Sevgili okuyucularım Cumhurbaşkanı ve Başbakan art arda konuşuyor...
Bugün Milli Güvenlik Kurulu (MGK), hemen sonrasında da Bakanlar Kurulu toplanacakmış...
Ve bugün çok önemli bir karar alınıp kamuoyuna açıklanacakmış. Bunu şimdilik gizli tutuyorlarmış.
Yani sözlerinden caymazlarsa bugün çok önemli bir sürpriz kamuoyuna duyurulacak!
MGK’nın son yıllarda fazla bir önemi kalmadı.
Çoğunluk AKP’li bakanlarda, azınlık askerlerde... Başka bir deyişle MGK, hemen her konuda iktidarın istekleri doğrultusunda görev yapıyor.
Anayasa ve yasalar uyarınca “alınan tavsiye kararlarını” hükümete bildiriyor.
Başka bir deyişle hükümet sağ cebinden çıkardığı kararları MGK’ya veriyor, bu kararlar orada tavsiye’ye dönüşüp aynen hükümete gönderiliyor.

*  *  *

Bugünkü iki önemli toplantının (özellikle Bakanlar Kurulu toplantısının) ardından kamuoyuna açıklanması beklenen ve özellikle gizli tutulan çok önemli sürpriz veya sürprizler ne olabilir?
Kendi normal mantığımla tahminlerimi sıralamak isterim:
- İlki, idam cezasını yeniden getiren yasa tasarısı Meclis’e sunulacak.
- İkincisi, Meclis’e sunulacak yeni bir tasarı ile anayasa değişikliği öngörülecek. Başkanlık sistemine geçiş, o olmazsa (hiç değilse) partili cumhurbaşkanı olayı yeniden gündeme taşınacak.
- Üçüncüsü, OHAL ilan edilmesine karar verilecek.
- Dördüncüsü ve en önemlisi, bu yıl sonunda erken seçim yapılmasına ilişkin karar alındığı açıklanacak.
Bunları bir şey bilerek yazmıyorum.
Sadece normal vatandaş öngörüleridir.
Bu ortamda olmasını mümkün gördüğüm tahminler olarak sıralıyorum.

*  *  *

İktidarın bu darbe girişimini kendi çıkarları doğrultusunda dibine kadar kullanacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Medya gücü her zaman olduğu gibi ellerinde.
Kentlerde meydanları çağrılar üzerine onların kitleleri doldurdu. Bu çağrıları doğrudan Tayyip-Binali ikilisi yaptı.
Şimdi bütün kesimler meydanlarda yer kapmak için çaba harcıyor.
Örneğin İstanbul Üniversitesi Rektörü bütün öğretim üyeleri ile personelinin cep telefonlarına dün mesaj gönderdi. Bu gece İstanbul Fatih’te büyük bir demokrasi yürüyüşü yapılacakmış ve öğretim üyelerinin tümü cüppelerini giyerek katılmak zorunda imiş!

*  *  *

Toplum psikolojisi avantajı şimdi iktidarın ellerinde. Evet, bunu sonuna kadar kullanacak...
Ve bence, bugün açıklanmasa bile, en kısa zamanda erken seçime gidilecek.
Acemi ve amatör darbe girişimi sonrasında hükümetin eline dünyanın en büyük fırsatı geçti.
Bu fırsatı seçim sandıklarında oy’a tahvil edecek.
Hesaplar ortada!
HDP ile iktidarın her konuda bastonu olan MHP bu kez yüzde 10 barajını aşamayacak...
Ve meydan AKP ile CHP’ye kalacak.
CHP’nin oy oranı yaklaşık yüzde 25.
Diyelim ki erken seçimde yüzde 30’a yükseldi.
AKP yüzde 70 oyla tek başına iktidar olacak...
Üstelik anayasayı istediği gibi değiştirme çoğunluğunu elde edecek.

*  *  *

Bizim seçim sistemi ilginçtir! Kısa bir anımsatma yapayım.
AKP, 2002 seçiminde ilk kez iktidar oldu. Barajı sadece AKP ile CHP geçebildi.
AKP o seçimde sadece yüzde 33 oy almıştı ama kazandığı milletvekilliği oranı yüzde 66 oldu.
Tek başına iktidar süreci işte böyle, şansın ve seçim sisteminin yardımıyla başladı ve sürüp gidiyor.
Evet, bugün hangi önemli kararın açıklanacağı bilinmiyor ama başkanlık sistemini içeren yeni bir anayasa değişikliği, ya da erken seçim kararı olması mümkün.
Bakalım, göreceğiz!

İşkencenin belgesi


Sevgili okuyucularım, darbeci olduğu iddiasıyla yakalanıp gözaltına alınan ve tutuklanan komutanlarla ilgili kamera çekimleri ile fotoğrafları mutlaka görmüşsünüzdür.
Darbenin lideri olduğu öne sürülen havacı orgeneral Akın Öztürk başta olmak üzere tümü dayak yemişti.
Öztürk’ün sağ kulağı parçalanmış, vücudunun hemen her yerinde morluklar var.
Öteki subaylardan birinin başı yarılmış, bandajlanmış.
Hepsi aynı durumda. Ağızları burunları dağılmış.

*  *  *

Bunlar kendilerini almaya gelen güvenlik güçlerine direndi mi, o yüzden mi dayak yediler?
Bilmiyorum ama hiç zannetmiyorum.
O halde yedikleri dayağın, o darp izlerinin, yara berelerin ve morlukların nedeni nedir?
Bu iş nerede olmuştur, poliste mi, başka bir yerlerde mi?

*  *  *

Keşke o görüntüler medyaya hiç servis edilmeseydi...
Eğer suçlu iseler cezalarını yumruklar, tokat ve tekmeler değil yargı verseydi.
“İşkenceye sıfır tolerans” diyen ve özellikle yurt dışında “İşkence bizim dönemimizde yok edilmiştir, artık böyle bir şey düşünülemez bile” iddiasında bulunanlar çok büyük bir açık verdi ve Türkiye’nin saygınlığının zedelenmesine neden oldu.
Demek ki aldığı emirleri uygulamaktan başka bir suçu olmayan gariban Mehmetçiği tankların önünde kıstırıp dayak atanlarla, linç etmeye kalkışanlarla komutanları dayaktan sonra sorgulayıp çekim yaptıranlar aynı kafada!
Hiç yakışmadı.