Cumhurbaşkanı’nın görkemli
iftar sofrasında ilk konuşmayı
Emel Sayın yaptı:
“Sayın cumhurbaşkanım Allah kabul etsin, ne kadar iyisiniz... Ben Kenan Evren’e de giderdim... Kaç kez Çankaya’ya çağırdı koşa koşa gittim... Sayın paşam, pardon sayın cumhurbaşkanım... İnsan ne günlere kalıyor öyle... Bir gün haberlere baktım, arkasından giden insanlar Kenan Evren için ‘mahkemeye kafes içinde getirilsin’ diye bağırıyorlar... Ay çok üzüldüm... Siz de kendinize dikkat edin n’olur....”

*

Bülent Ersoy söz istedi:
“Ben buraya bir hanımefendi olarak çağırıldım... Ama adım Bülent... Osman da olabilirdi... Birçok özgür insan sokakta, benim gibi cinsel kimliğinin tanınmasını istiyor... Size şarkı söylemeleri şart mı ayol, dövdürüyordunuz onları... Cinsel tercihlerini yapmışlar aaaa... Şimdi dedirtmeyin bana... Onları sizinkiler öldürmeye kalkıyorlar...”

*

Orhan Gencebay kalktı:
“Sayın cumhurbaşkanım Allah razı olsun, hakikaten çok güzel bir ortam, bu ramazan günü Rabbimizin bize ihsan ettiği güzel bir sofrada sayenizde birlikteyiz... Biliyorsunuz, beni akil adam seçmiştiniz... Milletimize gidip teröristle anlaşmayı “Analar ağlamasın” diye anlatma görevi lütfetmiştiniz... Şimdi de sanat elçisi olarak millete gidip, bu akan kan için ‘Şehitler ölmez’ dememizi ifade ettiniz... Emriniz olur ama, yüzümüze tükürmezler mi?..”

*

İbrahim Tatlıses söz aldı:
“Eee he Diyarbakır’a gitmedik mi... Gittik... Şivan Perver, ben, siz çıktık sehneye... Şahsınız “Kürdistan” dediniz... Kardeşlik, barış, kan
akmasın.... Perver ile ben “Megri”yi okuduk... Yani diyor ki orada
“Ağlama”... Emine yenge ağladı... Şimdi diyor ki efendime söyleyeyim ‘Analar ağlarsa ağlasın’...
Ne oldu şimdi bu?...”

*

Sonra diğer sanatçılar hep birlikte dimdik ayağa kalkarlar; masalardaki küçük bayrakları sallayarak, aynı gün yasaklanmak istenen “Onuncu Yıl Marşı”nı bir ağızdan okurlar...
Yer gök çınlar...
Bizler ekran başında, yanaklarımızı sile sile, o onurlu sanatçıları alkışlarız...
Özgür, aydınlık, umut dolu Türkiye’dir işte bu...

*

Şaka şaka...
Böyle bir şey olmadı...
Çünkü onlar “laik, çağdaş, modern cumhuriyetin sanatçıları” falan değil...