Sevgili okuyucularım, Türkiye’de her şey birbirine girmiş durumda. Devlet dahil kimse ne olduğunu bilmiyor, her kafadan bir ses çıkıyor.
Devletin Anadolu Ajansı birkaç gün önce Suriye sınırından olduğu anlaşılan çok önemli bir haber geçti.
PKK’nın önde gelenlerinden Bahoz Erdal isimli teröristin aracı sınırımıza 10 kilometre mesafedeki bir alanda bombalanıp havaya uçurulmuş ve Bahoz böylece öldürülmüş (tü).
Aracı bombaladığı iddia edilen, ismi cismi bugüne kadar duyulmamış olan bilmem ne tugayları isimli bir örgüt.
Haberi geçen ajans devletin ajansı.
Normalde baktığınızda yalan-yanlış haber geçmemesi gerekir.
Üstelik bu gibi kritik haberleri ajansın oradaki yerel muhabiri (yüzde yüz kesin olmadıkça) geçemez zira yetkisini aşar.
Geçse bile haber servis edilmeden önce Ankara merkezde araştırılır, ancak kesinlik kazandığı takdirde servise verilir.
Bu gibi kritik haberler Anadolu Ajansı’na genelde ya MİT, polis ya da yerel yetkililer tarafından uçurulur ve bütün medyaya o yolla servis edilir.

*  *  *

Uzun yıllardan beri senin başına en büyük bela olan terör örgütünün tepe bir yöneticisi öldürülecek ama senin devlet olarak haberin olmayacak!
Bu mümkün mü?
Nitekim bir tek devlet yetkilisi bile “Bu haber kesin doğrudur” diyemiyor.
Haberi ilk duyduğumda “Bu bombalamayı mutlaka MİT düzenlemiştir, helal olsun” demiştim.
Bu aşamada yandaş medya hemen devreye sokuldu ve “Evet öldürüldü” çığlıkları arşa yükseldi.
Ama sonrası fos çıktı.
PKK olayı yalanladı.
Önceki gün El Cezire televizyonu, Bahoz Erdal olduğunu iddia eden biriyle yaptığı telefon söyleşisini yayınladı.
Herif “Ben ölmedim, yaşıyorum” diyordu.

*  *  *

MİT’in en önemli görevlerinden biri terör örgütlerinin içinden istihbarat toplamaktır. Bu iş için içeriden veya dışarıdan çok sayıda örgütçü eleman parayla veya başka çıkarlar karşılığında satın alınır.
Bunların bir bölümüne maaş bağlanır, bir bölümüne ise getirdikleri haber başına para verilir.
Sayıları çoktur.
Bunlara yapılacak olan ödemeler devlet bütçesinde istihbarat giderleri olarak yer alır. Bazı ödemeler ise örtülü ödenek parasından yapılır.

*  *  *

Şimdiii!.. Örgütün içinde senin binlerce ajanın, muhbir vatandaşın var ama sen devlet olarak bir teröristin ölüp ölmediğini bilemiyorsun!..
Bu nasıl iştir yaaa!
Devletin ajansı adamın öldürüldüğü konusunda haber geçiyor.
Bu haberi nereden almış, kimden almış, doğru mu değil mi, bunları da sorgulaman mümkün olmuyor ve her kafadan çelişkili sesler çıkıyor!
Hiç kuşkum yok, ABD ve İsrail bu teröristin ölüp ölmediğini ilk günden beri biliyor ama her nedense suskun kalmayı yeğliyor.
Ama bizim hükümet bilmiyor ve içinden “İnşallah ölmüştür” diye dua etmekle yetiniyor.

*  *  *

Aslında Bahoz öldürülmüş olsaydı, ilk açıklamayı hiç kuşkunuz olmasın Tayyip yapar ve müjdeli haberi verirdi.
Allah rızası için hiç değilse bir açıklama yapıp durumu mertçe bildirsinler:
“Sayın vatandaşlarımız bu adam hakkında rivayet muhtelif ama gerçeği biz de bilmiyoruz. Öğrenince size duyururuz” desinler!
Türkiye işte bu kafalar tarafından yönetiliyor.

Binali-Bahçeli ikilisinin mutluluğu


Devlet Bahçeli önceki gün Ankara adliyesine gidip hakkında düzenlenmiş olan fezlekeler nedeniyle savcıya ifade verdi.
Çıkışta gazetecilere açıklama yaptı:
“Çağrılar çok nazik bir üslupla yapılmış ve işlemler yine aynı çerçevede sürdürülmüştür... (İfadesi istenen bütün genel başkanlar ve milletvekilleri) rahatlıkla gelmeli, yargıya güvenmeli ve bildiklerini anlatmalıdır!”
İfade vermek için adliyeye sık sık gidenlerden biriyim.
Size savcılıktan yazılı bir tebligat gelir. Belirtilen günde ifadeye gitmediğiniz takdirde hakkınızda yakalama kararı verileceği, zorla getirileceğiniz bildirilir.
Siz de gider ve ifadenizi çoğu zaman savcının kendisine değil, kâtibine verirsiniz.
Devlet Bey’in sözünü ettiği nazik bir üslup ne demektir, doğrusu anlayabilmiş değilim.

*  *  *

İfadeyi Başsavcı Harun Kodalak’a vermiş. Bundan sonra başka genel başkanlar ve milletvekilleri de yeni çıkan yasa sonrasında ifadeye çağrılacak.
Acaba onlar da ne olduğu anlaşılmayan bu nazik üslupla mı çağrılacak, yoksa bildiğimiz o klasik tebligatlarla mı!..
Ya da Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş gibi genel başkanların ifadesi de başsavcı tarafından mı alınacak!..

*  *  *

Devlet Bey ifadeye gitti, bu güzel açıklamaları yaptı ve mutluluğunu dile getirdi.
O mutlu olur da Bay Binali durur mu!
Hemen ardından konuştu ve iktidarın en büyük destekçisi Devlet Bahçeli’den övgüyle söz etti:
“MHP liderinin ifade vermiş olmasını tebrik ediyorum. Daveti aldı ve gitti, savcıya ifadesini verdi. Örnek bir davranış. Afra tafra yapan, milleti sokağa çağıran diğer muhalefet liderlerine söylüyorum. Hukuktan ve Türk adaletinden korkmayın!”
AKP ile MHP yönetimi arasındaki işbirliği bundan daha güzel anlatılamazdı.