgularda kornea kalınlığı yetersiz olduğundan bu tedavi uygulanamaz. Bu nedenle kertokonus’un erken teşhis edilmesi çok önemlidir.

GÖRMEYİ ARTIRAN 5 YÖNTEM

Keratakonus hastaları ilk başlarda gözlükle iyi bir görme seviyesi elde edebilirler ancak hastalık ilerledikçe gözlük yeterli olmaz bu durumda özel kontakt lensler kullanılabilir. Kontakt lens kullanamayan hastalarda, hastalığın seviyesine göre değişik tedavi metodları uygulanabilir.

Kornea içi halka tedavisi: Keratotokonusta bozulan kornea dokusununun içine monte edilen , şeffaf yapıda , doku uyumlu, cam türevi implantlardır. Korneanın içine yerleştirildikleri için kontakt lens gibi takıp, çıkarmak gerekmez. Ömür boyu sorunsuz bir şekilde gözde kalabildikleri gibi istenildiği zaman gözden çıkarılabilirler.Burada amaç şekli bozulan korneayı daha düzgün hale getirmek ve göze gelen ışınların doğru kırılmasını sağlamaktır

Topografi kılavuzlu excimer laser tedavisi: Kornea kalınlığı uygun olan keratokonus hastalarında bozuk olan kornea yüzeyini düzeltmek için uygulanan bir yöntemdir. Topografi cihazından alınan görüntüler analiz yapılarak Excimer laser cihazına aktarılır sonrasında korneanın düzensiz olan ön yüzeyi laser atışları ile düzeltilir. Bu yöntemin uygulanması için kornea kalınlığının belli bir limitin üzerinde olması gerekir . Genelde korneal çarpraz bağlama tedavisi ile birlikte uygulanan bu tedavi ile erken keratokonus olgularında oldukça başarılı sonuçlar alınabilmektedir

Fakik göz içi lensleri: Görme seviyeleri, yüksek miyop ve astigmat camlarla artan hastalarda tercih edilen bir yöntemdir. Hastalığın stabil hale geldiği 30-45 yaşları arasında ya da kollojen çarpraz bağlama tedavisi yapılmış ve göz numarası ilerlemeyen hastalarda uygulanabilir.

Refraktif lens değişimi: 45 yaşın üzerindeki uygun hastalarda ,katarakt ameliyatında yapıldığı gibi kişinin kendi merceği çıkarılarak yüksek miyopu ve astigmatı aynı anda düzeltebilen göz içi lensleri implante edilebilir

Keratoplasti(Kornea nakli): Keratokonusun ilerleyip korneanın saydamlığını yitirdiği ya da diğer yöntemlerle olumlu sonuç alınamadığı durumlarda tercih edilen bir yöntemdir. Keratokonus genç yaşlarda görülen bir hastalık olduğundan nakil yapılan korneada aynı hastalığın gelişme ihtimali ya da yeni takılan korneanın vücüt tarafından reddedilmesi olasılığı yüksektir. Bu nedenle keratokonus tedavisindeki ana hedef mümkün oldukça hastaların kendi kornealarıyla yaşamlarını sürdürmelerini sağlayabilmektir.

Sonuç olarak keratokonus hastalığı ülkemizde sık görülen ve aktif, genç insanlarda görme seviyesini ve kalitesini oldukça azaltan bir hastalıktır. Ancak erken teşhisle ve özellikle son 10 yılda yaşanan teknolojik gelişmelerle bu hastalarda yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir