Sevgili okuyucularım, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’dan dün aldığım mektubu sizlere aynen iletiyorum.
Çıray 15 Temmuz olayı sonrasında Meclis’te kurulan Darbe Araştırma Komisyonu’nun üyesi. Ancak anlaşıldığı kadarıyla, Meclis’te çoğunluk sahibi olan iktidar partisi, bu komisyonu hiçbir zaman çalıştırmayacak, darbenin bilinmeyenleri ile perde arkası yine gizli kalacak.
Adını zaten “Araştırma komisyonu” koyduğunuz zaman, bu komisyonların hemen hiçbir yetkisi yok. Nitekim çoğunluğu AKP milletvekillerinden oluşan komisyon bugüne kadar hiçbir iş yapmadı, yapamadı.
Başka bir deyişle, Meclis Araştırma Komisyonu aradan geçen iki aylık süreye karşın bugüne kadar hiç toplanmadı. Toplantıya çağırması gereken ve Meclis Başkanı olan zat herhalde daha önemli işlerle uğraşıyor!
Görünen köy kılavuz istemez. İktidar partisi bu komisyonu ya hiçbir zaman çalıştırmayacak ya da birkaç göstermelik toplantı yaptıracak, hepsi o kadar!
Aytun Çıray’ın mektubu bu açıdan çok önemli. İşte o mektup:

* * *

“Sayın Emin Çölaşan, değerli ağabey, “Kafamdaki darbe soruları!..” başlıklı yazınızı dikkatle okudum. (Meclis’te kurulan) 15 Temmuz Darbe Komisyonu üyesi olarak çok yararlandım.
Komisyon çalışmaya başladığında sorularınızdan her birini ilgilisine sorup gündeme getireceğim.
Bana göre, yaşadığımız bu travmatik olay bir işgal girişimidir. Çünkü TSK içinde yer almış, yerleştirilmiş bir kısım siyasi İslâmcı terör örgütü üyesi Türk Milleti’ne saldırmış ve onu korumak isteyen silâhlı kuvvetlerimizle savaşmıştır. Ancak “darbe” tanımlaması genel kabul gördüğü için bu “işgal” girişimine ben de herkes gibi darbe diyeceğim.
Bu çerçevede sizin de söylediğiniz gibi, darbenin aktörleri, oluş biçimi ve amaçları hakkında kafalara takılan çok soru var. Bunların tamamına yakınının aydınlanması ve kamu vicdanının rahatlatılması şarttır.
Aksi halde 21. Yüzyıl’da darbe girişimi yaşayan bir ülke olmanın utancını yaşar dururuz. Bu anlamda Araştırma Komisyonu’nun yetkileri kısıtlı bile olsa, iktidar eğer isterse önümüzü açar ve her şey aydınlanır. Yani iktidar darbenin tüm yönleri ile aydınlanmasında ve sorumlularının ortaya çıkarılmasında samimi ise komisyonumuzun Soruşturma Komisyonu’na dönüştürülmesine hem destek vermeli, hem de çalışmalarımızın naklen yayınlanmasını sağlamalıdır...
Çünkü bu darbenin asıl muhatabı millettir, zayıf düşürülen Türk Ordusu, Türk polisi ve Türk yargısıdır. Bu darbe girişimi size, bana ve bu milletin sadık evlâtlarının tümüne karşı yapılmıştır ve onların gerçeği öğrenme hakları vardır.
Darbenin eskiden Cemaat, sonra Hizmet, sonra Paralel yapı ve en sonunda da FETÖ diye tanımlanan bir örgüt tarafından yapıldığı genel kabul görmüştür. Başka ayakları varsa da bu kabulün oluşması için güçlü deliller vardır.
Peki bu örgüt bir darbe ya da bir işgal organize edebilecek kadar devletin içinde nasıl görev almıştır? Bu kadar büyük bir sızma olabilir mi?
Yoksa bu örgüt devletin içine bugünkü iktidar tarafından bir siyasi tercih olarak mı yerleştirildi?
Darbenin başarılı olması halinde siyasi kadroları kimlerden oluşacaktı?
Hangi belediyeler bu terör örgütüne ne kadar yardımda bulundu?
Cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları kimler olacaktı?
Bu soruların cevabını benim de üyesi olduğum komisyon aydınlatmak zorundadır. Unutulmamalıdır ki, bu darbenin senaryosunu hazırlayanlar başarılı olsa da olmasa da Türkiye’nin kaybedeceği şekilde yazmışlardır. Zaten PKK, IŞİD, Suriye ve son olarak Kıbrıs’ta yaşananlara baktığımızda bu tezim haklı çıkmaktadır.
Aracılığınızla Türk Milleti’ne ve basının değerli mensuplarına şimdiden söylüyorum: Komisyonumuzun çalışmalarını engelleyen kim olursa olsun darbenin suç ortağıdır.
Sayın Çölaşan, bu darbenin arka plânının aydınlanmasında ve ortaya çıkan gerçeklerin kamuoyuna yansıtılmasında yine siz ve sizin gibi namuslu şerefli gazetecilere büyük iş düşecek. Çünkü başımıza gelenlerin vahametini anlamayanlar, sırf cukkaları ve makamları uğruna yandaşlık yapanlar için Türkiye hiç önemli değildir.
Halbuki bugün felâketin eşiğinde değiliz, tam da içindeyiz.
Anayasa yok, yargı yok, asker ve polis yaralanmış... Devir Fetret devri. İşte böyle bir ortamda 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu tarihi bir sorumluluk altındadır ve bu sorumluluk rejimin geleceğini etkileyecek kadar önemlidir.
Öyle olmasaydı daha göreve başlamadan önce tehdit ve şantajlarla karşılaşmazdım.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. Aytun Çıray. CHP İzmir Milletvekili ve Darbe Araştırma Komisyonu Üyesi.”

Tarık Akan’ın ardından


Sevgili okuyucularım, Türkiye’de “Sanat dünyasının (!)” perişan halini hep birlikte izliyoruz.
Ortalık, küçücük parasal çıkarı için bile iktidarlara yağcılık, yalakalık yapan ilkesiz, omurgasız, utanmaz, onursuz “Sanatçılarla” dolu.
Bunlar her devrin adamıdır. Egemenlerin peşinde dolanırlar, ellerini öperler, emirlerini alırlar, sonra da iktidarların karşısında esas duruşta beklerler...
Sadece ve sadece kendi parasal çıkarları için...
Eleştiremezler... Korkak ve çıkarcıdırlar.
Gerçi böyleleri hele şimdi her meslekte çoğunluk sahibi oldu ama!..
İçlerinde adam gibi kişilik sahibi olanların sayısı ne yazık ki çok azdır.

* * *

Dün yitirdiğimiz Tarık Akan Türk sanat dünyasının onurlu insanlarından biriydi. Ömrü mücadele ile geçti, fikirlerinden asla ödün vermedi, doğru olduğunu bildiği yoldan asla ayrılmadı.
Korkunun dağları bürüdüğü şu pislik ortamında hiç korkmadı.
İşte bu yüzden toplumun sevgilisi olmuştu. Kendisini küçük düşürmeden yaşadı.
İsmini o vıcık vıcık magazin ortamına hiçbir zaman bulaştırmadı, gündemdeki yerini aşkları ve maceraları ile değil, topluma yön veren saygın ilkeleriyle korumayı bildi.
Ne mutlu ona.
Tarık Akan’ı burada saygıyla anıyorum, Allah’tan rahmet diliyorum.