Sevgili okurlarım, iktidarın bunca çabası, Atatürk’ü unutturup belleklerden silme girişimleri var ama Atatürk bir türlü ölmüyor.
Geçtiğimiz pazar günü televizyonda maç yayınlarını izliyordum.
Bazı statlarda, örneğin Altınordu takımının maçında tribünlerde açılan Atatürk posterleri...
Fenerbahçe-Trabzonspor ve Karşıyaka-Galatasaray basketbol maçlarında binlerce seyircinin attığı sloganlar:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz...”
Toplumda iktidara rağmen büyük bir Atatürk coşkusu oluşuyor.

*  *  *

Dün Milliyet Gazetesi’nde, Hazreti Mevlana’nın 22. kuşak torunu, “Çelebi” makamının günümüzdeki temsilcisi ve Mevlevi tarikatının yine günümüzdeki lideri olan Faruk Hemdem Çelebi’nin sözlerini okudum. Şöyle diyordu:
“Mevlana ‘Kim olursan ol, gel’ diyerek laiklik ilkesini ortaya koymuştur. Türkiye’nin birlik ve beraberliği için laiklik zorunludur...
Atatürk, Türkiye için ortak bir değerdir. Biz onun ilkeleriyle büyüdük. Atatürk’süz bir Türkiye düşünemiyorum.”

*  *  *

Mevlevilik saygın bir tarikattır. Yobazlıkla, gericilikle, Atatürk düşmanlığı ile bugüne kadar uzaktan yakından ilgisi olmamıştır.
Örneğin Faruk Bey’in büyük dedesi Abdülhalim Çelebi 1920 yılında kurulan ilk Meclis’te mebustur ve Atatürk tarafından seçtirilmiştir.
Türk Ordusu Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye ve Filistin cephelerinde savaşırken insan gücü açısından zor durumda kalmış, cepheye Konya’da kurulan Mevlevi taburları gönderilmiştir.

*  *  *

Konya, Mevleviliğin adeta başkentidir.
Mevlana’nın kentinde gerici iktidarların yıllardan beri en yüksek oyla birinci sırada olması aklın alacağı bir şey değildir.
AKP iktidarı Mevlevilerden pek hoşlanmaz! Bu gerçek günümüzde yavaş yavaş daha net ortaya çıkıyor.
Anımsayın, her 24 Aralık günü Konya’da görkemli Şebiarus törenleri yapılırdı.
Semazenler ve ilahiler eşliğinde düzenlenen törenlere her yıl dünya liderimiz (!) Recep Bey başta olmak üzere bütün hükümet üyeleri katılıp onur verir, hatta konuşma yapıp Mevlana’nın büyüklüğünü anlatırlardı!
(Şebiarus düğün gecesi anlamına gelir. Hazreti Mevlana’nın
öbür aleme göç ettiği geceyi simgeler.)

*  *  *

Törenler bu yıl da yapıldı ama iktidarın propagandası olmayınca sönük geçti.
Örneğin dünya liderimiz
ve ekibi her nedense yoktu!
İşin içindeki kimseler anlatıyor:
“Mevlevilerin Atatürkçü çizgisine hükümet tepkili. O yüzden katılmadılar!”
Canları sağ olsun!
Katılsalar da katılmasalar da Mevlevilik ve Mevlana ruhu hep yaşayacak.
Bu iktidar günün birinde gidecek ama onlar kalacak.

Böyle olur Ali Ağa’nın düğünü!


Sevgili okurlarım, dün gazetelerde ve internet sitelerinde fotoğraflarla süslenen ilginç bir haber vardı.
Konutlar, siteler ve rant kralı Ali Ağaoğlu kızını evlendirmiş.
Verilen bilgi şöyle:
- Ali ağa parayı bastırıp damada Emirgan’da 28 milyon liraya üç katlı bir köşk almış, tapuyu damat beyin üzerine çıkarmış.
- Kızın giydiği yabancı yapım gelinliğin değeri 300 bin Euro imiş.
- Değerli taşlarla süslü gelinliğin ağırlığı 37 kilo, kuyruğu dört metre uzunlukta imiş.
- Kesilen düğün pastasının yüksekliği 3.5 metre imiş. Gelinle damat beş katlı pastayı keserken epeyce zorlanmış.
- Ali ağa kızıyla damadına Çırağan Palas Oteli’nin en pahalı dairesi olan Sultan suitini açtırmış. Gecesi net 50 bin dolar!

*  *  *

Patron bunları yapar da damat bey boş durur mu!
O da altta kalmamak için karısına ufak tefek bir şeyler takmış:
- 450 bin Euro’luk tektaş bir yüzük.
- 550 bin Eurol’uk bir gerdanlık ve birkaç küçük armağan daha!
Görkemli düğüne iş, sanat, medya ve siyaset dünyasından 600 adet seçkin davetli katılmış.

*  *  *

Peki ama Ali Ağa bu şanslı damat için nasıl karar vermiş? Kendisi anlatıyor:
“Ortaköy’deki evime (herhalde kızı istemek için olsa gerek) geldiğinde elime tüfeği alıp bir şarjör boşalttım. Maşallah bizim damatta tepki yok. Dimdik durduğunu görünce kızıma layık bir genç deyip tanıştım!”
(Maşallah, mafya gibi bir adammış!)

*  *  *

Ali Ağaoğlu bu iktidarın en keskin yandaşlarından biridir. Anımsayın, savcı Zekeriya Öz’le iktidarın arasının iyi olduğu dönemde onu ve ailesini Dubai’ye beleş tatile göndermiş, Öz’ün marifetleri ortaya çıkınca bu durumu kendisi ihbar edip faturaları açıklamıştı.
Yani yandaş olmasa bile yandaşlık yapmak zorundadır!
Aksi takdirde onu mahvederler, bir gecede malına mülküne el koyup sıfıra indirdikleri gibi, bir de içeri tıkarlar!
İşlerinin bozulmasından korkan
Ali Ağaoğlu da, oyunu doğal olarak AKP’ye verir...
Tıpkı ayda 1.300 liraya talim ettirilen, ayın sonunu getiremeyen, ezilen, horlanan, sömürülen milyonlarca asgari ücretlinin en az yarısının verdiği gibi!
Türkiye’nin, Türk toplumun akıl almaz çelişkilerinden sadece biridir.