Antalya Belek'te düzenlenen 32'nci Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi başladı. Konuşmacı Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu Türkiye'nin kalbine iyi bakmadığını söylerken, hastalıktan ölüm nedeni olarak en çok kalp damar hastalıklarının görüldüğünü belirtti. Gittikçe artan yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizliğin diyabet ve kalp hastalıklarının artmasında önemli bir etken olduğunu belirtti.

"DİYABET SIKLIĞINDA AVRUPA'DA BİRİNCİYİZ"

TKD Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, kalp- damar hastalıklarının dünya ve Türkiye'deki son durumuyla ilgili bilgi verdi. Türkiye'de milyon nüfus başına 29 kardiyolog düştüğünü söyleyen Prof. Dr. Şahin, Türk halkında kalp ve damar hastalıklarının çok yaygın ve en çok ölüme yol açan hastalıkların başında geldiğini aktardı. Bunun nedenlerine bakıldığında sigaranın çok önemli bir sorun olduğuna işaret eden Prof. Dr. Şahin, "Diyabet sıklığında Avrupa birinciyiz, yüzde 14.8. Hipertansiyon erişkin nüfusumuzun 3'te 1'ini tutmuş durumda. Bunların yanında hareketsiz yaşam, obezite, dengesiz beslenme gibi bir çok risk faktörü hastalık üreten bir yaşam tarzı haline dönüşmüştür. Bununla mücadeleyi misyon olarak görüyoruz" dedi.

AVRUPA'DAN 10 YIL ERKEN ÖLÜYORUZ

Avrupa ülkelerine göre Türkiye'de kalp krizinin erkek ve kadınlarda 10 yıl daha erken ortaya çıktığını vurgulayan Prof. Dr. Şahin, "Avrupa'da erkeklerde 55, kadınlarda 65 yaşında yoğunlaşan kalp kriziyle hastaneye yatışlar bizde erkeklerde 45- 55, kadınlarda 55- 65 yaşlarında zirve yapıyor. Bu yüzden her bireyin kalp damar hastalığına yakalanmadan en az 65 yaşına gelmesi misyonumuz olmalı" diye konuştu.

ÇAY YARARLI, KAHVE ETKİSİZ

TKD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Adnan Abacı, çay ve kahve tüketiminin kalp ve damar sağlığına etkilerine ilişkin tartışmalara değindi. Çay ve kahvenin dünyada en çok tüketilen içecekler olduğuna işaret eden Prof. Dr. Abacı, şöyle dedi:
"American Journal of Medicine adlı dergide, çay ve kahveyle ilgili yeni yayımlanan çalışmada önemli bilgilere yer verildi. Çalışmada yaklaşık 6 bin 500 kişi 5 yıl takip edildi. Çalışma sonuçlarına göre; düzenli olarak günde en az 1 bardak çay içenlerde kalp ve damar hastalığının daha az görüldüğü tespit edildi. Düzenli olarak günde en az 1 bardak kahve içmenin ise kalp ve damar sağlığına yararı tespit edilmedi. Ancak kahvenin zararlı olduğu da söylenmedi. Çalışma sonuçlarına göre çay içmek yararlıdır, kahve içmek güvenlidir, ancak yararlı değildir. Çayın yararının içerdiği flavonoidlere bağlı olduğu düşünülmektedir."

'KIRIK KALP SENDROMU'NDAN SONRA 'MUTLU KALP SENDROMU'

TKD Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Aydoğdu, 'kırık kalp sendromu' olarak bilinen 'takotsubo'dan sonra 'mutlu kalp sendromu'nun da olduğunu açıkladı. European Heart Journal dergisinde yayımlanan bir araştırma sonuçlarına göre çok mutlu ve eğlenceli olayların da benzer bulgulara yol açabildiğini anlatan Prof. Dr. Aydoğdu, "Kırık kalp sendromu tanısı alan 485 hastanın yüzde 96'sında aşırı üzüntü veya stres tetikleyici etkenken, 20 hastada yani yaklaşık yüzde 4'ünde aşırı sevinç ve mutluluk bu sendromu tetiklemiştir. Araştırmacılar aşırı mutluluk ve sevinçle tetiklenen bu durumu 'mutlu kalp sendromu' olarak adlandırmışlardır. Hem ani ve aşırı üzüntü, hem de ani ve aşırı mutluluk kalbe zarar verebilmektedir. Elbette bu mutluluk kalbe zararlı demek değildir. Dozunda mutluluk kalbe zarar değil fayda vermektedir. Buradaki anahtar kelime aşırıdır. Her şeyin aşırısının zararlı olduğu gibi, mutluluğun da aşırısı nadiren de olsa zararlı olabilir" diye konuştu.

UYKU SÜRESİ 7 SAATTEN AZ OLMAMALI

Uyku süresindeki kısalmanın da kalp sağlığı açısından olumsuz etkileri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydoğdu, "Uyku süresinin 7 saatten kısa olması kalp hastalığı ve ölüm riskini artırmakta, bunun yanı sıra kalp hastalığı için risk faktörü olan diyabet, hipertansiyon oranlarında da artışa neden olmaktadır. Ayrıca depresyon, ağrı ve dikkat eksikliği de yapabilmektedir. Uyku süresi aynı zamanda inme ile de ilişkilidir. Uyku süresinin 7 saatten az olmasının zararlı olduğu bilim dünyası tarafından artık kabul edilmektedir" dedi.

DHA