Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkler kendi uçaklarını yapmaya başladılar...
Vecihi Hürkuş gibi bir efsane havacı, Nuri Demirağ gibi havacılık için bütün servetini yatıran işadamları vardı...
Selahattin Reşit Alan ilk uçak mühendisimizdi... Cumhuriyet kurulmuş, ulusal bir sevinç ve gurur dalga dalga eserken, yurt dışına gönderilen ilk öğrencilerdendi...
Atatürk, yola çıktıklarında onlara şöyle demişti:
“Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, birer alev olarak dönmelisiniz...”

*

Uçak mühendisi Selahattin Reşit Alan Eskişehir Tayyare tamirhanesinde işe başladı... Tümü kendi çizimi Nu D-36 tipi uçağı yaptı... Bu arada Beşiktaş’ta uçak fabrikası kurulmuş, bugünkü Atatürk Hava Alanının olduğu yer Nuri Demirağ tarafından eğitim alanı olarak satın alınmıştı...
En önemli gereksinim; telsiz, telgraf, elektrik donanımı için Darüşşafaka gibi gözde okullarda bölümler açılmıştı...
İşler yolundaydı...
1938’de THK uçakları satın alacak, böylece yeni üretime olanak sağlanacaktı...
Kabul ve teslim için son bir test istendi, Selahattin Reşit Alan uçağı ile Eskişehir’e doğru havalanacaktı...
Ama oradaki pistte bir sorun vardı, inekler sık sık piste giriyordu...
Çare düşünüldü; pistin çevresine ineklerin giremeyeceği derinlikte bir hendek kazıldı...
Bu iyi bir yöntemdi ama çıkan toprağı hendeğin yanına yığmışlardı...
Pilot piste yaklaştığında toprağı fark edemedi, uçağın tekerlekleri toprağa takıldı ve düşerek parçalandı, Selahattin Reşit Alan yaşamını yitirdi...

*

1950’de uçak fabrikaları falan kapatıldı...
Bundan sonraki zamanda pistlerde hep inekler oldu...
Türkiye’nin kendi uçağını, otomobilini, otobüsünü, motorunu yapmasına izin verilmedi...

*

Geldik bu zamana...
Rasat uydumuzu Ruslar, Göktürk-2 uydumuzu Çinliler, birkaç gün önce Göktürk-1 uydumuzu Fransızlar
fırlattı...
Aynı gün o Darüşafaka’nın
143 yıllık binasını imam-hatip lisesi yaptılar...

*

Uçmak istiyorsan; artık mollanın üflemesi ile ne kadar gidersen...