Sevgili okurlarım, Türkiye’de nelerin olduğunu hep birlikte izliyor ve hayretler içinde kalıyoruz.
Ekonomideki perişanlığın kürsülerde nutuk atarak sona ereceğini zannedenler var!
Her gün yeni bir muhtarlar toplantısı düzenleyip onlara hitap edenler var. O muhtarlar salonda sadece figüran.
Tayyip Erdoğan için önemli olan bir kez daha televizyon yayınlarında boy gösterip propaganda yapmak.

*  *  *

Ekonomi batık durumda. Döviz her gün artış rekorları kırıyor, hükümetin yaptığı tek şey ise her gün yeni zamlar yapmak.
Zam yapmak dünyanın en kolay işi...
Özelikle akaryakıt, içki, sigara zamları...
Bütçe batık, durum sadece zamlarla kurtarılmak isteniyor.
Ancak gelin görün ki bunu yapmak ve iyimserlik nutukları atmak ekonomiyi düzeltmeye yetmiyor.

*  *  *

Milyonlarca insanımız perişan durumda, hükümetin tek derdi ise anayasayı değiştirip başkanlık sistemini getirmek.
Yasama, yargı ve yürütme’yi tek kişinin ellerine ve keyfine teslim etmek.
Hükümetin elinin altında iyi ki Devlet Bahçeli gibi bir unsur var!
Bu iktidar Allah’ın sevgili kulu imiş...
Zira Devlet Bey gibi bir muhalefet partisi başkanı vallahi her iktidara nasip olmaz.
İktidarın başına kondurulan bir devlet kuşu olarak görev yapmakta!

*  *  *

Dün Binali Yıldırım’la görüştüler.
Kimsenin kuşkusu olmasın, AKP ne istiyorsa o olacaktır. Sadece başkanlık sisteminde değil, her konuda.
Teslim bayrağını çoktan çeken Devlet Bey belli konularda ufak tefek mızıkçılık yapabilir ama hiç önemli değildir. İşin aslında iktidara destek vermeye eli mahkûmdur.
Onun siyasetteki fonksiyonu AKP’ye baston olmaktır.

*  *  *

Peki bu süreçte CHP ne yapıyor? Koskoca ana muhalefet partisi acaba görevini yeterince yerine getiriyor mu?
Sizlerden gelen bazı mesajlar var, sanırım toplumun sesini yansıtıyor.
Bugün o mesajlardan ikisini kullanıyorum. Kendilerinden izin almadığım için isimlerini vermiyorum.
CHP’yi eleştirirken haksızlar mı?

*  *  *

“Sayın Emin Çölaşan, bir muhalefet partisinin iktidarın yanlış bir uygulamasını tespit ettiğinde yapacağı şey ‘Biz iktidara geldiğimizde bu yanlışı şöyle düzelteceğiz’ demek olmalıdır.
Örneğin ‘İktidar olduğumuzda GATA’yı yeniden eski statüsüne kavuşturacağız’, ya da ‘Harp okullarını yeniden açacağız , Adalet Bakanı ile müsteşarının HSYK üzerindeki baskısını ortadan kaldıracağız, ekonomide şu yolu izleyeceğiz’ gibi...
Bunlar gibi daha pek çok örnek vermek mümkün...
Toplum somut bir şeyler bekliyor.
Oysa CHP, iktidarın yanlış uygulamalarını devamlı olarak eleştiriyor.
Ancak asıl vurucu hamle olan sözleri söylemediği için seçmenin gözünde devamlı olarak yakınan, hiçbir şey yapamayan ve elinden hiçbir şey gelmeyen aciz bir parti olarak algılanıyor...”

*  *  *

“Sayın Çölaşan, sizinle aynı görüşleri paylaşan biriyim. Ancak naçizane fikrim olarak yazılarınızı ve dolayısıyla enerjinizi böylesine sıklıkla AKP eleştirilerine değil de, başta ana muhalefet olan CHP ve diğerleri için harcasanız daha verimli olmaz mı?
Mevcut hükümeti yıllardır herkes eleştiriyor zaten. Bir adım yol alamadığımız gibi her gün daha geriye doğru gidiyoruz.
Bugün yaşadıklarımızın önemli bir bölümünün nedeni bizleri iyi temsil edemeyen muhalefet partileridir.
Sizler ve bizler mevcut hükümeti veya hükümetleri eleştirirken, muhalefet partilerinin sadece eleştiri yapıp kenara çekilmeleri ve
‘Biz zaten söylemiştik’ mantığındaki yaklaşımları kabul edilemez.
Kendi vermiş olduğum oy adına muhalefetten beklentim başta yolsuzluklar olmak üzere bu uğurda kendilerini gerekirse TBMM’ye kilitleyip bu sorunların net çözümüne kadar her şeyi göze almalarıdır.
Halktan talep ettikleri sorumluluk bunu gerektirir...Bunun dışında mevcut tarzları ve konulara yaklaşımlarının profesyonellikten yoksun, çocukça ve hatta kendilerinin halkı kandırmaya yönelik hareketleri olduğunu düşünüyorum.
Özetle, güzel günleri görmek istiyorsak bunun yolu, düşünce tarzı ve yaptıkları çoktan ayyuka çıkmış olan hükümeti değil de en başta ana muhalefeti adam etmekten geçmektedir.
Bu yönde duygu ve düşüncelerimize kıymetli köşenizde daha çok, mümkünse her gün yer ayırmanızı rica eder saygılar sunarım.”

*  *  *

Bir de GATA ile ilgili bir mesaj var. Askeriyenin elinden alınan ve adı Sultan Abdülhamit Hastanesi olarak değiştirilen o koskoca hastanenin hekimlerinden biri yazmış;
“Sayın Çölaşan, ben de GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’nden ihraç edilen bir öğretim üyesiyim. Sanırım Haydarpaşa’dan ihraç edilenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Nedense Sağlık Bakanı GATA Haydarpaşa’ya özel ilgi gösterdi ve yalan yanlış beyanlarda bulundu.
Zaten o beyanlar sonrasında 29 Ekim günü 675 sayılı Kararname ile 101 doktor bir anda ihraç edildi. Şu anda birçok klinik çalışmıyor veya çalıştırılmıyor.
Hastalar ve çalışanlar perişan durumda.
Ben size bir müjde (!) vereyim, kısa süre sonra GATA Haydarpaşa arazisi satışa çıkarılırsa şaşırmayalım. Saygılarımla.”