Sevgili okuyucularım, bu iktidarın çok ilginç ve cingözce bazı taktikleri var. Örneğin işlerine gelmediği sürece size açıklama göndermezler. 
Sadece biraz zaman geçmesini beklerler. Anlayış şudur: 
“İstedikleri kadar yazsınlar. Bir gün yazarlar, üç gün yazarlar, sonra da unuturlar.”
Ama yazılıp çizilenler yüzünden zor durumda kaldılarsa, başları belaya girecekse hemen “Biz onu demek istememiştik ki” diye geri adım atarlar.

* * *

Bunun son örneği yine karşımızda...
Meclis Başkanı olan İsmail Kahraman isimli şahıs konuştu:
“Laiklik ilkesi yeni anayasada olmamalıdır. Anayasamız dindar olmalıdır!”
Bu şahıs bu sözleri Recep Tayyip’in izni ve onayı olmadan söyleyemez. Önce ona danıştı, sonra söyledi...
Ya da Recep Tayyip kendisine “Sen şunları söyle de havayı bir koklayalım. Bakalım tepkiler nasıl gelecek” dedi. 
O da bunu yaptı. 

* * *

Ancak tepkiler onların tahmin ettiğinden çok daha fazla oldu. Türkiye ayağa kalktı, üstelik yurt dışından bile tepki yağdı. 
Sonra hepsi birden sıraya geçip konuştu: 
“Aman efendim kamuoyu sakın yanlış anlamasın. O sözler bizi bağlamaz. Sayın Meclis Başkanımızın kişisel görüşüdür!”
İşlerine gelmeyince hemen kıvırtırlar, iş ya kişisel görüş, ya da yanlış anlaşıldı oluverir!
“Önce vur sonra öp” taktiği.  

* * *

Bu komedinin perde arkasında bir gerçek daha var ama çok daha acı!..
Güneydoğu’da kan gövdeyi götürüyor. Türkiye her gün şehit cenazeleri kaldırmaktan yorgun düşmüş durumda. 
Dahası var. 
Topraklarımız ve kentlerimiz bombalanıyor. 
Bu topraklar son bombalanma olayına 1920-1921 yıllarında Milli Mücadele sürerken tanık olmuştu. 
Yunan topçusu ordumuza bomba yağdırıyordu. 
Sonrasında, 2016 yılına kadar böyle bir olay yaşanmadı. 
Şimdi ise IŞİD isimli İslamcı terör örgütü Kilis’e, hem de kent merkezine roket yağdırıyor. 
Düne kadar 18 ölü! 
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kenti roketlerle vurulurken bizi yöneten aymazlardan ses yok! 
Elleri kolları adeta bağlanmış, her biri Ankara ve İstanbul’daki sırça köşklerinde nutuk atmakla meşgul...

* * *

Meclis Başkanı olan İsmail Kahraman isimli şahıs laiklik konusundaki incilerini, bu inanılmaz zırvalarını işte böyle bir ortamda ortalığa saçtı...
Terörü, şehit cenazelerini ve Kilis’in bombalanmasını unutturup ülke gündemini değiştirmek için...
Ama gelin görün ki başarılı olamadı. 
Çok tepki aldı ve oyun ters tepti. 
Başka bir deyişle bunların laiklik saldırısı şimdilik donduruldu ve buzdolabına konuldu. Hem de kendileri tarafından. 
Bu elbette kesin kararları değil. 
Bu uygulamayı ortalık yatışana kadar, şimdilik yapmak zorunda kaldılar. 
İlk fırsatta ısıtıp piyasaya yeniden sürecekler.
Amaçları belli. 
Ah bir fırsat bulsalar, anayasaya şu hükmü ekleyecekler: 
“Türkiye Cumhuriyeti bir İslam devletidir. Devletin dini İslamdır.” 

* * *

Bu İsmail Kahraman isimli şahsın geçmişi belli, kafa yapısı belli. Recep Tayyip’in en yakınlarından biri ve sağ kolu. 
Nitekim 1 Kasım 2015 seçimleri sonrasında Meclis Başkanlığı için AKP tarafından aday gösterildi...
Ve ortalıkta “Türk milliyetçisi” olarak gezinen Devlet Bahçeli ile partisi, Meclis Başkanlığı seçiminde tam kadrosuyla İsmail Kahraman’a oy verdi. 
Yarabbim, bu nasıl bir çelişkidir!
Sen bir yerde milliyetçilik taslayacaksın, öbür yanda ise geçmişi belli olan bir ümmetçiye oy verip onun en önemli bir makama seçilmesine katkıda bulunacaksın...
Kime hizmet verdiği belli olmayan bu MHP’nin Türk siyasetinde yatacak yeri olmadığını bir kez daha vurgulamayı görev biliyorum.