Sevgili okuyucularım, bu fotoğraf salı günü bizim gazetenin birinci sayfasında manşette verilmişti. Yani o açıdan bakıldığında yeni değildir.
Ama benim de bu konuda söyleyeceklerim var.
Şimdi yazmasam içime sinmez, işin rahatsızlığını yaşarım.
Beşiktaş stadının açılış töreninde tribünler...
Her sözünü ve adımını onurla ve gururla izlediğimiz dünya liderimiz koltukta oturuyor.
Hemen arkasında ise kardeşi Mustafa Erdoğan oturmakta.
Geri kalan herkes ayakta bekliyor, ya da bekletiliyor...
İkilinin yanında sadrazam Davutoğlu Ahmet Paşa, bakanlar ve koruma ordusuyla birlikte ayakta duran bir kişi daha var.
Önceki cumhurbaşkanı Abdullah Gül!
Muhterem Recep Tayyip onlara ya “Buyurun siz de oturun beyler” demeyi akıl etmemiş, ya da özellikle kendisini orada bile dev aynasında gördüğü için yüksek huzurunda ayakta bekletmeyi tercih etmiş.

* * *

Büyükler büyüğü dünya liderimiz, Bay Abdullah’ı da kendisinin yanında ikinci sınıf kamu görevlisi olarak gördüğü için de oturtmamış olabilir.
Belki de içinden “Eyy Abdullah unutma ki seni cumhurbaşkanı seçtiren benim” diyordu.
Süresi bitmiş bile olsa eski bir cumhurbaşkanının kendisini bu duruma düşürüp orada ayakta beklemeyi içine sindirmiş olması ayıptır.
Üstelik önceden bulunduğu o makama saygısızlıktır.

* * *

Abdullah Gül, Recep Tayyip’in yanında bunu hep yapıyor.
Yakın geçmişe dönelim... 10 Mayıs 2014 günü Danıştay’ın bir töreni vardı. Kürsüde konuşan Metin Feyzioğlu sözü uzatınca dünya liderimiz sinirlenmiş, ayağa kalkmış ve salonu bağıra çağıra, el kol hareketleriyle terk etmişti.
Tam bir skandala tanık olmuştuk.
Kendisi o sırada başbakan idi.
Yanında bulunan cumhurbaşkanı Abdullah Gül de onunla birlikte ayağa kalktı ve kapıya yöneldiler.
Recep Tayyip önde, Abdullah arkada dışarı çıktılar.
Başbakan öne geçmiş, çaresiz kalan cumhurbaşkanı onun arkasından koşturuyordu.
Bütün devlet protokolü ve cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığı altüst edilmişti.

* * *

Bunun yeni ve son örneğine Beşiktaş stadının açılış töreninde tanık olduk.
Dünya liderimiz yanına biraderini alıp koltuğa kurulmuş, önceki cumhurbaşkanı ise onun başucunda ayakta bekliyor...
Ya da bekletiliyor.
Davutoğlu Ahmet ve orada ayakta dikilenler için bir şey diyemem.
Ama Abdullah Gül’e yapılan gerçek bir saygısızlıktır.
Ceza almış ilkokul çocuğu gibi kendisi de ayakta beklemeyi içine sindirerek bu olaya resmen çanak tutmuş, yedi yıl bulunduğu makamın onurunu koruyamamıştır.
Cumhurbaşkanlığı makamına yapılan saygısızlık...
Hem de biri eski, öbürü yeni, iki adet cumhurbaşkanı tarafından!

Ali Özgündüz’ün kitabı


Sevgili okuyucularım, hukukçu ve Cumhuriyet savcısı Ali Özgündüz geçen dönem CHP milletvekili idi.
Üzeri daha sonra el çabukluğu ile kapatılan 17/25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk operasyonları konusunda Meclis çatısı altında yoğun çaba harcamış, Rıza Sarraf isimli İranlının, bazı bakanların ve bürokratların marifetlerini, bilgi ve belgelerini devlet arşivlerinden toplamıştı.
Özgündüz şimdi bu rezillikleri anlatan dört dörtlük bir kitap yazdı:
“17/25 Aralık. Reza’nın ‘Rıza’sını’ Kazananlar.” (Kaynak Yayınları.)
Meclis’te milletvekillerinden bile özenle saklanan bu belgelerden bir bölümünü şimdi bu kitapta okuyacak ve 17/25 Aralık gerçeklerini bir kez daha hayretle ve ibretle göreceksiniz...
Ve bir kez daha utanacaksınız.
Türkiye’yi el birliği ile ne güzel soymuşlar.
Ali Özgündüz’ü kutluyorum, ellerine sağlık diyorum.