Türkiye’de devlet protokolünün asli (!) görevi karşılamalar, uğurlamalar ve her türlü seremonide yer almaktır...
Öyle ki İstanbul, Ankara gibi iki önemli ilde karşılama-uğurlama yapmaktan vali, belediye başkanı ve emniyet müdürleri makamlarında oturamazlar...
Havalimanında makam odası yaptırıp orada otursalar daha iyi...
Akşam eve gitmeleri bile çok zor!..
Ancak, bütün bunlara ek olarak devlet protokolünün yeni görevi şehit cenazesi kaldırmak oldu!..
Çünkü Türkiye her gün bir veya birden fazla şehit cenazesi kaldıran bir ülke haline geldi!..
Ve devlet protokolü tam takım orada...

* * *

Türkiye’nin her iline, her ilçesine her gün bir acı haber gidiyor...
Şehit cenazesi eğer Ankara’dan kaldırılıyorsa, protokol daha da genişliyor...
Başbakan, siyasi parti liderleri, bakanlar, milletvekilleri, bazen Tayyip Bey; denetlemede değilse Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları, üst rütbeli subaylar...

* * *

Geçtiğimiz pazar günü Özel Kuvvetler’den bordo bereli Üsteğmen Uğur Taşçı’nın cenazesi İstanbul Levend Camii’nden kaldırıldı.
Gencecik bir subay...
5 aylık evli...
Çok iyi, çok zorlu bir eğitim almış...
Fakat gönderildiği yer sokak araları...
Aldığı eğitimin çok dışında bir yer...
Karşısındaki bölücü terör örgütünün çakalları ise, yoldaki her taşın altını, binalardaki her deliğin yerini bilen hayatı orada geçmiş, her tarafı tuzaklamış kalleş teröristler...
Her yerde keskin nişancılar
İşte o çocuklar böyle bir yere gidip hedef oluyor, ülkenin bölünmez bütünlüğü uğruna şehit düşüyor, hayatı oy hesabıyla geçen sığ politikacıların kurbanı oluyorlar...

* * *

Onun cenazesinde İstanbul’da bulundukları için en önde Tayyip ve Ahmet Beyler vardı...
Şehit cenazelerinde protokolün, özellikle de Tayyip ve Ahmet Bey’le diğer zevatın şehit cenazesinde bulunması kötü bir şey mi?..
Elbette hayır!..
Ama “iyi bir şey” de değil...
Çünkü Türkiye, her gün aslan gibi vatan evlatlarının cenazelerinin kaldırılmasına ağlar hale geldi...
Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın şehit cenazesine gitmesi acıyı azaltmıyor...
Cenazelerde devlet protokolünün tam takım bulunması bir şey ifade etmiyor...
Yeni şehit cenazelerinin gelmesini önlemiyor...
Cami avlusundaki dayanışma terörü bitirmiyor...
Devlet protokolünde olanların asıl görevi öyle veya böyle bu acıyı dindirmek...
Ne hazindir ki Türkiye’deki devlet protokolünün yeni görevi toplu açılışlar, temel atma törenlerinden sonra, şehit cenazesi kaldırmak oldu!..
Bu tablo Türkiye’nin içine düşürüldüğü çaresizliğin en çıplak ifadesidir!..

Türkiye’nin itibarı!..


Ülkemizin itibarının hangi düzeye indiğini ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın İstanbul’a gelmesiyle bir defa daha anladık...
Biden Ankara’ya, özelikle de Saray’a neden gitmedi?..
İstanbul’a turist olarak mı gelmişti?..
Hayır, onun Türkiye’deki iktidara bir mesajı vardı...
İktidarın hiç sevmediklerine, hatta “vatan haini” dediklerine neden büyük ilgi gösterdi?..
Onun da bir mesajı vardı!..
Ve en önemli konu, Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü PYD’yi adeta bağrına bastı; ne Tayyip Bey’in ne de Ahmet Bey’in dediklerine kulak astı!..
Mesaisini Tayyip ve Ahmet Beylerden çok, onların sevmediklerine harcadı...
Bu ziyaret, itibarın hangi ölçüye indiğini de göstermiş oldu!..