İslam, herkesin zorla Müslüman yapılmasını ister mi?
Hayır, Kur’an “Dinde zorlama yoktur” der.
İslam, bir başkasının hayatına karışma hakkı vermiş midir?
Hayır, Kur’an “Herkesin kazandığı kendine, yapacağı da kendinedir” der.
İslam, insanlara baskı kurulsun ister mi?
Hayır, Kur’an “Senin dinin sana, benim dinim bana” der.
İslam, insanları tek tipleştirmek derdinde midir?
Hayır, Kur’an “...dillerinizin ve renklerinizin farklılığı O’nun mucizevi işaretlerinden biridir” der.
İslam, kişilerin inancına, mezhebine, meşrebine, ibadetine, kılığına-kıyafetine bakarak muamele yapılmasını ister mi?
Hayır, Kur’an “İşi ehline veriniz” der.
İslam, erkeği kadından üstün mü yaratmıştır?
Hayır, Kur’an “Biz sizi aynı öz’den yarattık” der.
İslam, tekme tokat bir kadına saldırma izni verir mi?
Hayır, Kur’an “Karıncayı bile incitme” der.
İslam, insanın canına kast edenlere izin verir mi?
Hayır, Kur’an “Kim bir kişiyi öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir” der.
(Yeryüzünde fesat çıkaranları ve kişileri suçsuz yere öldürenleri hariç tutarak)
İslam, gücü/iktidarı elinde bulunduranlara, eziyet etme hakkı vermiş midir?
Hayır, Kur’an “Zulüm haramdır” der.
İslam, her yaptığını mükemmel görenleri, kibri, şımarıklığı tasvip eder mi?
Hayır, Kur’an “Hevasını ilah edineni gördünüz mü?” der.
İslam, yalancılığı, talancılığı, firavunluğu kabul eder mi?
Hayır, Kur’an “Firavun o topraklarda çok üstündü ve gerçekten onun bunun malından savurganlık yapan tam azgınlardan biriydi!” der.
İslam, cahili, cehaleti onaylar mı?
Hayır, Kur’an “...onlar cehalet bataklığına batmış, ne yaptıklarından habersiz gafildirler” der.
İslam, akla, bilime, gelişmeye karşı çıkar mı?
Hayır, Kur’an “Allah, pisliği, aklını kullanmayanların üstüne bırakır” ve “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” der.
İslam, mezheplere, fırkalara bölünüp, birbirinizle kavga edin, savaşın der mi?
Hayır, Kur’an “Dinlerini parça parça edip, fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla
hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır” der.
İslam, aracılık iddiasında bulunanlara tabi olmayı kabul eder mi?
Hayır, Kur’an “O’ndan (Allah’tan) başkasını veli, dost ve koruyucu edinenler, ‘Biz bunlara bizi Allah’a yaklaştırsın diye kulluk ediyoruz’ derler. ...Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz” der.
İslam, kişi ve şeyleri yüceltmeyi ve onlara el açmayı kabul eder mi?
Hayır, Kur’an “Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz” der.
İslam, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya izin verir mi?
Hayır, Kur’an “Allah bozgunculuğu sevmez” der.
İslam, kendisine ya da Peygamberine hakaret ya da alay edenlerle ilgili şiddet uygulamayı kabul eder mi?
Hayır, Kur’an “Alay edenlerle birlikte oturmayın, oradan uzaklaşın” der.
İslam, ötekileştirmeye ve kutuplaştırmalara izin verir mi?
Hayır, Kur’an “Hiç kimseye karşı düşmanlık caiz değildir, fakat zalimler bu hükümden müstesna” ve “Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletten alıkoymasın” der.

CEHALET Mİ GAFLET Mİ

Yukarıdaki ayetleri (ilke bazında) uzatabilirsiniz.
Kimedir bu uyarılar, bireye! Müslümanın kendisine.
Din insanı içeriden kavrar, güzelleştirir ve inşa eder.
Dini alanda:
İman bireyseldir.
Sorumluluk bireyseldir.
Ahirette hesap da bireyseldir.
Yani din bireyde başlar, bireyde biter; dolayısıyla başkalarının inancına, yaşam tarzına müdahale hakkı söz konusu olamaz.
Şimdi soruyorum, hükmünü sürdüren dindarlıkta yukarıdaki ayetler ne kadar devrede?
Sorun tam da burada; din toplumsallaşmaya başladığı andan itibaren -bu bir paradoks belki- bambaşka saikler devreye giriyor ve o saf ve duru hali insanlıkla buluşamıyor.
Bakın Kur’an’da:
“...insanlar arasında adaletle hükmet, nefsine uyma”
“...şahitlik yaparken adaleti titizlikle ayakta tutan kişiler olun”
“Allah emanetleri ehline vermenizi emreder.”
“...Firavun o ülkede son derece despot ve aşırı gidenlerdendi” gibi çok net uyarılar var.
Tekrar ediyorum, ayetler “bu ayetlere başkalarının uymasını sağla” demiyor, sen uy, sen bunları nefsinde yaşa diyor. Muhatap bireyin kendisi.
Bir Müslümanın kendi nefsinde yaşamadığı şeyler üzerinden kavga vermesi ne hazin; üstelik inandığı din kendisine böyle bir vazife yüklemediği halde: “Ey iman edenler, yapmadığınız ya da yapamayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz/ niçin bir türlü söylüyor, başka türlü yapıyorsunuz?”
Ezcümle Kur’an’ın dini buysa, yaşanılan dinin adı ne?!