Ensar Vakfı kapatılsın diyorsunuz ama...
Deniz Feneri gibi mi?...

*

Alman Frankfurt Mahkemesi’nde Deniz Feneri e.V davası 2008 Eylül’ünde bitti...
Yargıç 20 binden fazla insanın dolandırıldığına,
41 milyon Euro bağış toplandığına, bu paradan
17 milyon Euro’nun Türkiye’ye gittiğine, 8 milyon Euro’nun Türkiye’deki Deniz Feneri’ne verildiğine, geri kalanının da malum yerlere ulaştığına karar verdi...

*

Sıra geldi Türkiye ayağına...
Dosya bir türlü Almanya’dan Ankara’ya gelemedi...
Üç yıl geçti aradan, dosya iki kez kayboldu, bir kez Van’a gitti, bir kez iki tur attı Türkiye’de geri döndü...
Sonunda baktılar postacıya ayıp oluyor, Ankara Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı Deniz Feneri’nin yedi yöneticisi tutuklandı...
Ancak ölümü göze alarak soruşturmayı başlatan üç savcı da bir gece görevlerinden alındılar...
İlk mahkeme yetkisizlik kararı verdi, dosyayı başka bir mahkemeye gönderdi...
O mahkemede sanıklar beraat etti...
Deniz Feneri’ne ayıp olmuştu, devletin onlara tazminat olarak para vermesine, avukat masrafı olarak da üçer bin lira ödenmesine karar verildi...
Birer takım elbise eksikti...

*

Bir gün Türkiye baktı ki Deniz Feneri davasının baş sanığı Zahid Akman Cumhurbaşkanı’nın uçağında...
Sağına oturtmuş, Güney Amerika’ya gezmeye gidiyorlar...
Bunda gizli saklı bir şey var mı?..

*

Şimdi “Ensar Vakfı yurtları kapatılsın” diyorsunuz ama...
Mahkeme bir kişiyi acele mahkum edip dosyayı kapatarak vakfı kurtardığına göre, güvenli yerler olmasını kanıtlamak bakımından Aile Bakanı hanım kardeşimiz bir süre orada kalsa...

*

Ayrıca millet de memnun!...

*

Paralarını dolandırdılar, yetmedi...
Çocuklara tecavüz ettiler, tınmadı...
“Göbeğini kaşıyan adam” deyince kızıyorlar...