Sevgili okuyucularım, Bank Asya adını son Fetullah operasyonları sonrasında sık sık duyduk. Banka gerçekten de cemaate aitti.
Açılışı 1996 yılında yapılmış, törene dönemin başbakanı Tansu Çiller, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullah vesaire tam kadro katılmışlardı.
Devlet denetimi altında çalışan yasal bir banka idi. Bu yıl kapatılana kadar o konumunu korudu.
Şimdi 15 Temmuz olayı sonrasında kaynatılan cadı kazanı nedeniyle, bu bankada hesap açtırmış olan çok sayıda devlet memuru açığa alınıyor, işten çıkarılıyor, hatta tutuklanıyor, işadamlarının peşine düşülüyor.

* * *

Şimdi size elime dün ulaşan bir mektubu özetleyerek iletiyorum:
“Sayın Çölaşan, eşim ve ben sizin okurunuz olduğumuzdan, başımıza gelenleri sizinle paylaşmak istedim.
Eşim Deniz Ayhan Mersin’de bir lisede edebiyat öğretmeni olarak görev yaparken, 16 Eylül 2016 günü Bank Asya’da eskiden hesabımız olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Açığa alınma veya görevden uzaklaştırma yok. Doğrudan tutuklandı...”
Hanımefendi eşinin niteliklerini yazıyor, o yapıyla uzaktan yakından ilgisi olmadığını savunuyor ve şöyle diyor:
“Ben başka bir özel bankada (Şekerbank’ta) çalışıyordum, işten çıkarıldım. Sonra bir süre Bank Asya’da çalıştım ve kafa yapımız uyuşmadığı için oradan da çıkarıldım.
Şekerbank’tan mahkeme kararıyla dört yıl sonra aldığım tazminatı çalışmakta olduğum Bank Asya’ya yatırmıştım.
Hesaptaki paramız yaklaşık 81 bin liradır. Önceki işyerimden kazandığım tazminat ve bir miktar de kendi özel birikimimizden oluşmakta idi.
Bu para Bank Asya’ya 2013 yılında yatırıldı çünkü ev alacaktık. 2014 yılı ocak ayında ise evi alırken hesaptan çekilmiştir. Paranın vadesi dolunca hesabı eşimin adına aktardık ve 10 gün sonra çektik.
Yani paranın bankaya girişi 2013, çekilişi 2014 yılıdır.
Hesaplarımız incelense bu durum görülecektir...”

* * *

Edebiyat öğretmeni Deniz Ayhan halen Mersin Cezaevi’nde tutuklu imiş.
Bu mektubu yazan (ve isminin açıklanmasını istemeyen) eşi hanımefendi ile dün telefonda konuştum. Yazdıklarını aynen doğruladı.
Israrla sordum:
“Eşinizin FETÖ vesaire ile başka ilişkileri olmasın?..”
Kesinlikle olmadığını, zaten yargı kararlarında da böyle bir suçlama yapılmadığını, o tarihe kadar hakkında hiçbir soruşturma açılmadığını söyledi.
Şimdi bir düşünün, üç yıl önce Bank Asya’da 81 bin liralık mevduat hesabı olan bir edebiyat öğretmeni, sırf bu nedenle tutuklanmış durumda!
Bunu hiç kimseye anlatamazsınız.

* * *

Bank Asya devlet denetimi altında çalışan yasal bir banka idi...
Türk Hava Yolları gibi pek çok kamu kurumu, parasını iktidardan torpilli olan buraya yatırır ve cemaati beslerdi.
İktidar-cemaat kavgası patlayınca paralarını çektiler...
Ve dikkat ediniz, Bank Asya’da hangi kamu kurumlarının parası olduğu bugüne kadar açıklanmadı!
Sır gibi saklanıyor.

* * *
Bir bankanın yöneticileri, şubelerinde toplanan mevduat paralarını kendi siyasal çıkarları ve yapacakları yolsuzluklar doğrultusunda kullanmış olabilir.
Bu, çok ağır bir suçtur.
Devlet olarak binersin tepelerine ve hesabı şakır şakır sorarsın.
Bank Asya, elindeki çok büyük paraları Fetullah cemaatine peşkeş çekmiş olabilir.
Bunun sorumlusu geçmiş yıllarda orada şu veya bu nedenle 81 bin liralık hesabı olan sıradan vatandaş değildir.
Açıklasanıza trilyonlarca lirasını o bankaya yatıran kamu kurumlarını!..
Acaba bir sürü büyük banka dururken niçin Bank Asya’yı tercih etmişler?..
Çünkü Bank Asya bu iktidarın torpilli bankası idi.
Banka yönetimi iktidar mensuplarına gider, “Sizin kurumlara söyleyin, bize de kıyak yapsınlar” derdi...
Ve o kurumlara “Bank Asya muhterem hoca efendimizin bankasıdır, onları kollayın” diye talimat verilirdi.

* * *

Üç yıl önce adına açılmış mütevazı bir hesap var diye lise edebiyat öğretmeni Deniz Ayhan’ın tutuklanmış olması inanılır gibi bir olay değildir.
Kendisini veya bana bu bilgileri gönderen eşini tanımam...
Eğer öğretmenin bir suçu varsa eyvallah... Darbecilik, terör örgütüyle bağlantı vesaire...
Binsinler tepesine, sorsunlar hesabı, ona da eyvallah...

* * *

Bu sözlerimi lütfen, sakın ola ki yanlış anlamayın.
Cemaati, Fetullah’ı falan savunmak için yazmıyorum.
Onlarla hep mücadele etmiş, geçmişte neler yaptıklarını, hele Ergenekon ve Balyoz davalarındaki utanç verici marifetlerini çok iyi bilen bir gazeteciyim...
Ama önemli olan “Hukuksuzluğa” karşı çıkmaktır ve bu süreçte cemaat bahanesiyle bile olsa on binlerce kişiye hukuksuzluk yapıldığı açıktır.
Açığa alınanlar, devletten kovulanlar, gözaltına alınıp tutuklananlar...
Kurunun yanında yaş da yakılıyor, suçlunun yanında suçsuz da mağdur ediliyor.
Devlet “Kana kan, intikam” anlayışı ile yönetiliyor.