O günlere dönersek, Türkiye büyük bir “beladan” kurtulmuştu!..
“Ergenekon Terör Örgütü” ortaya çıkarılmış, dalga dalga süren operasyonlarla emekli komutanlar, generaller, amiraller, bilim insanları, gazeteciler, sivil toplum örgütü yöneticileri Silivri Cezaevi’ni doldurmaya başlamıştı...
Ve ülkenin o zamanki Başbakanı Recep Bey, “Ben bu davanın savcısıyım” diyerek operasyonları himayesi altına aldığını ima ederken...
Türkiye’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da terör örgütü yöneticiliğinden tutuklandığında ağzımız bir karış açık kalmıştı!..

*  *  *

Büyük trajedilere sahne olan bu dava dün Yargıtay’da çöktü!..
Yargıtay, verilen bütün kararları bozdu...
Geçen yıllar masal oldu!..
Peki kim verecek bunun hesabını?..
Fethullahçılar mı?..
Dönemin savcıları, yargıçları mı?..

*  *  *

Hesap vermesi gerekenlerin en başında, bu ülkeyi “adaletle” yönetmek için halktan vekalet alan AKP iktidarı gelmektedir...
O vekaleti kumpasçılarla kullanan...
Bütün hukuksuzluklara göz yuman...
Aksine dehşetengiz özel yetkili savcıları “Temiz eller savcısı” ilan eden...
Şimdi “FETÖ” dedikleri kumpasçıları ülke yönetimine ortak eden AKP iktidarı hesap vermelidir!..

*  *  *

Yargıtay, “Ergenekon diye bir yapı olmadığına” dair karar verip, yerel mahkemenin hükmünü bozduğunda, “Ben bu davanın savcısıyım” diyen Recep Bey acaba ne düşünmüştür?..
Beşiktaş Adliyesi’nin en çalımlı, en göbekli, en kendini beğenmiş savcısı olan ve şimdi yurt dışında kaçak olarak yaşayan Zekeriya Öz’ün altına kendi zırhlı Mercedes’i çeken Recep Bey acaba şimdi pişman mıdır?..
Dönemin Adalet Bakanı ve bakanları ağızları kulaklarına vararak bu dava sayesinde Türkiye’nin karanlıklardan kurtulduğunu söylüyorlardı...
Şimdi onlar, “aldatıldık”, “saflığımıza geldi” diye mi düşünüyorlardır?..

*  *  *

TV kanalları ve gazeteleriyle iktidar yandaşı medya...
O gazetelerde kaleminden kan damlayan iktidarın sözde yazarları...
“Ergenekon’un kasası” dedikleri Kuddusi Okkır’ın kanser teşhisi konulmasına rağmen hastaneye sevkine karşı çıktılar, o beş parasız öldüğünde cenazesi belediye tarafından kaldırıldığında biraz olsun utanmadılar...
Onun ve bu dava sırasında hayatını kaybedenlerin katili sizlersiniz!..
Ya yaşlı başlı generaller, subaylar GATA’ya kaldırıldığında iktidar yandaşı paçavralarda “GATAkulli” diye manşet atan vicdansız ve hayasızlar, bugün çocuklarının yüzüne bakabiliyorlar mıdır?!.

*  *  *

Balyoz’dan sonra Ergenekon da çöktü...
Beş yıl-altı yıl boşu boşuna yatanlar, yitip giden hayatların hesabını kimden soracaklar?..
“Git Fethullahçılardan sor... Biz zaten onları terör örgütü yaptık” demekle paçanızı kurtaramazsınız!..
Bunun hesabını en başta medyasıyla, trolleriyle, akıl hocalarıyla AKP iktidarı vermek zorundadır!..
Ya bu dünyada yargı önünde veya
öteki dünyada bu hesabı mutlaka
vereceklerdir!..

Taksim masalları!..

Dün Sadrazam Davutoğlu Ahmet bu konuda konuşacak halleri varmış gibi Taksim Meydanı ve Atatürk Kültür
Merkezi hakkında konuşuyordu...
Dinledim, havanda su dövüyor...
Düzenlemelere ideolojik yaklaşılmamalıymış vesaire...
Yahu bu iktidar ideolojinin tam göbeğinde hareket ettiği için zaten ne meydan, ne de Atatürk Kültür Merkezi iflah olabildi...
Taksim Meydanı yıllardır tam bir
rezalet!..
Para bol Kadir Topbaş dünya belediyelerinin başkanı, ama Taksim Meydanı’nı bir türlü halledemedi, şimdi deniz altından yaya geçidi yapmak derdinde...
Ahmet Bey, Atatürk Kültür Merkezi
yerine Opera binası yapılması gibi
laflar ediyor...
Valla Recep Bey de operayı, baleyi
çok sever, sakın duymasın!..
Geç Ahmet Bey bunları, geç!..