İktisatta “Economics is about incentives” (iktisat, müşevviklere dairdir) diye bir deyiş vardır. Müşevvik, insanı bir eylem yapmaya teşvik eden şeydir. Teşvik ise “şevk” kökünden gelir. Şevk, güçlü istek, keyifli gayret ve sevinç demektir. Uzunca bir süredir, ay geçmiyor ki hükümet yeni bir yatırımları “teşvik paketi” açıklamasın. Buna rağmen özel sektörün sanayi yatırımları artmıyor. Hatta yapılmakta olan yeni sanayi yatırımlarının toplam değerinden, mevcut sanayi yatırımların “eskime ve yıpranma payı” düşülse, yatırımların milli gelire katkısı “eksi” bile çıkar.

TEŞVİK ÇOK, YATIRIM YOK

Soru: Bu kadar çok teşvik tedbiri alınmasına rağmen niçin sanayi sektöründe yatırımlar coşmuyor? Cevap: Çünkü çok fazla ve çok sık teşvik paketi açıklanıyor.
Yatırımcının kafası karışıyor. Devlet teşvikleri, yatırım ve işletme maliyetlerini azaltıcı niteliktedir. Satış miktarı ve fiyatı için garanti vermez. (Güneydoğu’ya yapılacak yatırımlar için böyle bir garantiden bahsedildi; inşallah olmaz!) Hâlbuki sanayicileri yatırıma yöneltecek temel dürtü, kâr beklentisidir. Kâr ise, düşük maliyetten çok satış fiyatına ve miktarına bağlıdır. Eğer bu kadar teşvike rağmen arzulanan yatırımlar yapılmıyorsa, bunun anlamı, iş adamlarının iç ve dış pazar şartlarını kârlı satışa uygun görmemeleridir. Bunun ilacı gümrüksüz yatırım malı ithali ve kurumlar vergisi muafiyeti değildir.

YAPILACAK YATIRIMI TEŞVİK, YAPILMIŞI CEZALANDIRMAK OLABİLİR

Bundan daha elim ve vahim olmak üzere verilen teşvikler, suistimale dolayısıyla halktan toplanan vergilerin israfına sebep olur. Çoğu kez âtıl kalmaya mahkûm fabrikalar kurulur.
Ulusal kaynaklar çarpık tahsis edilir. En fenası kendi ayakları üzerinde durabilen mevcut firmalar haksız rekabet yüzünden zora girer. Yatırım teşvikleri, Keynes’çi iktisat politikasının bir aleti değildir. Bunlar, serbest piyasa sisteminin doğal kanunlarını kavrayamamış siyasilerin, seçmen memnun etmek için ekonomiye müdahale arzusundan doğmuştur. Aman dikkat!
Son söz: Malayla su düzelmez, dalgalandırma yeter.