Türk ekonomisinin adeta sağlık göstergesi haline gelen “dolar fiyatı” kısa sürede yüzde 5 arttı. Bu hayra alamet değildir. Zaten bir süredir kuyruk titreterek, yukarı doğru çıkacağının sinyalini veren döviz fiyatları bir günde beklenmedik bir şekilde yükseldi.
Televizyonlarımızın, doların “destek ve direnç” seviyeleri hakkında, virgülden sonra iki haneye kadar hassas tahmin yürüten para uzmanları bile şaşırdı. Ama şunu kabul etmek gerekir ki; siyasetin ekonomiyi esir aldığı bu ortamda doğru tahmin yapacak babayiğidi analar henüz doğurmamıştır.
“4 Ekim Cuma” günü döviz fiyatları, saat be saat yükselirken, ekranlara “Standard&Poor’s” derecelendirme kuruluşunun, Türkiye’nin görünümü, negatiften durağana yükselttiği haberi düştü. Kendi kendime, acaba AKP’liler S&P bize kıyak mı yaptı diye düşündüler mi diye sordum. Neyse, bu yükseltme ilaç gibi geldi.

AĞACA ÇIKMAYAN AĞAÇTAN DÜŞMEZ

Türk ekonomisinin yumuşak karnı aşırı değerli TL’dir. Ta 1930’larada Büyük Buhran sırasında çıkan “Türk Parasının Kıymetini Koruma” mevzuatı iktisat inancımızın temeli olmuştur. Ama TL’nin kıymetini koruyamamıştır. Çünkü para biriminin (currency) değeri/fiyatı, hukuk kanunlarına değil, iktisat kanunlarına göre oluşur.
Neticede 2005’de “1 milyon TL’ye 1 YTL” diyerek, ulusal para birimimizi alay mevzuu olmaktan çıkartmıştık. Bir para birimi aşırı değerlenmemişse, aniden değer kaybetmez. Para birimlerinin, diğer para birimlerine göre fiyatı sürekli dalgalanır.
Serbest piyasa ekonomisi bu demektir zaten. Bu dalgalanma, enflasyon farkları, cari işlem açık veya fazlası ve özellikle sermaye hareketleri yüzünden olur. Bunun en iyi örneği Euro/dolar paritesinin dalgalanmasıdır. 1 Euro, 15 yıl içinde 0.83 dolara kadar düşmüş ve 1.6 dolara kadar yükselebilmiştir.

UCUZ DÖVİZİN DAYANILMAZ CAZİBESİ

Ucuz döviz kadar, devlet bütçesini denkleyen, iş adamımızı zengin, bankalarımızı güçlü, insanımızı mutlu ve iktidar sahiplerini gururlu kılan başka bir “keyif verici” yoktur. Ucuz döviz sayesinde enflasyon dizginlenir.
Köprüler, kanallar, tüneller, dünyanın en büyük havalimanları inşa edilir. Dövizle finanse edilen özel sektör yatırımları, düşük ve hatta eksi TL faiziyle (kur kazancı yaratılacağı için) kârlı olur. Mercedes’ler ucuzlar, Alpler’de ailece kayağa gitmek, Uludağ’a çıkmaktan daha ehven olur.

UCUZ DÖVİZİN LANETİ

Ucuz döviz, büyümeyi ihracata değil iç tüketime bağlı hale getirir. Cari açığı müzminleştirir. Ekonominin ensesinde dış borç denilen kılıcın sallanmasına sebep olur. Ülke, sadece iktisaden değil, siyaseten de dışa bağımlı olur.
Bunlar inkâr edilemez sakıncalardır. Ancak ekonomik veriler bugünlerde bir devalüasyonu gerektirmiyor. Dolardaki bu yükselişin, TL’de bir serbest düşüşe sebep olacağını sanmıyorum.
Son söz: Akılsız siyasetin cezasını, ekonomi çeker.