Başka örneği yok...
Üstelik, Türkiye “ileri demokrasi” ülkesi!..
Ya bir de demokrasi olmasaydı?..
Başbakanlığında ayrı, Cumhurbaşkanlığında ayrı...
İkisini toplasak yüzlerce suç duyurusu ve dava...
Hepsi de hakaret iddiasıyla yapılan suç duyuruları ve açılan davalar...
* * *
Ben Tayyip Bey’in yerinde olsam, bir durup düşünürüm:
“Neden bu kadar hedef haline geldim?.. Neden avukatlarım hakarete uğradığımı iddia edip sürekli suç duyurusu yaparak insanların cezalandırılmasını istiyor? Neden bu kadar tazminat davası açmak durumunda kalıyorum?”
Sonra, ileri demokrasiyi getirdiğim ülkemdeki insanların davalık oldukları yazı ve sözlere bakarım:
Hakaret mi, eleştiri mi?
* * *
Ben olsam böyle düşünürüm...
Zira, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yapılan suç duyurularının çoğu takipsizlik veya dava açılmışsa beraatla sonuçlanıyor...
Açılan tazminat davalarının çoğu da reddediliyor...
Mesela bir ilimizde Tayyip Bey yoldan geçerken dudak okumayla bir şeyler söylediği iddia edilen kadın diş doktoru koltukta ağzı açık haldeki hastasının dişlerini tedavi ederken muayenehanesini basan polisler tarafından gözaltına alınmıştı...
Acaba o kadın diş doktoru ne oldu; hakkında dava açıldı mı, dava açıldıysa ceza mı aldı, beraat mı etti?..
İlk sırayı gazeteciler almakla birlikte, aralarında lise öğrencilerinin bile olduğu onlarca kadın-erkek “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanıyor veya yargılanmayı bekliyor...
* * *
Bu suç duyurularının yapılması ve davaların açılması, Tayyip Bey’in (ya da avukatlarının) her eleştiriyi “hakaret” olarak kabul etmesinden ileri geliyor...
Ya Tayyip Bey eleştiriye tahammül edemiyor veya avukatları durumdan vazife çıkarıyor...
Ya Tayyip Bey demokrat değil, ya da avukatları!.
Ancak, gerekli-gereksiz açılan bu davalar, yapılan bu suç duyuruları Tayyip Bey’i “Dünyada en çok hakarete uğrayan Cumhurbaşkanı” durumuna sokuyor...
Ki, bu durum Türkiye Cumhuriyeti için çok kötü bir sonuç...
* * *
Dünkü SÖZCÜ’de arkadaşlarımız Necati Doğru ile Emin Çölaşan bu konuyu ele almıştı...
Son olarak Tayyip Bey’in CHP lideri Kılıçdaroğlu hakkında açtığı 100 bin liralık tazminat davası ve yapılan ceza soruşturması...
Ceza soruşturması, Kılıçdaroğlu’nun milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle dönem sonuna bırakılır; tazminat davası ise kabul edilse dahi AİHM’den döner...
Kılıçdaroğlu’nun sözü ağır olabilir, ama siyasetçilerin buna tahammül etmesi gerekir...
* * *
İngiliz gazetesinde bir karikatür çıkmıştı...
Dönemin İngiltere Başbakanı Blair fino köpeği olarak çizilmiş, tasmasını da dönemin ABD Başkanı Bush tutuyor...
Blair bu karikatüre çok gülmüş, dava açmayı filan aklıdan bile geçirmemişti...
Demokrasi, aynı zamanda bir tahammül rejimi olarak kabul edilirken....
İngiltere’ye demokrasinin beşiği denilmesinin sebeplerinden biri de işte budur...
Şırnak-Silopi!..
Şırnak Valisi, Silopi’deki operasyonlarda 518 barikat, 270 hendek, 800 el yapımı bombanın bertaraf edildiğini açıklamış...
Gerçi onun görev yaptığı dönemde olmayabilir ama Şırnak Valisi Silopi’de 518 barikatın ve 270 hendeğin nasıl yapıldığını da açıklasaydı...
800 el yapımı bomba ilçeye nasıl sokulmuş?..
Bugüne kadar ele geçirilen veya patlatılan bombalar oralara nasıl gelmiş?..
Silopi’nin kaymakamı, emniyet müdürü, jandarma komutanı, istihbaratı yok muymuş, Şırnak valiliği ne yaparmış?..
Asıl mesele orada!..