Sevgili okuyucularım, bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. İlk Meclis 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılmış, tam bir yıl sonraki oturumunda ise bu günün ulusal bayram olmasını kabul etmişti.
O olayı, yazımın ikinci bölümünde sizlere bir kez daha ileteceğim.
Meclis 23 Nisan 1920 günü açıldığında, vatanın kurtuluşu için mücadele veren milletvekilleri ile doluydu. Hemen hepsinin yüreğinde vatan ve millet sevgisi vardı. O Meclis ülkeyi istila eden düşmanlara karşı kurulmuştu. Bir de şimdikine bakın!
İktidar milletvekilleri bir tek şahsın emrinde, ona kulluk ediyor. Tek parti diktatörlüğü yaşıyoruz.
1920 yılında onurlu bir Meclis vardı, günümüzde olup olmadığını kafanızda sorgulayın!
Bugün söz ve yetki o kelle çoğunluğunda! Emir kullarının marifetlerini hep birlikte izliyoruz.
Ulusal bayramların kutlamaları bile iptal ediliyor, takvimlerden silinmek isteniyor!

23 Nisan’ın bayram olması

Şimdi, 23 Nisan’ın nasıl ulusal bayram kabul edildiğini Meclis tutanaklarından bir kez daha görelim.
Günlerden 23 Nisan 1921. Meclis’in açılışının birinci yıldönümünde Saruhan (Manisa) Milletvekili Refik Şevket (İnce) Bey ve arkadaşlarının verdiği iki satırlık bir yasa önerisi görüşülüyor.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk yevmi küşadı (yıldönümü) olan 23 Nisan, ayad-ı milliyedendir (ulusal bayramdır).”
Görüşmeleri ve bu konuda yapılan tartışmaları Meclis tutanaklarından ve günümüz Türkçesi ile özetliyorum:
‘’Hoca Vehbi Bey (Konya): Efendiler, bu gibi bayramlar ulusun yüreğinden doğar. Gösteri yapmakla bayram olmaz. Böyle gösterilerle ulusun manevi gücünü kuvvetlendirmek istersek, bunlar geçicidir. Bunlarla güçlendirilmez, rica ederim. İçimizde bir tek Hıristiyan yoktur. Ezanı Muhammedi okunuyor da katiyen aldırış etmiyoruz. Ulusumuz milli amacını tam olarak elde ettiği gün, yüreğinde gerçek bir bayram yaşanır. Rica ederim, böyle bir kanuna ne ihtiyaç var?
Yahya Galip Bey (Kırşehir): Hoca Vehbi Efendi hiçbir vakit doğru düşünmüyor. Eğer sizin fikrinizi bu ulus taşımış olsaydı, bu Meclis toplanamazdı. Bu öyle bir ulusal bayramdır ki, bunun üzerinde hiçbir bayram düşünülemez. Millet, kurtuluş ve mutluluk belgesini o gün (23 Nisan 1920 günü) almıştır. Hocaefendi hazretleri, bugünü gökteki melekler bile yüceltiyor, siz niçin yüceltmek istemiyorsunuz? Sizi buraya gönderenler İngilizler idi. Siz buraya kendiliğinizden gelmediniz.
Başkan: Rica ederim Yahya Galip Bey...
Yahya Galip Bey: Bu bir gerçektir efendim. Efendi hazretleri buraya İngilizlerin vasıtasıyla ve aynı zamanda özel trenle gelmiştir.
Hamdi Namık Bey (İzmit): Ben de şahidim.
Tunalı Hilmi Bey (Bolu): Evet, İngilizler göndermişti. (Şiddetli gürültüler).
Yahya Galip Bey: Ne patırtı ediyorsunuz efendiler, ben kimseye hakaret etmiyorum. Ne zaman ki böyle bir milli bayram olur, memleketin sevinçli anları olur, bunun içine ‘’İslam ahlakı” sokarlar. Her gün, her fırsattan yararlanarak temcit pilavı gibi bunu söylemekten ne çıkar?
Celal (Bayar) Bey (Saruhan): Efendiler, biz esir olmayı reddediyoruz. Bağımsız olarak yaşadık ve yaşayacağız. Bu bizim hakkımızdır. Rica ederim, bu İslamlar için de büyük bir gün değil midir?
Ali Şükrü Bey (Trabzon): Vehbi efendi ulusun seçmenleri tarafından buraya gönderilmiştir. Kutsal savaşımızın daha başındayız. Esirlik halkasını atmak istiyoruz. Bu işi bütün ulus yaptığı halde başarı bize mi aittir? Mesela bir ordunun başarısı bir kumandana mı (Mustafa Kemal Paşa’ya) ait olacak? Meclis’in kendi kendine, 23 Nisan’da burada toplandığım için bugünü bayram yapıyorum demesi uygun değildir.
Fevzi Efendi (Malatya): Pek yanlış söylüyorsunuz.
Muhittin Baha (Pars) Bey (Bursa): 22 Nisan’da bize hıyanet etmiş bir adam (Padişah) ve onun takımı vardı. Ulus başsızdı. Ulus burada, 23 Nisan’da ilk sözünü söyledi ve bu ulusal davaya atıldı. Yoktan bir ordu çıkardı. Milletin başına musallat olan Halifeyi orada (İstanbul’da) yalnız bıraktı. Yalnız Türklerin ve Anadolu’nun değil, bütün İslam âleminin hayatını ve geleceğini kurtaracak bir ulusun temellerini biz 23 Nisan’da attık efendiler. (Alkışlar). Müfit Efendi (Kırşehir): Efendiler, bugünün bir milli bayram olması gereklidir.
Refik Şevket (İnce) Bey (Saruhan): Koca tarihi canlandırmak şerefini, koca bir tarihi yeniden yaşatma görevini üzerine alan Meclisimiz bu günü elbette ve elbette değerlendirecek, kutsallaştıracak ve bunu torunlarına armağan bırakacaktır. Buna inandığım içindir ki, yüksek kurulunuza bu önerimin oybirliği ile kabulünü teklif ediyorum.
Refik (Koraltan) Bey (Konya): Efendiler, 23 Nisan’dan önce düşmanlarımızın bizim için söylediği Türk ulusu bağımsızlığa layık değildir sözünü işte bu büyük güne ulaşmakla yalanlıyoruz. Bugünün ulusal bayramlarımızdan biri olmak üzere kabulünü rica ederim.
Başkan: Efendim, kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi efendim. Şimdi kabul ettiğiniz kanun gereğince bugün resmi tatil olduğundan, pazartesi günü toplanmak üzere oturumu kapıyorum.”
(Yasa önerisi, görüşme ve tartışmaların ayrıntıları için bakınız: TBMM Zabıt Ceridesi Devre 1, Cilt 10, sayfa 70-74.)

*  *  *

Bu kanun teklifini Meclis’in açılışının birinci yıldönümünde veren ve 23 Nisan gününün ulusal bayram olmasını sağlayan Saruhan (Manisa) Milletvekili Refik Şevket İnce benim dedem. Annemin babası.
Selanik Hukuk Mektebi mezunu, avukat. 1912 yılındaki Balkan Harbinde yedek subaylığını yaparken asker taşıyan trenler çarpışıyor ve kolundan sakat kalıyor.
İlk Meclis’e Saruhan (Manisa) milletvekili olarak seçiliyor, 1920 yılında asker kaçaklarını, casusları, isyancıları, vatan hainlerini, bozguncuları ve asker ailelerine zarar verenleri yargılamak üzere İstiklal Mahkemeleri kurulunca Meclis tarafından Kastamonu İstiklal Mahkemesi üyeliğine seçiliyor. Üç kişilik İstiklal Mahkemesi gerekli cezaları veriyor.
O ilk Meclis’te İstiklal Mahkemelerinin kurulması için kanun teklifini veren dedem Refik Şevket İnce karşı çıkanlara kürsüden şöyle haykırıyor:
“Efendiler, muvaffak olmak için asacağız, keseceğiz, kesileceğiz. Ve ancak bu surette muvaffak olacağız efendiler...”
Dedem 1921 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın Adalet Bakanı, sonraki yıllarda üç dönem hariç yine Atatürk’ün milletvekili.
Ege’de Yunan işgaline karşı 1919 yılında başlatılan direnişin sivil önderlerinden biri.
l950 yılında Demokrat Parti iktidar olunca ilk Adnan Menderes hükümetinde Milli Savunma ve sonra Devlet Bakanı olarak görev yapıyor. Kısa süre sonra Menderes’le aralarında görüş ayrılığı çıkıyor, dedem kendisine çok sert mektuplar yazıyor, gidişin kötü olduğunu vurgulayıp l954 seçimlerinde aday olmayacağını bildiriyor. Menderes’e karşı çıkan ilk Demokrat Parti milletvekili idi. 1955 yılında vefat etti.
Vatana hizmetten başka hiçbir şey düşünmeyen, Türk istiklaline ve bağımsızlığına damgasını vuran kelle koltukta devrimcilerden, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun deyişiyle “Milli Mücadele döneminin sivil kahramanlarından” biriydi...

*  *  *

İlk Meclis’te, Türkiye’nin kaderine ve geleceğine damgasını vuran nice isimler vardı.
Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Refik Koraltan, Refik Şevket İnce, Tunalı Hilmi, Muhittin Baha Pars, Zamir Damar Arıkoğlu, Ali Fuat Cebesoy, Refik Saydam, Mehmet Akif Ersoy, Diyap Ağa, Kazım Karabekir, Kılıç Ali, Mahmut Esat Bozkurt, Refet Bele, Tahsin Uzer, Yunus Nadi Abalıoğlu, Ali Çetinkaya, Kazım Özalp, Fevzi Çakmak, Rıfat Börekçi, Tevfik Rüştü Aras, Fahrettin Altay, Mustafa Necati, Ruşen Eşref Ünaydın...
Vatanın bağımsızlığını yedi düvele karşı her alanda vuruşarak kurtarmak şimdi kolay görünüyor da, o zaman pek öyle değildi! Hepsinin kellesi koltuğundaydı. Allah onlara rahmet eylesin.
Evet, bugün TBMM’nin açılışının 96. ve dünyadaki tek çocuk bayramı olan 23 Nisan’ın ulusal bayram oluşunun 95. yıldönümü. İstedikleri kadar çırpınsınlar, ulusal bayramlarımızı bize unutturamazlar.

*  *  *

Emin Çölaşan’ın notu: Merak edenler için kısa bir bilgi notu ekliyorum. Bu bayramın adı çıkarılan bir kanunla 1935 yılında Ulusal Egemenlik Bayramı, 1938 yılında ise Atatürk’ün isteği doğrultusunda alınan bir kararla Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olmuştur.