Sevgili okuyucularım, darbe girişimi sonrasında sayın ve muhterem dünya liderimizin ağzından duyduğumuz itiraflar çok önemliydi.
Bir anlamda içini döktü, her şeyi itiraf etmek zorunda kaldı.
Burada yıllardan beri defalarca, belki sizleri bıktırmak ve usandırmak pahasına yazdım:
Fethullah ekibi AKP’nin devletteki taşeronu ve tetikçisidir. Fethullah’ı AKP koruyup kollamış ve semirtmiştir. Onu ve cemaatini bu mertebeye yükselten tamamen AKP hükümetleridir...”
Bunları yazdığım zaman ortalıkta henüz darbe girişimi vesaire yoktu. Darbe sonrasında da yazdım ama önemli olan öncesinde yazdıklarımdı.
Üstelik bunları sadece ben vurgulamadım.
Bu konuda yüzlerce yazı ve kitap yayınlandı.

* * *

Ama bunlar olurken iktidar ne yapıyordu!..
Kulağının üzerine yatmış, olanları görmezden geliyordu.
Hem de dünya liderimiz, o dönemin başbakanı Recep Tayyip onlara açıktan gaz veriyordu.
“Bizden ne istediniz de vermedik” diyen kendisiydi...
Ergenekon savcısı, şimdi firarda olan cemaatçi Zekeriya Öz’ün emrine Mercedes marka makam aracını veren de o idi.
Ergenekon ve Balyoz davalarında yüzlerce yurtsever asker ve sivil haksız yere tutuklanırken “Ergenekon davasının savcısı benim” diyen de dünya liderimizdi!
Unutmayalım, binlerce insana haksızlık yapılırken at izi it izine karışmıştı.
AKP iktidarı zevkten dört köşe olmuş ellerini ovuşturuyor, “Oh bee, bize muhalif olanlar içeri tıkılıyor” diye şen şakrak dolanıyordu.
Her şeyin kumpas olduğu, o insanların hayatının boş yere kaydırıldığı, yıllar sonra ortaya çıktı.
Çıkmasına çıktı da, yargıyı ve polisi ele geçiren, iktidarın koalisyon ortağı olan taşeron ve tetikçi Fethullah cemaati yapacağını yapmıştı...
Ama arkasındaki AKP iktidarının gücü ve desteği ile.

* * *

Vurduğu yerden ses getiren, bütün aleme posta koyan büyük dünya liderimizin şimdi bu konuda özür dilemesi ne yazık ki olanları değiştirmiyor, kayan ve sona eren hayatları geri getirmiyor, Türkiye Cumhuriyetini içerisine düşürüldüğü cemaatler bataklığından kurtarmaya yetmiyor.
İki gün önceki itirafları çok önemlidir, bir kez daha anımsayalım!
“Bunları (cemaati) kalkıp açık açık meydanlarda söyleyebilecek noktada değildik. ‘Allah’ dedikleri için müsamaha gösterdik. Dedik ki ‘ortak bin yanımız var!”
Şu mantığa bakın siz!.. Demek ki Türkiye’de Allah diyen sadece iktidar partisi ile o cemaat varmış! Karşı çıkan herkes Allahsız ve kitapsız!
Devam ediyor:
“Aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının aslında bambaşka niyetlerin, sinsi hesapların aleti olduğunu uzun süre göremedik... Şimdi artık mücadele dönemi başladı...”

* * *

Ve büyük üzüntüsünü kamuoyu önünde paylaşıyor!
“Bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize, hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletimiz de bizi affetsin...”
Rabbimizin affedip etmeyeceğini bizler elbette bilemeyiz ama milletimizin bu sözlerden ders çıkarması gerekir...
Çünkü dünya liderimiz Recep Tayyip Bey, benim bildiğim ve anımsadığım kadarıyla ilk kez af diliyor...
Hem de kamuoyu önünde!

* * *

O halde bundan sonra ne olacak?.. Çünkü Recep Bey ve iktidarı aslında anayasayı çiğnemiş durumda.
Bunu yıllarca yaptılar.
Anayasa ve yasalarımız uyarınca iktidar partisi, ya da yeterli oy alan herhangi bir parti, istediği parti veya partilerle koalisyon hükümeti kurabilir.
Ancak bu koalisyon tarikatlar, cemaatler vesaire ile kurulamaz.
Beğenmedikleri laiklik ilkesi işte bu yüzden vardır.
Devlette egemen olmak için o unsurların kullanılması asla mümkün değildir.
AKP işte bunu yaptı...
Anayasa ve yasaları çiğnedi.
Bugün itiraflarda bulunan dünya liderimiz de bunun farkında.
Konuşmasında geçmiş liderlerden söz ediyor ve onların da bu yolu izlediklerini ima yoluyla bile olsa iddia ediyor:
“İrtica korkusuyla, devlet imkânlarıyla dini cemaatlerin üzerine gidildiği dönemlerde bu yapı milletimizin kolları kanatları altında varlığını sürdürmüştür. Özal, Demirel, Ecevit ve biz farklı görüşlerden siyasetçiler ve devlet adamları olmamıza rağmen bu yapıya iyi niyetle destek olduk. Ben de bunlara yardımcı oldum.”

* * *

Bir siyasetçi ya da iktidardaki bir siyasi parti hata yapabilir. Bir kez yapar, belki birkaç kez yapar ve o hatalar toplumda hoşgörü ile karşılanabilir.
Ama bunlar iktidara 2002 yılında geldiler ve aradan 14 yıl geçmiş durumda...
İyi de kardeşim, 14 yıl boyunca sürekli hata (!) yapılır mı?
İktidar oldukları günden bu yana devletin kapılarını cemaate açtılar, Fethullah dahil baştan sona ve kendi çıkarları için tepe tepe kullandılar.

* * *

Kendi iktidarlarının bakanları, milletvekilleri, bürokratları, belediye başkanları değil miydi Pensilvanya’da el öpme kuyruğuna girip oradan emir alanlar!
Yargıyı, polisi, devletin bütün kademelerini onlara teslim edenler kimdi!
Biz bunları yazarken söylerken neredeydiniz beyefendi!..
İşler tıkırında giderken eyvallah!.. Ama boynuz kulağı geçip çıkar kavgası kızışınca “Vay namussuz cemaat vay, meğer bunların ne mal olduğunu biz anlamamışız, Rabbimizden ve milletimizden özür dileriz” edebiyatı!
Şimdi bu onlara ders olsun.
Devleti inşallah bundan sonra da Fethullah’ın boşluğunu dolduracak yeni cemaatlerle yönetmeye kalkışmasınlar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ve anayasanın “Laiklik” ilkesini akıllarından çıkarmasınlar...
Yeniden özür dilemek zorunda kalmasınlar!