Adı Süper Lig olan bir maç izliyorsunuz, ne sahanın içinde bir coşku ve heyecan var ne de tribünlerde.… Ülkenin içinde bulunduğu karamsar tablo her yeri etkilemiş olacak ki artık maçlara eski ilgi de yok. Sahada biri şampiyonluğa, biri de düşmemeye oynayan bir takım var ancak bireysel isimlerin yapmış olduğu bir iki hamle dışında sahada hiçbir şey yok. Galatasaray açısından bütün rakiplerinin puan kaybettiği haftada almış olduğu bu üç puan çok önemli fakat gelecek adına oynadığı oyun hiç ama hiç umut vermiyor.

Sarı-kırmızılılar sadece günü kurtardılar. Ne bir taktik ne bir oyun iştahı ne de mücadele... Sadece Bruma’nın bireysel becerileri, Podolski’nin şutu ve Muslera’nın kurtardığı penaltı. Sonucu belirleyen bu üç şey dışında uyuttu her iki takım da. Savunma tel tel dökülüyor. Serdar Aziz’in kafa topunda boşa çıkması ve ardından Sabri’nin savunmadaki ağır kalışı Kasımpaşa’ya bir gol hediye etti.  Arkasından 10 kişi kalan bir rakibe karşı daha büyük hatalar yaptı konuk takım. Saha içi disiplin yok Galatasaray’da. Riekerink, takımı üzerinde bunu sağlayamıyor. Böyle olunca da sarı-kırmızılıların gelecek adına bir ümidi de olmuyor

KALKAVAN MÜKEMMELDİ

Karşılaşmanın hakemi Mete Kalkavan, sezon başından bu maça kadar başarısız maçlar yönetmişti. Ancak bu karşılaşmada mükemmele yakın bir performans sergiledi. Mete bu maçta kendinden oldukça emin ve rahattı. Kart-faul uygulamalarında standardı yakalamış gözüktü. Galatasaray’ın yediği golde bir faul beklentisi olsa da devam kararı yerindeydi. Arkasından kırmızı karttaki uygulaması eksiksizdi. Bana göre penaltı kararında da yüzde yüz haklıydı. Hakan Balta koluyla oynadı. Tüm bu üç kritik kararda da doğru uygulama yapan Kalkavan’ı kutluyorum.