Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bana göre zor durumdadır. Biri “mizâhi”, diğeri “izâhi” iki açmazla karşı karşıyadır. Mizahi açmazı, AKP’de göze girmek için bir süre önce açılan bıyık bırakma kampanyasına katılmamış olmasıdır.
Uzun yıllardır bıyıksız simalarına alıştığımız çok sayıda bakan ki; bunlara eski İçişleri bakanı ile MİT Müsteşarı dâhildir, “durumdan vazife çıkartıp” bıyık bıraktılar. Mehmet Şimşek ise öyle sıradan bir bakan değil, koskoca Başbakan Yardımcısı iken, hâlâ matruş ve mütebessim yüzünü koruyor. Hâlbuki AKP stili bıyık bırakıp öfkeli bir çehre takınması “yerli ve milli üst akılla ilişkiler” açısından kendisinin hayrına olur. Benzer bir ikazı yeni İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ ya ve eğer kalmışsa, diğer bıyıksız bakanlara da yapmak istiyorum. Uyarı! Ya bıyıklısın, benden yanasın; ya bıyıksızsın yani bana karşısın.

ŞİMŞEK’İN BÜYÜK AÇMAZI

“Moody’s” derecelendirme firması, Türkiye’nin kredi notunu kırıp “borç verilmesi, borsasına ve bonosuna para yatırılması önerilmez” düzeyine indirdi. Bu suretle üç büyük derecelendirme kuruluşundan ikisi, Türkiye’ye sıcak para akışını zorlaştıracak pozisyon almış oldular.
Bu kritik bir dönemeçti. Bunun üzerine Başbakan Yardımcısı Şimşek televizyonlara çıkıp, “Biz (hükümet demek istiyor herhalde ) bu not düşürmeyi ciddiye alıyoruz. Notumuzun tekrar yatırım yapılabilir düzeye çıkarılması için reformlar yapacağız” dedi. Daha söylediklerinin mürekkebi kurumadan Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Türkiye’nin kredi notunu yükseltmek için bambaşka bir yol önerdi. Saray’da yaptığı 27. muhtarlar toplantısında halka, hükümete ve işgal ettiği makam dolayısıyla özellikle Mehmet Şimşek’e hitaben “Bunların cebine üç beş kuruş para koy, istediğin notu al. Nereden talimat aldıklarını biliyoruz” dedi. Bu şartlar altında Başbakan Yardımcısı Şimşek, takkesini önüne koyup düşünmeli ve ülkemizin kredi notunu yükseltmek için izleyeceği yola karar vermelidir. Bunların cebine üç beş kuruş para mı koyacaktır, yoksa ekonomide reform mu yapacaktır?

PETROL FİYATLARI VE GAME TEORİSİ

Dünya petrol üretiminin kabaca üçte birini gerçekleştiren OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) adlı kartel, geçen hafta Cezayir’de toplanarak günlük üretimi 33.2 milyon varilden 32.5 milyon varile indirdi. Üye ülkeler de birbirlerine üretim miktarlarını arttırmama sözü verdiler.
Bu anlaşmanın amacı, 2014 ortalarında 115 dolar olan petrolün varil fiyatının 2016 başında 30 doların altına kadar düşmesine sebep olan yıkıcı rekabetin ortadan kaldırılmasıdır. Bu rekabet, OPEC üyelerinin hepsini perişan etmiş, Rusya zora girmiştir. Belki de bu yüzden dünya ekonomisinde durgunluk aşılamamıştır.
Davranış biliminin bir analiz yöntemi olan Oyun Teorisi “eğer rekabet, tüm oyuncuları zarara uğratıyorsa, kendiliğinden bir kartel oluşur ve rekabet ortadan kalkar” der. Buna, oyuncuların “kaybet-kaybet” köşesinden “kazan-kazan” köşesine gitmesi denir. Tahminler, Cezayir anlaşmasından sonra, petrol fiyatının 7-10 dolar/varil kadar artacağı yönündedir. Bunun ve arkasından gelecek doğalgaz fiyat artışlarının Türkiye’ye yıllık ek külfeti 10 milyar dolar olur. Bekleyip göreceğiz.
Sonsöz: Çıkarken iyiyse, inerken; inerken iyiyse, çıkarken kötüdür.