Hocam Fuat Çobanoğlu, “Güvensiz yollardan menzili maksuduna ilerlerken, yanında bir torba, torbanda da birkaç kemik bulundur. Karşına bir köpek sürüsü çıkarsa, kemikleri sağa sola atarsın. Köpekler kemiğe dayanamaz. Hemen “hav hav” diye üstüne üşüşür. Hatta aralarında kavgaya tutuşur. Sen de fırsattan istifade yoluna devam edersin” diye bir siyasette kamuoyunu yönlendirme taktiğinden bahsederdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 yıldır Türkiye gibi koskoca bir ülkeyi tek başına yönetiyor. Bravo! Derin yanılgı ve hata çukurlarına düşüyor. Ama kendi seçmenini bu olaylarda kusuru olmadığına inandırıp yürüyüşüne devam ediyor.
Bu algı yönetiminde başarılı olmasının bir sebebi de “torbasında çok kemik bulundurması”. Ortaya öyle bir kemik atıyor ki, muhalif kanaat önderleri, dayanamayıp gerçek gündemi yorumlayacaklarına onun ortaya attığı başlığı konuşuyor.

FAİZ DÜŞMANI, FAİZLİ BORÇLANMA ŞAMPİYONU

Cumhurbaşkanı Erdoğan İzmir ve Kocaeli şehir hastanelerinin “finansman” törenine katılıyor. 14 yıllık rüyam gerçekleşti deyip, halka 1.1 milyar dolarlık dışarıdan borçlanma anlaşmasının imzalandığı müjdesini veriyor.
Haberde bu döviz kredisinin faizinin ne olduğu yazmıyor. Tahminim giydirilmiş maliyetin yıllık yüzde 5.5’tan az olmadığıdır. Zaten, başta Vakıfbank, Halkbank, Eximbank gibi kamu kuruluşları olmak üzere, önde gelen baba Türk bankaları, yurtdışından yüzde 6’ya hatta yüzde 8’e varan “dolar faizi” ile tahvil çıkarıp borçlanıyor. Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri ve “Atatürk Havalimanı’nı yıkıp arazisini imara açmak maksadıyla” İstanbul’un ulaşım açısından en uygunsuz yerine inşa edilen yeni havalimanı da “hazine garantili” yüksek faizli dış borçla yapılıyor. İşte böylesi bir faizli dış finansman töreninde konuşan Sayın Erdoğan, “Benim, biliyorsunuz, faizle muhabbetim yoktur. Faize düşmanım, çünkü onu bir sömürü aracı olarak görüyorum” diyor.

AKP VE FAİZ

Perşembe günü Mahfi (Eğilmez) aradı. Cumhurbaşkanı’nın “faizle muhabbeti” konusunda ne diyeceğimi sordu. Herhalde “faiz sevmez” olduğum bilindiği için, benim bu konuda bir çift söyleyeceğim olmalı diye düşünmüş.
Asaf (Savaş) ve Ercan (Kumcu) ile de konuşmuş. Onlar da “Ege, bu konuyu mutlaka yazmalı” demişler. “Güzel ve yalnız ülkemin” ağır sıklet medyatik iktisatçıları böyle uygun görmüşlerse, bana da bu emri yerine getirmek düşerdi. Ben de yazdım.
Biliyorsunuz ben “yüksek faiz-düşük kur” sloganını piyasaya sürerek, AKP’nin “el parasıyla kalkınma” modeli için uyguladığı “hem dövize hem de TL’ye yüksek faiz” politikasını çok eleştirdim. Şimdi TL faizleri (reel faizi) çok düştü.
Ama Türkiye’nin dışarıdan borçlanma ihtiyacı devam ettiği için “dövize yüksek faiz” uygulaması, dünyadaki faiz oranlarının yüzde 500 fazlasıyla devam ediyor. Bu nasıl faiz sevmemek anlayamadım.
Son söz: Borcu olmayan, faiz ödemez