Sevgili okuyucularım, Türkiye 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimine tanık oldu. Bu gibi olaylar sonrasında ortalığa bir sürü bilgi kirliliği yayılır.
Ağzı olan konuşur, önüne gelen ortaya bir palavra atar... Yalanla gerçeği ayırmanız mümkün olmaz.
Piyasaya muhbir vatandaşlar, kahramanlık taslayanlar, kendi reklamını yapmaya çalışanlar çıkar.
Aynen günümüzde olduğu gibi...
Herkes birbirini ihbar etmeye başlar ki, kurunun yanında yaş da yansın.

* * *

Bu darbe olayında beni en çok şaşırtan ve üzen, ordumuzun düştüğü durum oldu.
Karşımızda şöyle bir tablo var.
Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava ve Jandarma komutanları darbecilerin eline geçiyor.
Elleri ayakları bağlanıyor, kelepçe takılıyor ve makamlarından alınıp başka yerlere götürülüyor.
Darbeciler daha sonra her nedense bunları bırakıyor!
Ayıp olmasın diye “Esir alındılar” demiyorum, rehin alındıklarını söylüyorum.

* * *

Biz sıradan vatandaşlar gibi meğer hiçbiri darbe olacağını bilmiyormuş. Gecenin bir saatinde onlara haber verilmiş falan filan...
MİT uyumuş...
Ama o teşkilatın müsteşarı halen görevde. (Önceki seçimde AKP’den aday adayı olmuştu!)
Bir düşünün ki cumhurbaşkanı bile Marmaris’te tatil yaparken darbe olduğunu eniştesinden öğreniyor!

* * *

Yine sonradan öğreniyoruz ki cumhurbaşkanı dahil bütün komutanların yaverleri ve emir subayları darbecilerle beraber...
Recep Tayyip “İstihbarat zaafı var” diyor.
Sadece bu kadar da değil...
Darbecilerle birlikte olan başka güçler de var:
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, Kuvvet karargâhları, Özel Kuvvetler, Hakkari’den İstanbul’a Türkiye’nin dört bir yanındaki çeşitli askeri birlikler...

* * *

Hava Kuvvetleri Komutanı İstanbul’da bir düğünde!
Jandarma Genel Komutanı Ankara’da bir düğünde.
Darbe haberi karargaha geldiğinde ve kendilerine bildirildiğinde istiflerini hiç bozmuyorlar ve darbeciler tarafından düğünlerden yaka paça götürülüp gözaltına alınıyorlar.
Hükümetten yana olduğunu söyleyen 1. Ordu Komutanı kendisiyle konuşan Cumhurbaşkanı’na “Beni Devlet Bahçeli’ye sorabilirsiniz” deyip bir siyasetçiyi referans gösteriyor.
Bilgi kirliliğinin hızla yayıldığı ilk günlerde darbenin lideri olarak Hava Kuvvetleri eski Komutanı, YAŞ üyesi Akın Öztürk’ün ismi ortaya atılmıştı.
Dikkat ediniz, 15 Temmuz gecesinden bu yana neredeyse iki hafta geçti ama darbe olayının başı kıçı halen belli değil.

* * *

Size işin küçücük boyutta bir bölümünü anlatmaya çalıştım.
Şimdi aklıma bazı sorular geliyor...
Sıradan vatandaş mantığımla aklıma gelenler...
Ben darbeci olsam, Türk ordusunun Genelkurmay Başkanı dahil bütün üst düzey komutanlarını toparlayıp rehin alsam, hepsini bir yerlerde toparlayıp enterne etsem...
Ve elimde böylesine büyük silahlı güçler olsa...
Ben ne yapar yapar ve o darbeyi yarım bıraktırmazdım.
O halde ne oldu?
Bu iş niçin çuvalladı?
Bu soruların yanıtı mutlaka ortaya çıkarılmalıdır.
Ama yalanlarla, iftiralarla, halkımız engelledi laflarıyla değil somut belge ve bilgilerle...
Zira Türk ordusu, ama özellikle de komuta kademesi Cumhuriyet tarihinde hiçbir zaman bu duruma düşmemişti.
Bazıları karargahlarda, bazıları ise düğün gecelerinde rehin alınıp yere yatırılan, ellerine ve ayaklarına kelepçe vurulup başka yerlere götürülen bir komuta kademesi!..

* * *

O halde birkaç soru daha sorayım:
Bu komuta kademesi bundan sonra da görevde kalacak mı?
Bu darbeciler ne yeteneksiz, belki de korkak adamlarmış ki, ellerine geçen bu fırsatı tepmişler ve darbeyi yarım bırakmayı içlerine sindirmişler?
Bu darbede kim ne yapmıştır?
Kim darbeden yana, kim değildi? İkili oynayanlar, şimdi kahramanlık pozlarına bürünenler var mıdır, kimlerdir?
Hangileri esen rüzgara göre tavır koydu?
Bu sorulara net yanıtlar ortaya çıkmadığı sürece ordumuz rahat nefes almayacaktır.
Bundan sonra herkes birbirine kuşkuyla bakacak, dedikodu mekanizması bütün hızıyla çalışacaktır.
Zaten silah arkadaşlarını suçlamalar ve sözlerindeki çelişkiler şimdi komutanların savcılık ifadelerinde ortaya çıkmaya başladı.

* * *

Türk ordusunda 358 general ve amiral var.
Bunlardan 143’ü (yarıya yakını) şu anda tutuklu durumda.
Acaba bunların kaçı masum, kaçı FETÖ’cü, kaçı gerçekten darbeci ve maceracı?
Kuruların yanında yaşlar da yakılacak mı?

* * *

Bugün Ankara’da Yüksek Askeri Şura toplantısı var. Çok sayıda general, amiral ve subayın çeşitli gerekçelerle ordudan atılacağı
kesin gibi.
Ancak rehin alınan komutanların (süresi biten Jandarma dışında) görevde kalacağı da kesin gibi.
Galiba bu konuda en doğru sözleri Balyoz Davası’nda yıllarca hapis yatırılan Jandarma kurmay Albay Mustafa Önsel söyledi:
“Makamında derdest edilen (etkisiz duruma getirilen, rehin alınan) bir komutan, dünyanın hiçbir ordusunda artık komutanlık edemez. Haberimiz yoktu demekle olmaz. Komutansan, sorumluluğun varsa haberin olmak zorunda. En yakınındakini bile tanımayandan komutan olmaz. Askerlikte komutan sorumluluğu diye bir şey var. Bunun hesabını vermek zorundalar. Sadece gitmeleri yetmez, hem TSK mensuplarından, hem de Türk Milleti’nden özür dileyerek (bugünkü) YAŞ kararlarını beklemeden gitmeliler.”