Olimpiyat oyunlarına iştirakimiz gurur verici. Olimpizm sporun ruhudur, yarışmak ülke ve dünya sporuna büyük bir hizmettir, kişi ve ülkeler için bir gurur vesilesidir. Her ne kadar amaç sadece yarışmak ise de başarı da ülke açısından önemlidir. Sporcularımız ilk gününden itibaren müsabakalara girmeye ama tek tek 15-25-40’ıncı sıralarda elenmeye başladılar, tabii ki üzücü. Duyuyoruz ki, cimnastikçi kızımız TUTYA maalesef antrenörsüz çalışmaya mecbur kalmış, kendi imkânlarıyla çalışarak olimpiyatlara katılmış. İstediğin kadar spora destek veriyoruz laflarını söylesen de gerçekte bu böyle değil. Tenis, golf, atletizm, yüzme, eskrim, boks hatta güreş ve futbolu sen tüm ülke bazında mesela TUNCELİ-BİTLİS- HAKKÂRİ-KARS-DİYARBAKIR- SİİRT-ŞIRNAK ve benzeri illerde gençlere sunabiliyor, onlara rahatça bu sporları yapabilme imkânları sağlayabiliyor musun? Bırak bu illeri, İstanbul, İzmir gibi büyük illerde dahi maddi imkânı olanların dışında tenis, basketbol hatta futbol oynamak isteyen gençlere ne veriyorsun? Altyapısı ile övünen bir kulüp başkanı 14 yaşında bir gence “Ya okulun ya futbol” diyorsa bu iş bitmiştir. Türkiye’de büyük maddi ve sponsor imkânlarıyla eğer 81 il ve 957 ilçesinde yukarda belirttiğim sporları gençlere, yanında eğitimlerini de yaptırma olanağı sağlayarak yaptıramıyorsan, bu işin başında olanların şapkalarını önlerine koyarak düşünmeleri gerekir. Bence ülkedeki PKK-İŞİD-FETÖ gibi anarşik olayların kökünden kazınması için, devletimin ilk atacağı adım, tüm ülkede gençleri eğitimle birlikte sporun içine çekmektir. Bu zor değildir. Rahmetli ÖZAL’ın tabiriyle, yeter ki, “İŞ BİLEN-BECEREN VE BİTİREN” kişiler görevlere getirilsin.