15Temmuz’da bu ülkede öyle bir apandisit patlaması oldu ki, içimize yayılan cerahati temizlemenin sonuçlarını hesaba katmadan, ekonomide tahmin yapılamaz oldu. Bu lanet darbe girişimi, Güneydoğu’da ulusal birlik için çarpışan güvenlik kuvvetlerimizin “maddi ve manevi gücüne” çok ciddi hasar vermiştir. Belki de darbenin gerçek amacı buydu. Bu da ekonomi için ayrı bir risk faktörüdür. Ekonomimizin, finansal şoka maruz kalınca “çabuk bozulup-çabuk düzeldiğini” yaşayarak öğrenmişizdir. Bugünkü şok ise finansal değil, siyasaldır. Ayrıca, ABD ve AB kaynaklı artçı finansal şokların oluşması da söz konusudur. Dolayısıyla, bozulma da düzelme de “yavaş” olabilir. Yine de, a) Türk milletinin güçlü yaşama azmi, b) iyi yetişmiş laik profesyonel kadrolar ve c) R.T.Erdoğan’ın sahip olduğu halk desteği sayesinde, ekonomimiz bu badireden fazla hasar almadan çıkabilir.

İKİ SOMUT SONUÇ VE İKİ TAVSİYE

Bu lanet darbe girişimi, iki önemli sonuç doğurmuştur. Birincisi; günün sonunda darbeyi asıl yiyen Türk Silahlı Kuvvetleri olmuştur. TSK, bir süre önce “AKP+FETO” (FETÖ değil) ortaklığından “Balyoz” ve “Ergenekon” diye iki yumruk yemiş ve feleği şaşmıştı. Yumrukların gerekçesi “TSK darbe yapacakmış” iddiasıydı. FETO, FETÖ haline dönüşünce, canciğer olduğu AKP’nin can düşmanı olmuştur. Bu sayede “yapılmamış darbenin davası” çökmüş ve ömür boyu hapse mahkûm komutanlar kurtulmuştu. TSK, esas yıkıcı yumruğu 15 Temmuz’da bünyesine girmiş FETÖ’cü askerler tarafından fiilen “darbe girişimine” alet edildiği için yemiştir. Neticede İslamcılar, laik TSK’ni, iki büyük operasyonla tarumar etmiştir. AKP, şimdi TSK’ni kafasına göre şekillendirmeye girişmiştir. Sözde darbeciler temizlenecektir. Bana göre esas amaç, ordunun laik genlerini değiştirmektir. Haddim değil ama AKP’ye şunu hatırlatmak isterim. Bunu yaparsanız, FETÖ’nün emellerine hizmet olursunuz. Laikliğin korunması, orduda (deniz, hava, kara ve jandarma) emir komuta zincirinin kopmaması için elzemdir. Ordunun gücü, tankta, topta, uçakta değil, komutanlarının beyin yapısındadır. Tarikatçı bir ordunun İslam’a da faydası yoktur. İşte Suriye, işte Irak, işte Libya, işte Mısır orduları.

FETOCULUK, FETÖCÜLÜK DEĞİLDİR

İkinci somut sonuç, fikri kaynağı Nurculuk olan Fethullahçılık (FETOCULUK) tarikatının, devletin her kurumuna ve sivil toplumun her kesimine nüfuz ettiğinin anlaşılmasıdır. Ama bunların hepsi FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) mensubu değildir. Daha da ileri gideyim. AKP’nin seçmenleri ve seçilenleri arasındaki Fethullahçı olanların, toplam AKP’lilere oranı Türkiye genelinden yüksektir. Tavsiyem şudur: Darbeci FETÖ’cüler ile Fethullah Gülen hareketine sempati duyanlar birbirinden mutlaka ayrılmalıdır. Gülen, örgütünün yurt içinde ve özellikle yurt dışında gerçekleştirdiği eğitim ve sağlık hizmetleri olağanüstü başarılıdır. Bu hizmetlere, şahsi bir çıkar beklemeden ve bir hükümet darbesi yapmayı asla düşünmeden destek olmuş çok iş adamı ve esnaf vardır. Bu kesim kategorik olarak “tukaka” ilân edilmemelidir. Böylesi bir ötekileştirme, Türk ekonomisinin üretken tabanında ciddi hasar yaratabilir.
Son söz: Çektiğin kuyruk, kendinin olabilir