Sevgili okurlarım Türkiye’de kamuda ve özel sektörde asgari ücretle çalışan, çalışmak zorunda kalan milyonlarca insanımız var. Kesin rakam bilinmiyor.
Yaklaşık 10 milyon kişi olduğu ifade ediliyor.
2016 yılının asgari ücreti şimdi net 1.300 lira.
2017 yılının asgari ücreti ise önümüzdeki hafta belirlenecek. Tahminim, en çok 1.400 lira yapılacak. Belki de daha az!

*  *  *

Peki bu rakamı kim belirliyor?
Yasayla kurulan ve 15 kişiden oluşan bir komisyon! Oluşumu şöyle:
İşveren kesimini temsil eden beş kişi. İşverenleri Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil ediyor. TİSK patronlar açısından, doğal olarak
asgari ücretin mümkün olduğu kadar düşük tutulmasını
istiyor.
Çalışan kesimi, yani emekçileri, sömürülüp açlığa mahkûm edilenleri temsil
eden beş komisyon üyesi
Türk-İş tarafından
gönderiliyor.
Üçüncü beş kişilik ekibi devlet temsilcileri oluşturuyor. Onlar her zaman TİSK’le aynı çizgide. Yani asgari ücretin düşük tutulmasından yana.
Dolayısıyla başkanlığı Çalışma Bakanı tarafından yapılan komisyonda devlet artı
işveren kesimi 10, işçi kesimi
5 kişiyle temsil ediliyor ve
her zaman devletin dediği oluyor.
Yani amaç asgari ücretin mümkün olduğunca düşük tutulması, sömürü düzeninin aynen sürüp gitmesi!

*  *  *

Bir aile düşünün, baba tek çalışanıdır ve eline ayda 1.300 lira geçmektedir. Kira, elektrik, su, yakıt, yiyecek içecek, yol harcamalarını bu parayla nasıl karşılamaktadır, bilinmez.
Bu bir mucizedir!
Bilinen tek şey vardır:
Asgari ücretle açlığa mahkûm edilenlerin çoğu, seçimde oylarını şu veya bu nedenle AKP’ye verir!
Bu daha da büyük, aklın almadığı bir mucizedir!
O gariban kesimin bir bölümü ucuz ve kalitesiz gıda paketleriyle, bir bölümü birkaç torba kömürle falan uyutulur, ya da korkutulur...
“Bak haaa, sen asgari ücrete razı ol. Bunu bile bulamayan, asgari ücrete razı olup da senin yerine alınmak için sırada bekleyen milyonlarca işsiz var...”
Ve sömürü düzeninde ezilenlerin sesi asla çıkmaz.
Zamları yerler, ayın sonunu getiremezler, çoluk çocukları
perişan durumdadır ama sessizlik sürüp gider.
O kesimin güya temsilcisi olan Türk-İş’in ise hiçbir ağırlığı yoktur, hiç kimse iplemez!
Asgari Ücret Komisyonu bir tiyatrodur, oyundur! Her yıl aralık ayının sonunda oynanır. Devlet-işveren ittifakıyla çıkacak rakam haftalar öncesinden bellidir.
Şimdi önümüzdeki haftayı bekleyelim, torbadan hangi gülünç ve utanç verici rakamın çıkacağını hep birlikte görelim.
Herkes bozdura bozdura harcasın!

Hapisteki erler!


Sevgili okurlarım, 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimi yaşandı. Sonuçta her kesimden on binlerce kişi açığa alındı, ya da tutuklandı.
Aynı durum askeriye için geçerli. Darbede görev aldığı söylenen binlerce rütbeli de tutuklandı.
Şimdi gelelim işin başka bir boyutuna...
Darbede görev yaptığı veya aldığı gerekçesiyle çok sayıda er de şu anda tutuklu.
Er!..
Askerlikte zurnanın son deliği.
Hangi görevde, hangi askeri birlikte olursa olsun bir emir kulu.

*  *  *

O gece askerlerde kıpırdanma var... Belli garnizonlardan belli birlikler dışarı çıkıyor. Başlarında komutanları...
Ve doğal olarak, emirleri altındaki erler.
Erler ne olduğunu nereden bilecek?
Silah kuşan demişler kuşanmışlar, yürü demişler yürümüşler...
Ve ertesi günden başlayarak Türkiye genelinde binlerce er tutuklanıyor.
(Tutuklu erlerin sayısını çok araştırdık ama somut bir rakama ulaşmak mümkün olmadı. Tahminler 2-3 bin arasında. Adalet Bakanlığı açıklarsa öğreniriz.)

*  *  *

Bu gencecik çocuklar şimdi cezaevlerinde koğuşları doldurmuş durumda.
Herkesin olduğu gibi onların dosyalarında da gizlilik kararı var. Aileleri tarafından tutulan avukatların (eğer varsa) onlara ulaşması mümkün değil. Zaten ulaşsalar da yapılacak bir şey yok.
Ortada henüz iddianame yok.
Verilen emirleri yerine getirmekten başka suçu ve günahı olmayan emir kulu erlerin darbeyle nasıl bir ilgisi olabilir?
İçlerinde o gece adam öldüren falan varsa eyvallah, hesap sorulsun.
Ama binlerce masum, hiçbir suçu olmayan Mehmetçik, cezaevi koğuşlarında böyle süründürülmesin.
Aksi takdirde akıllara bir soru gelecek:
Yoksa o darbe girişimini erler mi örgütlemişti?