ANALİZ

Bu yazıyı okuduğunuzda IŞİD’li kanlı teröristlerin Türk askerleri ile ilgili yayınladıkları video üzerinden tam 5 gün geçmiş oluyor.
İçimizi kahreden o görüntülerle ilgili tam 5 gündür ne iktidar ne Genelkurmay hiçbir açıklama yapmıyor.
Belli ki yapamıyor.
Durum hala “inceleme” aşamasındaymış. Bu “inceleme” ile ilgili ilk resmi açıklamayı dün Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yaptı. Şöyle dedi Kurtulmuş; “Bu video görüntüleri ile ilgili TSK ve MSB tarafından teyit edilmiş, netleşmiş bir bilgi yoktur.”
Anlamak mümkün değil. Video ortada. Artık çok gelişmiş teknolojik araçlar var, görüntünün sahte olup olmadığını, görüntülerdeki kişilerin, yerlerin hatta objelerin bile tanınabildiği yöntemler kullanılıyor.
Ama ne gariptir ki aradan 5 gün geçmesine rağmen resmi olarak kimse ağzını açamıyor.
İktidar bunun yerine ne yapıyor? Medyayı tehdit ediyor.
Numan Kurtulmuş Türkiye’yi ayağa kaldıran, herkesin zihin yapısını bile bozan görüntülerle ilgili bir açıklama yapacağına “Medya ayağını denk alsın” diyor.
Ne yaptı bu medya? Görüntüleri mi yayınladı? Bu görüntüler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hakaret mi etti?
Tam tersine bir tek medya organı o görüntüleri vermediği gibi içeriği ile bile ilgili bilgi vermemeye özen gösterdi.
Hükümet adına konuşan Numan Kurtulmuş ise bu gerçeği görmezden gelerek medyaya gözdağı vermeye çalıştı. Terör örgütlerini dünyanın en aşağılık mekanizmaları olarak niteleyen Kurtulmuş “Video yayınlayarak halkı korkutmaya, çaresizliğe itmeye çalışıyor. Herkes birbirinden korksun istiyorlar, medyadaki bazı arkadaşlar da ayaklarını denk alsınlar. Özellikle sosyal medya sorumsuzca yayın yapılacak bir alan değildir. Türkiye şu an da DEAŞ’la fiilen savaş halindedir. Oturduğu masada uyduruk görüntülerle Türk halkının moralini bozmaya çalışmak vatanseverlik değildir” diyor, diyebiliyor.
İktidar sıkışınca tıpkı dün Kurtulmuş’un yaptığı gibi hemen “Bu bir milli meseledir, kimse duyarsızlık içinde olmasın” bahanesine sarılıyor.
İktidarın bu kafa karışıklığı ve paniği artık ülkeyi yönetemediklerinin de bir itirafıdır aslında. Bu nedenle sadece kendilerinden yana olan, söz dinleyen, uslu, biat etmiş medya istiyorlar.
Bunu aslında büyük oranda başardılar ama yine de yetmiyor. Baskı altında hiç olmazsa halka biraz bilgi vermeye çalışanları da “ayağını denk” al diye tehdit ederek iyice sindirmek istiyorlar.
Bu korkunç günler elbette geçecek. Sonra ne olacak biliyor musunuz? Dün “Harun gibilerdi karun gibi oldular” dedikten hemen sonra bakanlık koltuğunu kapınca “karunlar” arasına katılan Numan Kurtulmuş ve onun gibiler anında saf değiştirerek “Nasıl kandırıldık, nasıl kullanıldık bilemezsiniz” diyerek yine zeytinyağı gibi suyun üstünde kalmaya çalışacaklar.

ŞAŞIRDIM

Yandaşların artık hiçbir şeye tahammülü kalmadı


Türkiye’yi dar boğaza sokan onca olay varken koca ülkeyi “tek kişilik rejim” dayatması ile oyalayan iktidar ve yandaşlar, sanıyorum “güç sarhoşluğu ve şımarıklığı” ile artık tahammül duygularını tamamen yitirdiler.
Kendilerinden olmayan herkesi vatan haini, ajan, terörist, alçak ilan etmekten çekinmeyen yandaşlar kendi içlerinde de benzer bir kavgaya başladı.
Abdullah Ağar isimli bir güvenlik uzmanı var. Ekranlardaki konuşmalarından AKP’li olduğunu anlıyorum. Ağar El Bab operasyonu konusunda Sözcü yazarı Uğur Dündar’a da bazı açıklamalarda bulunmuş.
Vay sen misin Uğur Dündar’a konuşan.
Sonradan yandaşlaşan yazarlardan Haşmet Babaoğlu çok öfkelenmiş. Şu twiti atmış; “Ne tuhaf işler!.. İktidara yakın TV’lerin güvenlik danışmanı Abdullah Ağar Sözcü’den Uğur Dündar’ın da gözdesiymiş!!! Bugün de bunu öğrendik”.
Abdullah Ağar da bozulmuş tabii. O da bir karşı twit atmış. Babaoğlu’nu “öküz altında buzağı aramakla” suçlayan Ağar “Aramaya devam edin lütfen belki buzağınızı bulursunuz” demiş.
Görüyorsunuz değil mi, kendilerinden olmayanlara bilgi veren kendilerinden yana olana bile tahammül edemiyorlar işte.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Fire korkusunun kokusu iyice yayıldı AKP açık oylama istemeye başladı


Meclis’teki Anayasa Komisyonu’nda CHP gerçekten müthiş bir mücadele veriyor. Elbette bu çabalar sonunda “sayısal” üstünlük nedeniyle hedefe ulaşamayacak ve “tek kişilik rejim” paketi Meclis Genel Kurulu’na gelecek.
Ama oraya gelmesiyle sorun bitmiyor. Bu teklifin Meclis’ten en az 330 oy alması gerek ki referanduma, yani AKP’nin “nasıl olsa kazanırız” dediği halk oylamasına gidebilsin.
Aritmetik olarak aslında bu sayı bulundu. 316 AKP milletvekili 39 da MHP milletvekili 330’u geçiyor. MHP’li 6 milletvekili hayır oyu vereceklerini açıkladı. Ama bu da sonucu değiştirmiyor.
Tamam değiştirmiyor belki de AKP’liler; birincisi MHP’deki firelerin 6’da kalıp kalmayacağını bilmiyor, ikincisi ise AKP’den de çok sayıda fire verilebileceği konuşuluyor.
AKP yönetimi bunu resmen yalanlamakla birlikte “firelere karşı” önlem almaya da çalışıyor.
İşte bunlardan biri Ahmet İyimaya’nın parlak fikri.
Birgün Gazetesi’nden Yaşar Aydın TBMM Adalet Komisyonu Başkanı olan AKP’li Ahmet İyimaya’nın parlamentonun bir sürpriz yapması gerektiğini savunduğunu yazdı.
Habere göre İyimaya, Anayasa’ya göre gizli yapılması gereken anayasa değişikliği teklifi oylamasının açık yapılmasını önerdi.
İyimaya Anayasa Komisyonu Başkanı. Anayasa hukuku konusunda uzman. Ama galiba panikten görmediği bir şey var. Gizli oylamayı açık oylamaya çevirmek için de bir anayasa değişikliğine gerek var. Bunun da hemen uygulanabilmesi için 330 değil 367 oya ihtiyaç var.
İyimaya’nın bunu bilememesi mümkün değil. Ama demek ki panik uzman bir anayasacıya bile hata yaptırıyor.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Dünya deviyiz ama dev markalar gelmiyor


Hesapta dünya deviyiz, herkes bizi kıskanıyor, artık oyun kurucuyuz, bizden işaret almadan pekçok devlet hareket bile edemiyor. Halk bu sözlere inanırken gerçek farklı yaşanıyor. Son örnek; birçok bilimsel toplantı, konser, sanat gösterisi, özel şirket toplantıları birer birer iptal edilirken nisanda yapılacak İstanbul Otoshow Fuarı’na dünyanın en ünlü 16 araba markası katılmama kararı aldı.
Gerekçe görünürde her firma için öngörülen 2.5 milyon dolarlık maliyetin fazla gelmesi. Ama iki yılda bir Türkiye’ye gelen bu markaların şimdi maliyeti bahane etmesi inandırıcı değil.
Bakın hangi markalar fuara katılmama kararı almış; Bugatti, Porsche, Volkswagen, Audi, Skoda, Seat, Bentley, Lamborghini, Citroen, DS, Subaru, Infiniti, Kia, Suzuki, Mazda ve Volvo.