Türkiye’de Müslümanlık, kerameti kendinden menkul şeyhlerin, hocaların, hacı fışfışların elinde kaldı...
Belki yüzlerce tarikat var, hepsi ayrı havadan çalıyor, müritleri afyon yutmuş gibi...
Tam bir şeyh uçmaz, mürit uçurur durumu yaşanıyor...
Şucular, bucular...
Cübbeliler, cübbesizler vesaire, vesaire...
O “tarikatların” burada adını versem, topyekun saldırıya geçerler, hakkımda suç duyuruları yaparak hapse atılmamı isterler...
Bunların çoğu siyasetin dibine kadar girdiler ve bunların arasından ülkenin ulusal güvenliğine tehdit oluşturan en tehlikelisi Fethullah çetesi sonunda ülkeyi kanlı bir darbe teşebbüsüyle felaketin eşiğine getirdi...
Bunlar mı Müslüman?..

* * *

Peki bütün bunlar olurken ve diğerlerinin faaliyetleri de halen tam gaz devam ederken, devleti idare edenler neredeydi ve şimdi nerede?..
Nerede olacaklar, yine onların yanında!..
Neden?.. “Aman oyları bize gelsin”
Muazzam bütçeli, dev teşkilat Diyanet İşleri, Türkiye’de ortaya 50-60 ayrı Müslümanlık çıkaran bu tarikatlar karşısında ne yaptı?..
Seyretti!..
Ve bunlar kutsal dinimizi kendilerine şov malzemesi haline çevirip, utanmadan sulandırdılar, iktidarlardan nemalandılar!..

* * *

Bir insan “Müslümanım” dedikten sonra bunu tartışmak, sorgulamak kimsenin haddi değildir...
“Namaz kılıyor musun?”
“Hacca gittin mi?”
Sana ne, sen kimsin?..
Tarikatlar siyasetin, devletin ve askerin içine girdi, devletin yapısı rayından çıktı...
Özellikle din sömürüsü yapan sağcı partiler bunlara milletvekili kontenjanı verdi mi, verdi ve böylece siyaseti bile yönlendirdiler...
Bugün Cübbeli, Genelkurmay Başkanı ile el sıkışıyor...
Genelkurmay Başkanı görmezden gelip yanından geçemiyor, hayrettir...
Hulusi Bey böyle herkesle tokalaşır mı?..

* * *

Dünyada Müslümanlık, “IŞİD Müslümanlığı”, “El Nusra Müslümanlığı”, “El Kaide Müslümanlığı”, “Boko Haram Müslümanlığı” gibi 30’a, 40’a bölünürken Türkiye’de de durum pek farklı değil...
Bizimkiler için “Efendim, bunlar İslam alimi” derler...
Neresi alimmiş?..
Adam ilkokul mezunu değil, kafasına göre yorumlar yapıyor, alim oluyor...
İslam alimleri ancak İlahiyat Fakültelerinden yetişir, akademik kariyer yaparak alim olur, gerisi palavradır...

* * *

Ah bu siyaset, ah bu siyasetçiler...
Kutsal dinimizi kullanarak iktidara gelmek uğruna ne istedilerse verdiler ve Türkiye şeyhler, dervişler, tarikatlar, üçkağıtçılar ülkesi oldu!..
Hepsine yazıklar olsun!..

Diyanet uyuyor mu?..

FETÖ’nün kanlı darbe teşebbüsünden sonra İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş öne fırladı:
“Hainler mezarlığı kuracağız”
Şu hale bak, beyefendinin başka işi yok o sırada haklı bir galeyan halindeki vatandaşlara servis yapıyor... Olmadı, konulan tabela kaldırıldı...
Fakat başka bir facia yaşandı... İstanbul’da Atatürk Teknik ve Endüstri Lisesi Tarih Öğretmeni Gökhan Açıkkollu, darbe girişimi soruşturması kapsamında gözaltına alındı... 12 gün nezarette tutulan genç öğretmen ifadesi alınamadan hayatını kaybetti...

* * *

Bu öğretmenin cenazesini “hain” diye hiçbir imam kaldırmadı, İstanbul’da toprağa verilemedi, eşinin memleketi Konya, Ahırlı’da gömüldü...
Diyanet de seyretti...
Hain olduğunu nereden biliyorlar?.. Öğretmen sadece gözaltında, belki ifadesi alınıp serbest bırakılacak; belki yargılanacak beraat edecek; hain hükmünü kim veriyor?..
Hükmü veren imam!..
Kaldı ki hain olsa bile, ölmüştür bitmiştir; hesabını öteki dünyada verecektir ve onun rencide olacak bir ailesi vardır...
Yahu 32 yıldır ülkenin kanını emen, binlerce Mehmetçiği şehit eden PKK’lı teröristlerin cenazeleri anlı şanlı (!) törenlerle PKK paçavraları, Apo posterleriyle, sıra sıra imamlarla kaldırıldı, seyrettiniz... Üstelik “PKK şehitlikleri” yapıldı, yine seyrettiniz!..
Nerede bu Diyanet?..
Diyanet ne iş yapar?..