Avrupa Birliği aslında AKP iktidarının en büyük numarasıydı...
Bu numara açığa çıkmıştı, ama resmiyete dökülmemişti...
İşte şimdi bu oldu...
Recep Bey önceki gün iki “Eyyy” çekti...
Biri Avrupa Birliği’ne...
Diğeri AB Komisyonu Başkanı’na...
“Eyyy Başkan sen Türk Milletini tanımadın be” diyor ve devam ediyor:
“Biz milletimize gideriz, AB ile müzakerelere tamam mı devam mı diye sorarız...”

*  *  *

Şimdiden söyleyeyim, “AB ile devam mı?” diye referanduma gidilse kesin “Hayır” çıkar!..
Zira öyle bir kampanya başlar, mehter marşlarıyla öyle mitingler düzenlenir, “yerli ve milli” nutukları atılır, öyle bir hamaset yapılır ki havada karada tavada iş biter!..
Bakınız, Recep Bey şimdiden bağırmaya başladı:
“Halkın çoğunluğu Müslüman olduğu için Türkiye’yi kabul etmiyorsunuz”
Miting meydanlarında bu laf bile tek başına yeter!..

*  *  *

Avrupa Birliği’nin bir “Hristiyan Kulübü” olduğu da halkın beynine yeniden yerleştirilirse sandıktan “Hayır” çıkartmak çocuk oyuncağıdır!..
Liderini başkan yapmaktan başka hiçbir amacı olmayan Başbakan Binali de bakınız ne diyor?
“ Varsın olmaz olsun vize muafiyeti”

*  *  *

Bu arkadaşların geldiği dünya, zaten AB’ye çok uzaktır ve o dünya AB’yi “Hristiyan Kulübü” olarak görmektedir...
Zamanında hocaları Erbakan, “Avrupa Birliği Hıristiyan Kulübüdür” diye bas bas bağırıyordu!..
Recep Bey yıllar önce “Demokrasi amaç değil, araçtır... Tramvaya benzer binersin, durağa gelince inersin” diyordu...
İktidara işte o tramvayla geldiler, görüntüde AB’nin en isteklisi oldular...

*  *  *

Unuttunuz mu?..
AB ile müzakere tarihi aldıklarında bunu çok büyük bir başarı olarak gösterip Ankara’da gündüz vakti havai fişekler patlatarak miting yaptılar, sevindirik oldular!..
Bizim saftirik veya hain aydınlar da inandılar, “Bunlar çok demokrat adamlar” diye desteklemeye başladılar...
AB’ye girmek için Kıbrıs’ı verip kurtulmayı, Denktaş’ı harcamayı göze almışlardı...
Ama artık o demokrasi tramvayında da değillerdi...
İktidara tam olarak yerleşmişler, yasama-yürütme-yargıyı kontrol altına almışlardı...
Amaca ulaşmışlar, tramvaydan inmişlerdi!..

*  *  *

Nedir biliyor musunuz?..
Demokrasi insan hakları, özgürlükler bunlara ağır geldi...
“Terörle mücadelemizi engellemek istiyorlar... Teröristlere iyi muamele yapmamızı istiyorlar” filan diyorlar ya...
Hiç alakası yok!...
AB diyor ki:
“Muhalefeti sürekli terör kulpu takarak susturmaya çalışıyorsunuz... Akademisyenleri terör örgütü propagandası yapıyorlar diye içeri attınız... Basın özgürlüğü yok, hak ve özgürlükler zincirlenmiş vaziyette”
Yanlış mı?..

*  *  *

İşte son olarak bir gazetede sembolik yayın yönetmenliği yapan aslında gazetecilikle de ilgisi olmayan biri kadın profesör üç aktivist tutuklandı ve haklarında 14 yıl hapis cezası isteniyor...
İyi ki idam cezası kalkmış; kalkmamış olsa ipe de çekebilirlerdi!..
Türkiye’nin bu “İslamcı” hali, dini siyasete alet etmesi, radikal İslamcı terör gruplarıyla al takke ver külah olması ve demokrasinin ırzına geçilmesiyle AB’ye girmesi asla mümkün değildi...
Bu iktidar AB ile müzakerelere devam etmeye veya AB’ye girip rahatını bozmayı istemiyor...
Demokrasi, ifade özgürlüğü ağır geldi bunlara...

*  *  *

Kuvvetler ayrılığı yerine “kuvvetler uyumu”, bu uyumun da Saray’a bağlanması ve...
Türk tipi başkanlık gündemdeyken ne işimiz var Avrupa Birliği’nde...