Sevgili okuyucularım, açık konuşmak gerekirse Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen ve yüzlerce insanın ölümüne neden olan bombalama olayları herkesi, hepimizi korkuttu.
Patlamanın ne zaman ve nerede olacağı belli değil.
Korkmadığını iddia eden varsa bilin ki yalan söylüyordur.
Zaten hükümet bile bu paniği yenebilmek umuduyla sürekli açıklamalar yapıyor “Korkacak bir şey yok” diye!
Emirlerindeki yandaş medya bu çağrılara yer veriyor, “Sakın ola ki korkmayın” diye teselli mesajları göndermeyi sürdürüyor.

*  *  *

Pazar günü oynanması gereken Galatasaray-Fenerbahçe maçında ilginç bir olay yaşadık.
Tribünler henüz dolmamıştı. Maç saati yaklaşırken “Maçın seyircisiz oynanmasına karar verilmiştir” açıklaması yapıldı.
Kısa bir süre sonra yeni bir açıklama geldi:
“Maç Valilik kararıyla ertelenmiştir!”
Vatandaşa “Korkmayın” diyenler yeni bir terör olayı beklentisiyle korkmuş ve maçı ertelemişti!
Ama onların korkusu terör değildi.

*  *  *

Stada binlerce polis yığılmıştı. İçeri giren herkes ve her araç birkaç kez aranıyor, iş böylece sağlama alınıyordu. Erteleme gerekçesi kısa süre sonra açıklandı:
“Ciddi bir ihbar gelmişti!..”
Vatandaşa her gün çağrıda bulunup “Sosyal medyada dolaşan sahte ihbarlara kanmayın” diyen hükümet bu kez çareyi maç ertelemekte bulmuştu.
Böyle bir ihbar var mıydı, varsa ciddiyet derecesi neydi, kimse bilmiyordu. Nitekim stat boşaldıktan sonra binlerce koltuğun altı dahil her yerde yüzlerce güvenlik görevlisi tarafından yapılan ayrıntılı aramada hiçbir suç unsuru bulunmadı.
Demek ki ihbar düzmece çıkmıştı!
Bu erteleme sonrasında dünyaya bir kez daha rezil olduk. Bütün dünya medyası bu haberi ilk sıralardan verdi ve Türkiye’deki terörü duymayanlara bile duyurdu.

*  *  *

Şimdi ben size bu ertelemenin gerçek nedenini açıklıyorum:
Tribünleri dolduracak on binlerce taraftarın hükümet aleyhine atacağı sloganlardan korktular.
Maçtan bir gün önce cumartesi günü İstanbul’da patlayan bomba olayı henüz belleklerde taze, toplum tepkili idi.
Ülkemizde özelikle üç büyük takımın, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın taraftarları genelde Atatürkçü, Cumhuriyetçi, laik kesimlerden oluşur ve ülke çıkarları gerektirdiği zaman el ele verirler.
Bunu Gezi olayları sırasında gördük.

*  *  *

Aslında hükümeti rahatsız eden ihbar “Statta bomba patlayacak” değildi...
“Hükümet protesto edilecek” idi.
Bunun üzerine apar topar önlem almayı düşündüler!.. Önce maçın seyircisiz oynanmasına, kısa süre sonra ise ertelenmesine karar verdiler.
Valilik bu kararı hükümetten gelen emir üzerine aldı.

*  *  *

Şimdi bir düşünün, haftalardır beklenen derbi maçı başlamak üzere. Stat tıklım tıklım dolacak...
Üstelik o sırada Türkiye’de hayat duracak, milyonlarca kişi maçı radyo ve televizyonlardan izliyor olacaktı...
Ve şimdi yine düşünün:
Terörü kınayan sloganlarla birlikte tribünlerde çok büyük olasılıkla ve haklı olarak “Hükümet istifa” sloganları atılacak ve bu slogan bütün Türkiye’de yankılanacaktı.
İşte, hükümeti korkutan bu idi.
Yani canlı veya cansız IŞİD-PKK terörü değil, atılacak sloganlar...
Duyumlar gelince önce seyircisiz oynatma kararı verdiler, sonra ise başka çareleri kalmadığı için maçı erteletmek zorunda kaldılar!
Olayın içyüzü işte budur.
Topluma “Korkmayın” mesajı verenler korkmuştur.

Ciddiyetsizliğe bakın



Sevgili okuyucularım, 19 Mart Cumartesi günü sabah saat 11’de İstiklal Caddesi’nde bomba patladı. İlk bilanço dört ölü ve çok sayıda yaralı. Polis ekipleri ve ambulanslar, kargaşa yaşanan olay yerinde ilk müdahaleyi yapıyor.
Olaydan tam iki saat sonra Sağlık Bakanlığı, hastanelere getirilen ölü ve yaralılar konusunda ilk bilgi notunu geçiyor. Şimdi lütfen belgeye bakınız:
“Bilgi sunulan makam: Başbakanlık.
Bilgi sunan: Sağlık Bakanlığı.
Tarih: 19 Şubat 2016.”
Olay tarihini “Yanlışlıkla” bir ay geriye almışlar!
Diyelim ki dalgınlıktır, yazım hatasıdır, görmezden gelip önemsemeyelim.

*  *  *

İyi ama kısacık yazıda tam üç kez 19 Şubat yazıyor!
Bu nasıl bir ciddiyetsizliktir! Başbakanlık makamına yazılan bir sayfalık yazıda bile üç tarih hatası!..
19 Mart yerine 19 Şubat!
Size nedenini de söyleyeyim... Devlet yönetimini particiliğe alet ettiler. Düzgün bürokratları ve hekimleri tasfiye edip yerlerine badem bıyıklı, başı örtülü ve torpilli elemanlarını doldurdular. Devlet çarkına çomak soktular.
Sonrasında ise tarihleri bile şaşırmaya başladılar!