Sevgili okuyucularım, bizi yönetenler, ülkemizi AB ilişkilerinde bile açmaza sürükledi. Dün olanları ve uğradığımız hezimeti hep birlikte gördük.
Avrupa Parlamentosu’nun hem Türkiye hem de AB açısından çok önemli toplantısı yapıldı.
Türkiye ile ilişkilerini dondurma, askıya alma konusu görüşülecekti...
Ve ne yazık ki tarihe geçecek bir gol yedik.
Karar ezici bir çoğunlukla, 37’ye karşı 479 oyla alındı.

*  *  *

Dünya liderimizin bu konuda önceki gün söylediği sözler önemlidir!
“Peşinen söylüyorum ve tüm dünyaya sesleniyorum. Avrupa Parlamentosu hangi kararı alırsa alsın bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir değeri yoktur!..”
Demek ki bunların kulağına önceden kar suyu kaçmıştı!..
Yani kararın olumsuz çıkacağı konusunda istihbarat almışlardı.
Oysa bugün bunları söyleyip AB’ye posta koyanlar, yıllardan beri AB üyesi olmak için Avrupa’nın kapısını aşındıranlardır.

*  *  *

AB üyeliğini iç siyasette sonuna kadar kullandılar...
Günün birinde bu isteğimiz kabul edilecek, pasaportunu cebine koyan her Türk vatandaşı aile bireyleriyle birlikte vize mize almaya gerek olmadan istediği Avrupa ülkesine gidip iş bulacak, bol para kazanacak ve hayatını yeniden yaşamaya başlayacaktı!
Ancak ortada bir tek sorun vardı!
AB üyeliğimiz için ilk aşama müzakere tarihi alabilmekti. Yeter ki almayı başaralım!..
Sonrası çorap söküğü gibi gelecek, müzakereler başlayınca en kısa zamanda bitecek ve AKP iktidarı büyük bir zafer kazanmış olacaktı.

*  *  *

AB en sonunda ikna oldu ve bizimkileri görüşme için Brüksel’e davet etti.
Günlerden 16 Aralık 2004...
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül kalabalık bir heyetle Brüksel’de...
Müzakere tarihi alındı, AB üyeliğimizin yolu böylece açılmış oldu!
17 Aralık 2004 günü Türkiye’ye döneceklerdi ama bunu bir zafer kutlamasına dönüştürmek gerekirdi!

*  *  *

Hazırlıklar haftalar öncesinde başlatıldı. Ankara’da Atatürk Bulvarı üzerinde Meclis giriş kapısının tam önüne büyük boy bir saat kuruldu. Müzakere tarihine göre ayarlanan insan boyu yüksekliğindeki saat ileriye değil, geriye doğru çalışıyordu.
Örneğin altı gün 23 saat kaldı...
İki gün 18 saat kaldı gibi...
16 Aralık günü saat sıfırlanacaktı!
Bizim medyadaki liboş ve yandaş takımı bu saatin önüne gidip poz veriyor, “Zaferimize çok az kaldı” diye yayınlar yapıyordu.

*  *  *

En sonunda müzakere tarihini almayı başardık! Ancak bazı “Önemsiz” sorunlar vardı. AB tarafından açıklamalar yapılıyordu:
“Bu işin ucu açıktır, Türkiye fazla bir umuda kapılmasın. Hele serbest dolaşım konusunda hiç kapılmasın...”
Olsun varsın, müzakere tarihini almıştık ya, ötesi bizi ırgalamazdı!
Şimdi sıra ekibimizin dönüşüne ve yapılacak zafer kutlamalarına gelmişti.

*  *  *

Tayyip-Abdullah ikilisi 17 Aralık 2004 günü Ankara’ya geldi. Karşılama töreni önce Esenboğa’da, sonra Kızılay’da yapılacaktı ve her şey hazırdı.
Büyükşehir Belediyesi Kızılay’da kürsü kurmuştu.
Ankara’nın tamamına, Türkiye’nin pek çok yerine mavi renkli AB bayrakları asılmıştı!
Ötesini o günkü Sabah Gazetesi’nden özetleyerek veriyorum:
“Erdoğan Ankara’da coşkuyla karşılandı. Kızılay’da AB şöleninde konuşan Erdoğan ‘Hamdolsun tarihi aldık’ dedi. Başbakan Erdoğan Brüksel’den Ankara’ya dönüşünde coşkuyla karşılandı ve AB’den müzakere tarihi alınması Kızılay’da binlerce vatandaşın katıldığı AB şöleni ile kutlandı. Esenboğa’da da büyük bir karşılama töreni hazırdı.
Araç konvoyu yola çıktı. Başbakan ve Gül, üzerinde Başbakanlık yazan üstü açık otobüse bindiler. Sokaktaki vatandaşların sevgi gösterisine el sallayarak karşılık veren Erdoğan ve Gül, Kızılay’a tam iki saatte ulaşabildiler.
Kızılay’da meydanı dolduran coşkulu bir kalabalık vardı. Erdoğan ve Gül hazırlanan platformun üzerine çıkarken halk coşkuyla alkışladı.
Balonlar uçuruldu, havai fişek gösterileri yapıldı.
Şölende ilk konuşmayı Abdullah Gül yaptı: Hepimiz bu davanın sonsuz savunucusu olduk. Hükümetimize güvenin. Türkiye artık çok farklı olacak. Vatandaşlarımız da çok farklı olacak. (Pasaportu cebine koyan ver elini Avrupa diyecek!)
Sonra Tayyip Erdoğan konuştu: Hayırlı olsun. Bu sadece bizim değil, milletimizin başarısıdır. Siz bize yürüyün dediniz ve biz yürüdük. İnandık, çalıştık ve hamdolsun sizinle birlikte başardık.
Bundan sonra ülkemizde demokrasi farklı bir şekilde güç bulacaktır. (Buldu!) Türkiye çağdaş ülkeler arasındaki yerini alacaktır. (Aldı!) Bu yolu adeta dantel örer gibi öreceğiz. (Ördü!) Yolumuz açıktır. (Gerçekten de açık olduğunu gördük.)”

*  *  *

İki gün önce AB’ye seslenip “Siz kim oluyorsunuz, kim takar sizi!.. Alacağınız kararı tanımayacağız” demeye getiren Recep Tayyip Bey 17 Aralık 2004 günü Kızılay’da düzenlenen AB şöleninde ise aynen şunları söylüyordu:
“Avrupa Birliği Parlamentosu üyelerine teşekkür ediyorum.”
Sen bu heriflerin kapısını yıllarca aşındır, rica minnet et, yalvar yakar, teşekkür et, şimdi ise bağıra çağıra posta koy!
Ne demeli...
Dün öyle, bugün böyle!
Yarın aynı kapılara yine gittiklerini göreceğiz, sakın şaşırmayın.